Gündem
01 Mayıs 2014 13:30 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:07

Dumanlı savcının kararına isyan etti! "O siteleri Başbakan'a da sordum"

Ekrem Dumanlı pek çok gazeteci hakkında yalan ve iftiralar ile dolu haberler yazan bir dizi internet sitesi için açtıkları davalara verilen "takipsizlik kararı"na isyan etti.

Zaman gazetesi genel yayın müdürü Ekrem Dumanlı, kendisinin de içinde bulunduğu Can Dündar, Cengiz Çandar, Mustafa Akyol, Fatih Altaylı, Bülent Keneş, Taha Akyol, Nazlı Ilıcak, Hasan Cemal, Ahmet Hakan, Mehmet Altan, Orhan Kemal Cengiz, Şahin Alpay, Mümtaz’er Türköne gibi pek çok gazeteci hakkında yalan ve iftiralar ile dolu haberler yazan bir dizi internet sitesi için açtıkları davalara verilen "takipsizlik kararı"na isyan etti.

Savcı Mehmet Aydın'a şikâyetimdir başlığı ile yazdığı yazıda Dumanlı, "Medya dünyası aslında bir avuç insandan oluşur. Kimin kim olduğu, herkes tarafından -üç aşağı beş yukarı- bilinir."  dedi ve  gazetecilere linç kampanyası yürüten o sitenin, Başbakan Erdoğan'ın bir yakın akrabası tarafından yönetildiği iddiasını, Başbakan'a da sorduğunu yazdı.

İşte Dumanlı'nın o yazısından çarpıcı bir bölüm:

OPERASYONEL BİR SİTE

Bundan birkaç sene önce bir medya sitesi(!) devreye sokuldu. Yapılan hakaretlerden, yazılan yorumlardan besbelliydi ki operasyonel bir site ile karşı karşıyaydık ve organize bir saldırı planı devreye girmişti.
Kısa zamanda bu malum sitenin hangi medya grubu tarafından finanse edildiği, bilgi akışının arkasında bazı karanlık odakların olduğu konuşulmaya başlandı.

BAŞBAKAN'A DA BİZZAT SORDUM

İddia vahimdi. Sitenin perde arkasında Sayın Başbakan’ın bir akrabasının var olduğu söyleniyordu. Ben o dönemde hakkımızda uydurulan hayalî suçlamalar ve yargısız infazlar olmadığı için Sayın Başbakan’a bizzat sordum. “Bu sitenin sizin bir yakınınız tarafından faaliyet yürüttüğü söyleniyor. Orada nasıl korkunç yalanlar, iftiralar, kara propagandalar yapıldığını biliyor musunuz?” dedim. Sayın Başbakan da kendisinin bu konuyla ilgisi olmadığını söyledi. Ben de “sahibi net bilinmeyen siteyi mahkemeye vereceğimi, en azından sahiplik meselesinin aydınlanacağını, yapılan çirkin saldırının dünyada da ahirette de mahkemeyi hak ettiğini” söyledim. Aynı düşüncemi AK Parti’nin ileri gelenleri ve medyada bazı dostlarımızla paylaştım, Başbakan’a akraba olan kişiye, ortak dostlarımızla haber gönderdim ki dava açacağımı bilsin.

KANUNA SAYGI DUYAN İNSANLARIN HUKUKTAN BAŞKA GİDECEK YERİ VAR MI?

Yıllardır bu sektörde çalışan biri olarak çok rahatlıkla ifade edebilirim ki bu sitenin yaptığı yalan ve iftira faaliyetlerinin binde biri için bile defalarca soruşturma başlatılıp dava açılabilir. Kurum avukatımız, başka bir yazarımızın kendi adına yaptığı şikâyetin işleme alındığını ve hatta bu dosya nedeniyle sitenin sahibinin ortaya çıktığını söyledi. Umutlandım, zira bu mesleğe yıllarını vermiş onlarca insana ağız dolusu hakaret eden, iftirada bulunan ve kara propagandadan çekinmeyen bir internet sitesinin hukuk karşısında hesap vermesi gerekiyordu. Kendi kurumumuzda çalışıp, bu tetikçi site tarafından hedef gösterilen meslektaşlarımla beraber aynı minvalde şikâyette bulunduk. Zira bizim gibi kanunlara fevkalade saygı duyan insanların hukuktan başka gidecek kapısı yoktu.
Birkaç gün önce öğrendim ki savcı Mehmet Aydın 450’den fazla sayfalık dosyaya, bir gün içinde takipsizlik kararı vermiş.

SAYIN SAVCIM NASIL OLUR DA YASAL BİR İŞLEM YAPILMAZ

Şimdi dosyanın savcısı Mehmet Aydın Bey’e çok basit bir soru sorma hakkım olduğunu düşünüyorum: Sayın Savcım, elinizi vicdanınıza koyun şu sitenin bana, Zaman’a, yazarlarımıza yaptığı iftira kampanyası karşısında nasıl olur da yasal bir işlem yapılamaz? Bu konunun tek mağduru biz değiliz ki! Taha Akyol, Cengiz Çandar, Nazlı Ilıcak, Hasan Cemal, Ahmet Hakan, Mehmet Altan, Orhan Kemal Cengiz, Şahin Alpay, Mümtaz’er Türköne gibi isimlere ağza alınmayacak sözler sarf eden mesleğin çürük elmaları, özel bir koruma altında mı tutulmaktadır?

O DOSYAYA BİR KEZ DAHA BAKIN

Sayın Savcım, O dosyaya lütfen bir daha bakın. O hakaret cümlelerini lütfen okuyun. O cümlelerin size alenen söylendiğini farz edin. O ağır ithamları ailenizin, çocuklarınızın, çevrenizin duyduğunu tahayyül edin lütfen. Ne hissedersiniz bu insanlık dışı saldırılar karşısında? İşte biz onu hissediyoruz. Şimdi avukatımızdan aldığımız dosyayla ilk defa vâkıf oluyorum ki bu sitenin sahibi görünen biri varmış. O kişinin vaktiyle Oda TV’de çalıştığını öğrendiğimde şaşırmadım. Bir medya grubunun bu kirli trafikte yer almasına da şaşırmadım. Ama Sayın Savcım sizin tavrınıza şaşırdım ve üzüldüm. Bu kadar organize bir şekilde halkı kin ve nefrete sevk edici yayın yapan, nefret dilini kullanan ve kişilik haklarını ayaklar altına alan bir yapı en azından mahkemeye gelmeli, adalet karşısında hesap vermeliydi. Zira bahsi geçen kişi(ler) ve site(ler) ‘bir avuç medya mensubu’ tarafından gayet iyi bilinmekte. Bu kirli sitenin mağdur ettiği insanlar listesi o kadar uzun ki…
Keşke hak, hukuk ve adalet bu kadar ağır yara almasaydı Sayın Savcım. Keşke azıcık empati yapıp “Bu kadar ağır hakaret, kara propaganda vs. olmaz ki… En azından bu iddialar mahkeme huzurunda değerlendirilsin!” deseydiniz. Öyle sanıyorum ki adalet sistemine katkınız olurdu. Keşke bu dosyaya İstanbul Başsavcısı Hadi Salihoğlu da bir göz atsaydı. Eminim Türk basınının nasıl korkunç bir saldırı altında olduğunu görecekti…