Medya
08 Kas 2013 15:02 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:44

CENGİZ ÇANDAR'DAN GAZETECİ FIRÇALAYAN BAŞBAKAN ERDOĞAN'A TEPKİ!

Cengiz Çandar Başbakan Erdoğan'ın yurt dışı gezisinin her durağında bir gazeteciyi azarlamasına tepki gösterdi.

'Muhafazakâr demokrat' değil kaba 'devletçi' (2)

Tayyip Erdoğan, özü sözü, içi dışı bir, bir kimse. İçerde neyse, dışarıda da o. İçerde gazetecileri –ve ayrıca bütün toplumu- nasıl azarlıyor, ayar veriyorsa, ister Finlandiya olsun ister İsveç, fark etmiyor. Orada da aynı şekilde davranıyor. Hem de Finlandiya ve İsveç başbakanlarının önünde.

Stockholm’de dünkü basın toplantısında, ‘Türkiye’nin Suriye’de savaşan an-Nusra, IŞİD gibi el-Kaide bağlantılı örgütlere desteği’ ile ilgili soru soran bir İsveçli gazeteciye, haşlar bir tavır ve ifade ile verdiği cevapta, “Bunların hepsi yalan, iftira” gibisinden bir cevap verdi.
İsveç Başbakanı ile ortak basın toplantısında, soruyu soran İsveçli gazeteciye “Öyle bir grup mu varmış? Bu konuda elinizdeki belgeler nedir?” gibi tümüyle anlamsız bir tepki verdikten sonra, daha anlaşılır ama doğruluğu su götürür bir şekilde “Nusra gibi, Kaide gibi örgütlerin bizim ülkemizde barınması söz konusu olamaz, bunlara yönelik yapılanma olması halinde bölücü terör örgütleriyle verdiğimiz mücadele neyse onlarla da aynı şekilde savaşırız. Hiçbiri ile Türkiye’nin ilişkisi yoktur. Bizim Suriye’de muhaliflerde tanıdıklarımız bellidir. Biz ÖSO (Özgür Suriye Ordusu) ve Suriye Ulusal Koalisyonu’nu tanırız yalnızca” diye konuştu.

Türkiye her seferinde ‘resmi kanallar’dan bu örgütlerle ilişkiyi ve bunlara destek verdiğini reddetti. Yalanladı. Başbakan, bu ret ve yalanlama çizgisini, daha güçlü bir dille, sürdürmüş oluyor.

Ne var ki Türkiye, resmen ve alenen bu örgütleri desteklediğini hiçbir vakit ilan etmemiş olsa da bu örgütlerin Türkiye topraklarını nasıl kullandıkları, nasıl lojistik destek elde ettikleri, Suriye’ye Türkiye’den giriş-çıkış yaptıkları, Suriye Kürtlerine Türkiye’den de devşirdikleri gençlerle Türkiye toprakları üzerinden ve nerelerden saldırdıkları, yaralılarını başta Ceylanpınar Devlet Hastanesi olmak üzere Türkiye’nin sağlık kurumlarında nasıl tedavi ettirdikleri sır değil.

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN