Medya
30 Ağu 2011 09:54 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:44

BİRAND BOMBA BİR PROJEYLE DÖNÜYOR! BU PROJE ÇOK KONUŞULACAK!

Ayşe Arman Mehmet Ali Birand'la da röportaj yaptı. Birand ne zaman ekranlara dönüyor? Bomba projesi ne? İşte detaylar...

MEDYARADAR - Cemre Birand'ın ardından Mehmet Ali Birand'la da konuşan Ayşe Arman bu röportajı ikiye böldü. Yarısı bugün, yarısı yarın...

Röportajda, Birand bayramdan sonra ekranlara döneceğinin müjdesini veriyor. Ameliyatın ardından bomba bir çalışmayla mesleğe dönüyor Birand. 28 Şubat-Son Darbe belgeseli hazırlamış kemoterapi esnasında.

İşte o röportajın ilk kısmı...

Cemre Birand’la konuşup, Mehmet Ali Birand’la konuşmamak, hastalıkla nasıl mücadele ettiğini sormamak olmazdı. Sordum. Bugün ve yarın okuyacaksınız. Hepinize iyi bayramlar diliyorum, sizi Mehmet Ali Birand’ın hayat enerjisiyle baş başa bırakıyorum. Ondaki enerji, savaşçı ruh, çalışma isteği, orijinallik, öncülük, pes etmemek, teslim olmamak hep ama hep devam etmek olağanüstü. Hepimize bulaşması dileğiyle...

Biz sizi özledik, siz de bizi özlediniz mi?
- Özlemez miyim, özledim.

Ekranlara ne zaman geri dönüyorsunuz?

- Bayramdan sonra Kanal D Haber yeniden başlıyor. Yazılarım da...

Bu hastalık yüzünden hayatınızda bir “dönüm noktası”na geldiniz mi? “Şu kadar çalışırım ondan sonra çalışmam” diye bir hedef koydunuz mu kendinize?
- Geçirdiğim hastalıktan söz etmek istemiyorum Ayşe. Hastalıkla özdeşleşmek bana göre değil. İnsanların bana acıyıp, “Ah vah” yapması da. Bu konuyu tamamen arkamda bıraktım. Evet, kolay zamanlar değildi. 3 aydır ne televizyon izledim, ne gazetede okudum. Resmen dünyadan koptum. Ama ne teslim oldum ne de yeni bir hayat felsefesi edindim. Geçmiş muhasebesi de yapmadım, yaşamımla ilgili yeni kararlar da almadım...

Peki ne yaptınız?
- Hayata asıldım! Hastalığımla kavga ettim. Bütün bu dönem sırasında, tek düşüncem, bir an evvel güçlenebilmek ve yoluma devam etmekti. Başardığımı düşünüyorum.

Süpermiş! Bu dönemde sizi en çok şaşırtan ne oldu?
- Ne kadar çok sevildiğimi fark etmek. Benden farklı düşünenler bile, çok güzel mesajlar yolladılar sağ olsunlar. Etrafım, tarifi olmayan bir sevgi halesiyle sarıldı. İnsanlar, genellikle öldükten sonra sevilirler, “Şöyleydi böyleydi” denir. Hayattayken bu kadar sevildiğimi görmek, bana çok iyi geldi.

EN SEVDİĞİM ŞEY DENİZE AÇILMAK

Hangisinden daha çok çektiniz: Gazeteciliğinizden mi, bu son hastalıktan mı?
- Benim hayatım mücadeleyle geçti. Küçük yaştan beri ameliyatlara alışığım. “Bunu da atlatırım” diye düşündüm. Umutsuzluğuma kapılmadım. Hatta umursamadım. Sanki bir belgesel ya da 32. Gün hazırlıyormuşum gibi algıladım. Gazetecilikte olduğu kadar sağlık konularında da kendime güvendim. Emin ol, bunu da laf olsun diye anlatmıyorum. Çünkü böyle davranmak gerekiyor. Tabii ki sağlık denen şeyin, ne kadar önemli olduğunu biliyordum, bu olayda daha da iyi öğrendim. Ama kendime milat koymadım, “Artık mesleği bırakma zamanın geldi” demedim, demem de. Gün gelecek zaten her şeyi bırakacağım. Ama o günü ben saptayamam. Sağlığınız bozulur bırakırsınız, çok yaşlanır bırakırsınız ya da işin koşulları öyle gerektirir. Şimdi tek isteğim: Sizin karşınıza gelmek ve savaştan zaferle çıktığımı göstermek.

Peki bu yaz nasıl geçti?
- Zor. Hastalıkla mücadele, röportaj yapmaya benzemiyor. İnişli çıkışlı günler, inişli çıkışlı duygular. Beni kurtaran, ailem ve yakın arkadaşlarım oldu. En sevdiğim şey denize açılmak, günlerce teknemin tepesinde kalmak. Öyle yaptım.

AİLEM BANA HAYAT VERDİ

Aile, en önemli şey mi?
- Elbette. Cemre, oğlum Umur, gelinim Caterina, torunum Umberto Ali, bu kadroya bir de en yakın arkadaşlarım eklenince, hemen kendime geldim. Hepsi bana hayat verdi.

Siz boş oturmayanlardansınız değil mi?
- Evet. Tekneyi, denizi seviyorum ama aynı anda mutlaka bir şeyler üretmem gerekiyor. Üretmezsem, sanki artık işe yaramıyormuşum duygusuna kapılıyorum. Hastalığım süresinde de yeni bir projeye giriştim.

Nedir o?
- Önümüzdeki dönemin sürprizi! Yeni bir belgesel hazırlıyorum. Adı: “Son Darbe: 28 Şubat.” 93’te Özal’ın ölümünden AK Parti’nin iktidara gelişine kadar olan dönem. Böylelikle Demirkırat’tan başlayan darbeler dizisini tamamlamış olacağım. Bu belgesel, hastalığımın önüne geçti diyebilirim.

Ne arada çıkardınız bu belgeseli?
- Kemoterapi aralarında!

Evet, kolay zamanlar değildi. 3 aydır ne televizyon izledim, ne gazete okudum. Resmen dünyadan koptum. Bunu da atlatırım diye düşündüm. Umutsuzluğa kapılmadım. Hatta umursamadım. Sanki bir belgesel ya da 32. Gün hazırlıyormuşum gibi algıladım.

Gün gelecek zaten her şeyi bırakacağım. Ama o günü, ben saptayamam. Şimdi tek isteğim, sizin karşınıza gelmek ve savaştan zaferle çıktığımı göstermek... DEVAMI YARIN...

Ayşe Arman/Hürriyet