Televizyon
09 Haz 2014 17:28 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:16

Show TV'nin satışının iptaline TMSF'den itiraz!

TMSF’ye göre yürütmeyi durdurma kararı için telafisi imkânsız zararlar doğması ve işlemin hukuka aykırı olması gerekir. Show TV’nin satışında bu durum söz konusu değil

İstanbul 4. İdare Mahkemesi,Show TV’nin satışının iptali için açılan davada 14 Mayıs 2014’te yürütmeyi durdurma kararı aldıktan sonra Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu da (TMSF) bu karara itiraz etti.

İtiraz gerekçesinde Fon, TMSF’nin kendi kanunundan aldığı yetki ile satışın iptal edilmesine neden olan satış yöntemini belirleme yetkisi olduğunu savundu. TMSF, mahkemenin aldığı bu kararla Show TV’nin satışı işlemini yerindelik denetimine tabi tutmasının hem 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’na, hem 5411 sayılı kanuna, hem de Anayasa’ya aykırı olduğunun altı çizdi.

TMSF, alınan bu kararın kaldırılmasını ve davacı Erol Aksoy’un yürütmeyi durdurma talebinin de reddedilmesini talep etti. TMSF mahkemenin yürütmeyi durdurma kararının bir gereği olarak 31 Mayıs 2014’te Show TV logosuyla yayın yapan Aks Televizyon Reklamcılık ve Filmcilik Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin yönetimini Ciner Medya Yatırımları Sanayi ve Ticaret AŞ’den devralmış, ancak Show TV ile ilgili hukuki sürecin devam edeceği mesajını vermişti. TMSF, Ciner Grubu ile Çukurova Grubu ve T Medya arasında 31 Mayıs 2013’te imzalanan “Ön Mutabakat Zaptı” ile sonrasındaki Hisse Devir Sözleşmesi’nin ardından 6 Haziran 2013’te 2013/159 sayılı kararı ile Aks Televizyon Reklamcılık ve Filmcilik Sanayi ve Ticaret A.Ş’nin Ciner Grubu’na satışına onay ve muvafakat vermişti. Hisse Devir Sözleşmesi’ne Fon Kurulu tarafından muvafakat edilmesinden 11 ay, davanın mahkemeye intikalinden ise 8 ay geçtikten sonra Fon Kurulu’nun 6 Haziran 2013’te aldığı kararın yürütmesi durduruldu.

İşte 2013/2176 E Dosya No ile TMSF’nin Bölge İdare Mahkemesi’ne sunduğu kritik önemdeki itiraz gerekçeleri:

FON’UN İTİRAZ BAŞVURUSUNUN KRİTİK GEREKÇELERİNDEN ÖZETLER

*Ciner Grubu, Çukurova Grubu ve TMSF arasında satış sonuçlandırıldı, taraflar edimlerini yerine getirdi. Artık geri dönüş olamaz. Bu kazanılmış hakları ihlal eder.

*Özel hukuk sözleşmesi, idari yargıda iptal edilemez. Ciner Grubu’na satış olmasaydı Show TV yok olabilir, satılamayabilir, kamu alacağı da tahsil edilemeyebilirdi.

*Show TV kanuna en uygun yöntemle ve en yüksek bedelle Ciner Grubu’na satılmış, kamu alacağı kanuna uygun yöntemle tahsil edilmiştir.

*Bu yürütmeyi durdurma kararı uygulandığında kamu satışına güven yok olabilir, belki de yeni bir satış gerçekleştirilemeyecektir.

*Ciner Grubu’ndan tahsil edilen bedeller, Sky Türk, Akşam ve BMC’nin borçlarının, masraflarının karşılanmasında ve satışa hazır hale getirilmesinde kullanıldı.

*Satış iptal edilirse satış bedelinin iade, tazminat ve sorumluluk yükümlülükleri doğacaktır.

*Satış iptal edilirse eskiden Erol Aksoy’a ait olan hisseler tekrar satılamayabilir. Bu davacının da menfaatine değildir.
*Satış iptal edilirse ödenecek iade bedellerinin, yapılacak masrafların tümü satış masrafı olarak kaydedilecek. Bu, Çukurova Grubu’nun da satış bedelinden tahsil edilecek borcuna ait kısmından düşülerek belki de geriye alacak tahsili olarak hiçbir tutar kalmayacak.

*Kamu kurumuna ve hukuka güven ile kazanılmış haklara saygı yok olabilir. Bu yüzden TMSF yeni satışlar gerçekleştirmek konusunda zorluklarla karşılaşır.

*Yüzde 3’lük hissenin satış bedelinin kamu alacağına mahsubu gerekçe gösterilerek diğer ortaklara ait olan ve sorunsuz sonuçlanmış olan yüzde 97’lik hisse satışı iptal edilemez.


YÜRÜTMEYİ DURDURMA, TELAFİSİ GÜÇ VE İMKÂNSIZ ZARAR DOĞURUR

TMSF, yürütmeyi durdurma kararının doğru olmadığını savunarak ilgili düzenlemeyi şöyle dile getirildi: “2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27’nci maddesi 1 numaralı fıkrası yürütmenin durdurulmasını idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararlar doğması ve işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının bir arada gerçekleşmesine bağlamaktadır. Dava konusu Fon Kurulu kararı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27’nci maddesinin (1-a) fıkrasında sayılan yetki, şekil, sebep, konu ve maksat unsurları bakımından gerçekleşen tahsilat nedeniyle ekonomik ve sosyal bakımdan kamu düzeni ve kamu yararı gözetildiği dikkate alındığında telafisi güç ve imkânsız zarar oluştuğunun düşünülmesi mümkün değildir.” Fon “Aksine yürütmenin durdurulması kararı nedeniyle amme alacağının tahsilinin gecikmesi bir yana belki de bu tahsilatın yeni bir idari işlemle aynı şartlarda yapılması mümkün olmayacak. Fon’un ve kamunun ileride telafisi mümkün olmayacak zararla karşılaşması kaçınılmaz olacaktır” açıklaması yaptı.

TMSF’Yİ BÜYÜK ZARARLAR BEKLİYOR

Fon Kurulu’nun satışı onaylayan kararının mevzuat ve kamu menfaatine uygun olduğunun belirtildiği metinde yürütmenin durdurulmasının kararının verilmesi için gerekli şartların oluşmadığı ifade edildi. Verilen yürütmeyi durdurma kararının uygulanması sonucunda Fon’un alacağının en makul yöntemle tahsil edilmesinin ortadan kalkacağı gibi Erol Aksoy’un el konulan azınlık hissesine tekabül eden tahsilat tutarının da iade edilmesinin söz konusu olduğunun belirtildiği metinde, yapılan işlemden geri dönüşün vereceği zararlar şöyle dile getirildi: “Kaldı ki Aks TV hisselerinin devir ve kapanış işlemleri yaklaşık bir yıl önce gerçekleşmiş olup 06.06.2013 tarihli devir sözleşmesi ile taraflar üzerine düşen edimleri yerine getirmiştir. Verilen yürütmenin durdurulması kararı sonucunda davalı Fon, kararın gereğini yerine getirdiğinde ciddi zararlar ve muhtemel davaların doğması sözkonusudur. Zira Çukurova Grubu ile Fon tarafından karşılıklı olarak açılan Aks Televizyon hisseleriyle ilgili davalarından feragat edilmiş, hisse alım satım sözleşmesi sonrası fon hesaplarına ödenen 10 milyon dolar avans 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 134/3’üncü maddesi kapsamında yönetimi fon tarafından devir alınan ve nakit sıkışıklığı içerisinde bulunduğu tespit edilen diğer Çukurova Grubu şirketlerinin ticari ve ekonomik değerlerinde herhangi bir düşüşe sebebiyet verilmemesi için veya değer artışı sağlayacak gerekli harcamalar ile uzun zamandır ödenmeyen işçi ücretleri de dahil olmak üzere ihtiyaç duyulan harcamalarda kullanılmış, gerçek ve tüzel kişi hissedarlara düşen hisse bedeli kendilerine ödenmiş, aktif ve pasifler şirketlerin bilançosuna yansımıştır.”

ARTIK KİMSE TMSF’YE GÜVENMEZ

Fon yürütmenin durdurulması kararına kadar birtakım temlik ve tasarrufların zaten gerçekleşmiş olması nedeniyle TMSF, Çukurova Grubu ve Ciner Grubu veya üçüncü şahıslar arasında ciddi hukuki ihtilafların ve maddi zararların doğmasının da söz konusu olduğunu, diğer yandan Fon’un hukuki süreçte üçüncü şahıslar yönünden kazanılmış haklara zarar verilmemesi yönündeki görüşe aykırı davranmak zorunda kalacağını belirtti. Fon ayrıca TMSF’nin onay ve muvafakatine güvenen taraflar nezdinde bir güven kaybı oluşacağını ve bundan sonra yapılacak satış ve ihaleler bakımından da muhtemel alıcıların katılımını azaltıcı bir etkinin oluşacağı ve bu durumun kamu zararının tahsilini olumsuz etkileyeceği itiraz metninde dile getirdi.