Gündem
13 Şub 2013 12:29 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:01

SEVGİLİLER GÜNÜ MİLLİ BAYRAMIMIZ MI OLDU?

Yazarımız Murat Tolga Şen, gençlik yıllarına ait bir “sevgililer günü” anısını paylaşıyor ve kapitalizmin insan ilişkilerini nasıl dönüştürdüğünü yazıyor.

Sene 1988, liseye giden sivilceli bir ergenim, hormon dengem altüst olmuş durumda ve karşı sınıftan birine fena halde aşığım!

Yeşilçam’dan öğrendiğim türlü akrobatlıklarla kızı tavladım, birlikteyiz, çok mutluyuz, o bütün gün benim buz mavisi Jean’imin üzerine tükenmez kalemle birbirini seven çubuk adamlar çiziyor, ben de evde annemler görmesin diye Arap sabunuyla bütün gece pantolon siliyorum!

İnternet yok, cep telefonu yok, TV TRT’den ibaret… Gençler olarak dünyada olup biteni takip edebildiğimiz yegâne yayın Blue Jean adında havalı bir gençlik dergisi… Orada okuyorum, meğer 14 Şubat Dünya Sevgililer Günü imiş, sevgililer bu günde birbirlerine hediyeler verip hoş tutarmış vs.

Tamam! diyorum, o zaman ben de yaparım. Alacağım hediyeye de karar veriyorum hemen ve vitrininde gördüğüm pembe renkli, piyano şeklindeki mekanik müzik kutusunu almak için yaşadığım şehrin en büyük oyuncakçısına gidiyorum. Bir Avuç Dolar İçin adlı harika spagetti Western’i yüzünden müzik kutularını severim, bu da çok güzel bir hediye olur gibi geliyor bana…

Pembe bir müzik kutusunu alan oğlan çocuğunu görünce adamcağız soruyor tabi, kime alıyorsun bunu? diye… Sevgilime, diyorum ve ekliyorum, çünkü yarın Dünya Sevgililer Günü yani Velintayns Deys!

Telaffuz edeyim derken ağzımı Jim Carrey gibi eğip büktüğümden adamı bir gülme tutuyor. Sevgililer Günü mü, daha neler göreceğiz bakalım diyor o da gülerek. Kızıyorum aslında ama aile terbiyem tam, hediyemi alıp çıkıyorum.

Nereden nereye! Sevgililer Günü’nü bilmeyen kalmış mıdır artık memlekette… Haftalar öncesinden gelmeye başlayan ve yaklaştıkça sıklaşan taciz maillleri sağolsun! Şunu al, şuraya gidin, şöyle yiyin için…

Şirketler insanların arasındaki her şeyi sömürmek isteyen bunu yaparken de elinde kırmızı, parlak bir elmayla gezen cadılar gibiler. Artık sevgilerimiz bile bize ait değil, tamamen öğretilmiş ve satın alma üzerine kurgulanmış hayatlar yaşıyoruz. Mükemmel tüketiciyi yaratmak için gerekli bütün enstrümanları öylesine fark edilmeyecek şekilde dağıtmışlar ki, şehir hayatı yaşayıp bu ayı kapanına yakalanmamak imkânsız! Eskiden her ay eve 5-6 dergi girerdi, sonra bir gün dergilerden birini elime alıp tüm reklam sayfalarını yırttım. Yolunmuş bıldırcın gibi elimde bir avuç sayfa kaldı. Yazı var sandığım sayfalarda yine alışveriş yönlendirmesiyle dolu… O gün dergi almayı bıraktım. Consume Obey Die (tüket, itaat et, öl)

Birilerinin bana ne yapacağımı söylemesinden hep sıkılmışımdır. Yarın 14 Şubat, güya sevgililer günü ama bana sorarsanız burada cebinizdekilere göz dikmiş akbabalardan başkası yok. Yaşlı adam tavsiyesi gibi olacak ancak sizden pahalı hediyeler bekleyen bir kadının sizi sevme ihtimali de yok gibi bir şeydir.

Tabi karışmak olmaz. Siz yine elinizden geleni yapın ama ben bütün sevgililer günü alışverişi maillerini Spam cehennemine gönderiyorum.

MURAT TOLGA ŞEN

murattolga@gmail.com / twitter.com/murattolga