Gündem
07 Eki 2012 09:08 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:14

PATRONLAR GERGİN GELİP HUZURLU GİTTİ; KİM KİMİ DİNLEDİ?

Meclis Darbe Komisyonu, 28 Şubat kapsamında çağırdığı medya patronlarını nasıl rahatlattı?

Meclis Darbe Komisyonu, 28 Şubat kapsamında çağırdığı patronlardan çok konuştu. Sohbet havasında geçen diyaloglar salonda “Patronlar komisyonu dinledi” esprisine neden oldu

TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu, gazete ve televizyonların 28 Şubat postmodern darbesindeki rolünü irdelemek için geçen hafta gazetecileri ve medya patronlarını dinledi. Ancak komisyon üyelerinin gazeteci ve patronlara somut, net ve süreci aydınlatmaya yardımcı olacak sorular sormaması dikkat çekti. Dinlenen gazeteciler arasında andıca girip mağdur olan Mehmet Ali Birand, Mehmet-Canan Barlas, Alper Görmüş gibi isimlerin yanında talimatla manşet atmakla suçlanan Hürriyet gazetesinin eski Genel Yayın Müdürü Ertuğrul Özkök ile Fatih Çekirge de vardı. Komisyonda dinlenen en tedirgin isim Fatih Çekirge’ydi, en rahat isim ise “Ben o dönemde patron değildim” deyip ivedilikle komisyonu terk eden Turgay Ciner.

Daha önce 28 Şubat hakkında defalarca televizyonda konuşan Dinç Bilgin, komisyonun karşısında oldukça rahattı. Mehmet Emin Karamehmet ise komisyona bilgi değil de, kameralara görüntü vermekten rahatsız oldu. Karamehmet, kendisini görüntüleyen gazetecilere “Çekin çekin başka yerde fotoğrafımı bulamazsınız. Bunu arşivleyin” dedi. Komisyon üyelerinin, medyanın 28 Şubat’taki tavrı hakkındaki sözlerinin gazete ve medya patronlarının cevaplarından daha uzun olması ve soruların basitliği hayalkırıklığı yarattı. Bu durum, gazeteciler arasında “patronlar komisyonu dinledi” esprisine sebep oldu. Gazetecilere somut belgelere dayalı net ve kısa tek bir soru bile yöneltilmedi. “Şu manşeti neden attınız?”, “Bunu neden yazdınız?”, “Talimatla haber yaptınız mı?” gibi vasat sorulara verilen cevaplar da basit oldu. Gazetecilerin ilk andaki tedirginlikleri de çabuk kayboldu. “Kimseden talimat almadık” diye söze başlayan medya patronları ve genel yayın müdürleri, “Gazeteci herkesle görüşür. Üst düzey isimlerden aldığımız haberler elbette manşet değeri taşır. Sizin meslekle bizimkisi benzemez. Bilgi gizlidir, devlettedir. Erişmemizin nesi suç? Asker çağırırsa neden gitmeyelim bu suç mu” gibi makul cevaplar verince çoğu hukukçu olan komisyon üyeleri bunun ötesine gidemedi.

Mağdur durumuna düştüler

Örneğin Fatih Çekirge’ye 28 Şubat’ta Sincan’daki tankların fotoğraflarının çekilmesi soruldu. Çekirge, “tank bozulmuştu herkes çekti” deyince, komisyon sorunun devamını getiremedi. Oysa tankların fotoğrafını ilk çeken Sabah gazetesi muhabirleri Cemal Doğan ve Kamil Elibol, tankların yürütülmesinden saatler önce Sincan’a gönderilmişti. Komisyonu izleyen gazeteciler pür dikkat “Muhabirleriniz o gece neden sabaha kadar bekledi?”, “Tankların yürütüleceğini bir gece önceden kim haber verdi?” sorularını duymayı beklerken, bu konu da öylece kapandı. Durum böyle olunca patronlar da genel yayın müdürleri de daha rahat davranıp, gazetecilik faaliyetleri ve kaynakları sorgulanan “mağdur” durumuna düştü. Özellikle Özkök, “Balyoz belgeleri nasıl gittiyse bize de öyle geldi” sözleriyle karşı saldırıya bile geçti.

Komisyon üyeleri, hâlihazırda yürütülen 28 Şubat soruşturmasında savcının şüphelilere yönelttiği sorulardan bir tanesini bile gazeteci ve medya patronlarına sormadı. Oysa gazetecilerin 28 Şubat sürecinde neyle suçlandığı, bizzat Genelkurmay Başkanlığı’nın savcılığa gönderdiği belgelerde yer alıyordu. Bu belgelere ve savcılık değerlendirmesine göre, Batı Çalışma Grubu (BÇG), antetli kâğıt üzerine yazılmış “Atatürkçülük ve laikliğe katkılarınızdan dolayı teşekkür ederiz” ifadelerini Genelkurmay Genel Sekreteri Erol Özkasnak’ın imzasıyla gazetecilere yollamıştı. BÇG bünyesinde hazırlanan “kullanılacak medya mensupları”, “medyaya verilecek haberler” ve “asker tarafından verilen haberlerle gazetelerde yer alan haberlerin akabinde karargâhta hazırlanan sayfalar dolusu mukayeseli değerlendirme raporları” da gazetecilere ve patronlara sorulmadı. Dikkat çeken bir diğer husus ise gazetecilere ve patronlara sadece askerle ilgili sorular yöneltilmesiydi. 28 Şubat sürecine destek veren yargı mensupları, MİT ve Emniyet mensupları ile bunlara dayanarak yapılan haberler bir kez olsun telaffuz edilmedi.

Gergin gelip, huzurlu gittiler

AKP’li Komisyon üyesi İdris Şahin, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya’nın “Artık Silahsız Kuvvetler mücadele edecek” sözünün neden manşetten verildiğini “Bir kendini bilmezin sözünü neden manşetten verdiniz?” diyerek Aydın Doğan’a sorup da “Bu kendini bilmez Abuzittin Efendi olsa manşet olmazdı” cevabını alınca sustu. Komisyon, Doğan’a Emin Çölaşan ile Bekir Coşkun’un neden kovulduğu gibi 28 Şubat süreciye alakası olmayan birçok soru yöneltince patronlara ayrılan süre de bunları izah etmekle doldu. Hal böyle olunca gergin gelen gazeteciler ve patronlar, komisyondan rahat hatta güçlü ayrıldılar.