Gündem
20 Ara 2013 13:18 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:49

Milli Gazete'den manifesto; Biz tarafımızı 41 yıl önce seçtik!

Milli Gazete, AKP'nin kendilerini taraf olmaya davet ettiklerini belirterek bir bildiri yayınladı.

Bugüne kadar kader birliği yapan ve birlikte yürüttükleri mücadele ile askeri vesayeti gerileten Cemaat ve Ak Parti'nin arasında yaşanan savaşta taraflar birbirlerine karşı giderek daha kırıcı olmaya başlarken, Cemaat ve Ak Parti dışında kalan İslami çevreler de taraflarını açıklamak zorunda kalıyorlar.

Milli Görüş geleneğinin en köklü yayın organı olan Milli Gazete'nin bugün birinci sayfasından yayımlanan bir açıklama ile "Tarafınızı seçin diyorlar... Biz tarafımızı tam 41 yıl önce seçtik... Bugün de; ne yolsuzluk ve rüşvetin tarafında, ne de tehdit ve şantajın tarafındayız." denildi.

İşte o yazıdan çok çarpıcı bölümler:
"Bugüne kadar kimsenin kavgasının da bir tarafı olmadık. Bugün iktidar ile cemaat arasında cereyan ettiğini artık sağır sultanın bile bildiği kavganın da bir tarafında değiliz. Çıkar kavgaları hiçbir zaman bizim taraf olduğumuz bir durum değildir. Eğer bir kavga varsa, eğer bir süreç varsa biz bu kavganın, bu sürecin ancak milletimizi ilgilendiren tarafında bulunuruz.

Dünkü manşetimizde açıkça vurguladık:

“BİR TARAFTA: Yolsuzluk... Rüşvet... İhaleye fesat karıştırma... Karapara aklama... Kasalar, deste deste dolarlar…
DİĞER TARAFTA: Tehdit... Şantaj... Bel altı kasetler... Dosya biriktirme... Ne ararsanız var. 11 yıllık koalisyon çatlayınca bütün rezillikler ortalık yere döküldü... Üstelik etrafa saçılanlar daha hesaplaşmanın en başındakiler...”
Bu, sadece bizim kanaatimiz değil, gündemin merkezine oturan durumun ta kendisiydi. Bize düşen de bu fotoğrafı çekmekti. Lakin “Al birini vur öbürüne” diyecek değiliz.  Ya da kimseye “sen zamanında şunları, bunları da yapmıştın, öyleyse şimdi gör bakalım gününü” diyecek de değiliz. Evet geçmiş geleceğe, suyun suya benzediği gibi benzer. Evet dünya etme bulma dünyası ama biz şimdi bu sayfayı da açacak değiliz.

İstediğimiz şu ki; hukuk yürüsün, yürütülsün ve hak yerini bulsun. Varsa çeteler, varsa gizli yapılanmalar onlar da ortaya çıksın. Ancak şayiası arşa yükselen, epey zamandır dumanı tütmekte olan yolsuzluk ateşinin, rüşvet belasının, ihale takipçiliğinin, komisyonculuğun da önüne geçilmelidir.

İktidar, eğer siyasi iradenin üzerine bir takım planlar kurgulandığını hissedip de “boyun eğmeyiz” demesi gerektiği gibi “biz yolsuzluk yapmayız, yapmadık” da diyebilmelidir. Bu cümleler ‘berrak’ bir şekilde kurulamıyorsa duman yersiz yere çıkmamıştır! Bu ateşin söndürülmesi gerekir. Hatırlatalım: İlahi adalet en büyük hakikattir...

“Beraber yürünen yolun, onca senenin” sonunda bugün karşılıklı ithamlar varsa eğer; ortada yanlışlar üzerine yürünmüş bir yol var demektir. Hangi ‘yol’da olduğumuz mühimdir. Kiminle yola çıktığınız, kiminle yürüdüğünüz de çok önemli!..  En az kimi bırakıp kime koştuğunuz kadar!...

“Yeni Türkiye” deniyor. Öyleyse bu millete düşen görev bu manzarayı iyi analiz etmektir. “Yeni Türkiye”nin Millî Görüş’süz olmayacağı bir kez daha ortaya çıkmıştır…

Tarafınızı seçin diyorlar... Biz tarafımızı tam 41 yıl önce seçtik... Bugün de; ne yolsuzluk ve rüşvetin tarafında, ne de tehdit ve şantajın tarafındayız. Biliyoruz ki, Hakk’tan taraf olmayan, bertaraf olur.