Medya
27 Eki 2010 09:36 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:44

İTO BAŞKANI MURAT YALÇINTAŞ ''RÜŞVET'' SUÇUNDAN TUTUKLANDI, ONLARIN UYKUSU KAÇTI! KİM BU GAZETECİLER?

İTO Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yalçıntaş'ın rüşvetten tutuklanması, bazı gazetecilerin huzurlarını kaçırdı.Paniğin sebebi ne?

İTO’dan ‘harcırah’

alan gazetecilerde panik…

 

İTO Başkanı Murat Yalçıntaş rüşvet soruşturması kapsamından tutuklandı.
Yalçıntaş, İTO’yla bir fuarcılık şirketi arasındaki davada; bazı hakimlere, İTO’nun avukatları aracılığıyla rüşvet vermekle suçlanıyor.

 

Bu haberi okuyunca ne yalan söyleyeyim; aklıma İTO’nun uzun yıllardır gazetecilere verdiği “harcırah”lar geldi…

Eminim şimdi çoğunuz, “Bir ticaret odası gazetecilere neden harcırah versin ki?” diyorsunuz…

Haklısınız ama… Ne yazık ki bu olay doğru…

Üstelik; mazisi Murat Yalçıntaş’tan çok daha önceki başkanların dönemine kadar dayanıyor.

 

Nereden mi biliyorum?

Çünkü ben de İTO yönetiminden (zamanında) bir kez harcırah teklifi almış ama kabul etmemiş bir gazeteciyim.

İzninizle biraz daha bilgi vereyim:

Benim de içinde bulunduğum çok kalabalık bir gazeteci grubu, dönemin İTO yönetimi tarafından yaklaşık 10 gün süren bir yurt gezisine davet edilmişti.

Geziye İTO’nun Meclis üyelerinden de büyük bir katılım vardı.

Gazeteci arkadaşlarımın çoğu İTO’yu izleyen muhabirler, ekonomi şefleri ve bazı ekonomi gazeteleriyle dergilerinin yazıişleri müdürleriydi…

 

Gezi oldukça keyifli ama bir o kadar da yorucu geçmişti… Çünkü her gece başka bir kentte konaklıyor; gündüz ise otobüs tepesinde barajları, tarlaları, sanayi sitelerini dolaşıyorduk…

İstanbul’a döndükten birkaç gün sonra telefonum çaldı. Arayan İTO’nun o günlerdeki Basınla İlişkiler Müdürü Yücel Demirkuş’tu…

Uygun bir zamanımda İTO’nun muhasebesine gelmemi rica ediyordu.

“Neden?” diye sordum. Aldığım yanıt, “Bizimle geziye geldiğin için adına bir harcırah çıkarıldı. Onu alman gerekiyor” oldu.

 

Merak ettim ve bu ödeneğin miktarını sordum. Duyduğum rakam, benim o günlerde aldığım bir aylık maaşa yakındı.

Sonra Demirkuş’a teşekkür ettim ve maaşımı gazetemden aldığımı, dolayısıyla bu gezi için İTO’dan bir para almamın mümkün olmadığını anlattım.

Yanıtı, “Ama bizde adet böyle… Bizimle geziye gelen her gazeteciye, her Meclis üyesine bu ödenek verilir, bunda ne var ki?” oldu.

Bunun üzerine, bu parayı diğer meslektaşlarımın kabul edip etmediğini sordum,  duyduğum yanıt inanılır gibi değildi:

“Bir iki kişi kaldınız… Hepsi paralarını çoktan aldılar…”

 

Demirkuş’un ısrarlarına karşın o parayı elbette almadım. Demirkuş ısrarı abartınca ve paranın iade edilemeyeceğini söyleyince, “O zaman benim adıma bir yardım kuruluşuna bağışlayın” dedim ve konuyu kapattım.

Fakat bu olayı asla unutmadım ve bir daha da İTO’nun hiçbir davetini kabul etmedim…

 

İşte; bu yüzden de Murat Yalçıntaş’ın rüşvetten tutuklandığını duyunca, aklıma hemen bu olay geldi.

Çünkü İTO’da benim yaşadığım o olaydan sonra birçok kez yönetim değişti; Yücel Demirkuş emekli oldu, onun görevini başka ekonomi muhabiri arkadaşlarımız üstlendi…

Ama İTO Meclisi; yönetim kurullarına, gazetecilere harcırah verme yetkisini düzenleyen kararı o tarihten bu yana değiştirmedi…

Yani; birçok meslektaşımız, İTO’nun verdiği bu parayı aldı, afiyetle yedi.

Bu uygulamanın Murat Yalçıntaş döneminde de değiştiğini duymadım.

 

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin “Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi”, gazetecinin görevi gereği yaptığı işlerde, gazetesinden aldığı maaşın dışında başka bir gelir elde etmesini yasaklıyor.

Bunun, “haber ya da yazı karşılığı” yapılmasını ise bir tür “rüşvet” sayıyor…

İşte; bu yüzden bugün birçok meslektaşımın uykusunun kaçtığını iddia ediyorum.

Çünkü onlar da benim kadar biliyorlar ki; Yalçıntaş’ın tutuklanmasından sonra İTO’nun hesapları savcılık ve mali polis tarafından didik edilecek… (Belki de çoktan edildi.)

Büyük bir olasılıkla da İTO’nun hangi gazeteciye ne kadar rüşvet (affedersiniz, harcırah) verdiği ortaya çıkacak…

Yani; bu arkadaşlarımızın beleş gezinin üstüne aldıkları gıcır banknotların miktarı ortaya dökülecek…

Ve birilerinin ipliği pazara çıkacak…

 

Sorarım size?

Eğer siz o gazetecilerin yerinde olsaydınız, uyuyabilir miydiniz?

 

VAROL ERSOY