Medya
11 Tem 2015 12:34 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 17:43

Hürriyet yazarından Hayrettin Karaman'a 'Abdülhamit' ayarı!

Hürriyet yazarı Taha Akyol, "Batılılaşma mikrobu" sözleriyle ilgili yorumunda Sultan 2. Abdülhamit'ten verdiği örnekle Karaman'a çok sert çıktı.

AK Parti'ye yakınlığı ile bilinen ve  "İmam-Hatip neslinin önderi, Yüksek İslâm Enstitülerinin sembol ismi" diye anılan Hayrettin Karaman Yeni Şafak'taki köşesinde, "İslamcılığı ve İslamcıları belli bir dönemde yaşamış İslam alim ve münevverlerinin düşünce ve hareketlerine veya belli bir siyasi harekete tahsis edip öncesi ve sonrasını da bu çerçevede tanımlamaya itirazım var" yazdı ve "İslamcılık bitti mi?" tartışmasına farklı bir boyut getirdi.

Karaman'ın "Osmanlı'ya batılılaşma mikrobu bulaşmaya başlayınca bazı gayretli Müslümanlar buna karşı çıkmış, kendi dinimizi ve medeniyetimizi korumamız gerektiği tezini savunmuşlardır. Bunlar İslamcıdır. " dediği yazıya itiraz Batılılaşma politikaları ile ilgili çalışmalarıyla Türk yazın hayatında da kendisine hatırı sayılır bir yer edinen Taha Akyol'dan geldi.

Akyol bugün köşesinde "Amacım polemik olmadığı için isim vermeyeceğim. Amacım, aşırı genellemelerin somut ve olgusal gerçekleri gözden kaçırabildiğini hatırlatmaktır." diyerek başladığı yazısında isim vermeden, lakin Karaman'ın yazısından alıntılar yaparak çok sert eleştiriler getirdi.

KARAMAN'A ABDÜLHAMİT AYARI
"Tarih hakkındaki aşırı genellemeler de bizi bugün hatalara sürükleyebilir. Tarihe ilişkin genellemeleri de somut olgularla test etmeliyiz." diyen Akyol, "Batılılaşma mikrobu" sözleriyle ilgili yorumunda Sultan 2. Abdülhamit'ten verdiği örnekle Karaman'a çok sert çıktı.

İşte Akyol'un yazısından dikkat çeken bölümler:
MEDRESEDEN BİLGİ VE ÖNERİ ÇIKTI DA...

Mesela şu ifadeye alalım:
"Osmanlı'ya Batılılaşma mikrobu bulaşmaya başlayınca bazı gayretli Müslümanlar buna karşı çıkmış, kendi dinimizi ve medeniyetimizi savunmuşlardır. Bunlar İslamcılardır."

Evet de, 'Medrese'den 19. yüzyıl Osmanlısının ağır sorunlarını çözebilecek bilgi ve öneriler çıktı da buna rağmen mi Osmanlı "mikroba" kapılarak modernleşme reformlarına yöneldi?!

Mecelle yazarı büyük Cevdet Paşa, medreseye nasıl bir taassup ve bilgisizliğin hâkim olduğunu esefle anlatır.

ABDÜLHAMİT İSLAMCIYDI AMA MODERN HUKUK FAKÜLTESİ AÇTIRDI
Abdülhamid dindar ve İslamcılık siyaseti izleyen bir hükümdardı. Fakat medreseyi yüzüstü bırakıp modern hukuk fakültesini açtıran, orada geleneksel fıkhın yanında Avrupa kanunlarını ve Roma hukukunu okutturan odur.

Fıkıh hükümlerinin aksine, şahitlikte kadın-erkek ve Müslüman olan-olmayan eşitliğini getiren usul kanunlarında onun imzası vardır. Şer'iye mahkemelerine dokunmadan seküler Nizamiye mahkemelerini ülkeye yayan da odur. Niye? İhtiyaç olduğu için ve bu ihtiyacı geleneksel fıkıh ve medrese karşılayamadığı için.

BUGÜNÜN ARABA SEVDASI SARAY İHTİŞAMI DA MUHAFAZAKAR BURJUVAZİDE...
Batılılaşma tarihimizde böyle doğru modernleşme reformlarının yanında Şerif Mardin'in "Aşırı Batılılaşma" dediği büyük hatalar da vardır: Üretmeden Batılı lüks tüketim özentisi... Recaizade Ekrem, "Araba Sevdası" romanında bunu anlatır. (...)
Yakın zamana kadar bunun "Batılılaşma mikrobundan" kaynaklandığı düşünülürdü. Bugün 'araba sevdası' da konak ve saray ihtişamı da muhafazakâr burjuvazide görülüyor!
Demek ki, tarihe "mikrop bulaşması" şeklindeki genelleme yerine, düşüncede modern "metot", ekonomide de modern "üretim" öncelikli bakmak, günümüz için dersler çıkarmak gerekiyor. Hukuktan ekonomide yapısal reformlara kadar...
(...) Önemli olan bugün tarihsel ve güncel olguları gören bakışa, analitik zihne sahip olmaktır. Modernleşmede en geciktiğimiz alandır bu zihniyet sorunumuz.

HAYRETTİN KARAMAN'IN O YAZISINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ