Cafer Mahiroğlu'nun Ali Cengiz oyunu… 540 bin TL’yi kılını kıpırdatmadan nasıl aldı?

Medyaradar'ın gizemli yazarı Keskin Kalem yine medya dünyasında ses getirecek bir yazıya imza attı.

Ünlü Moğol lideri Cengiz Han…
Siyasi oyunları, askeri başarıları ve savaştaki acımasızlığıyla nam salmış büyük han…
Siyasi rakiplerini öyle oyunlara getirir, savaşta düşmanına öyle taktikler uygularmış ki…
Ondan, bugünlere bir deyim miras kalmış.
Ali Cengiz oyunu.
Âl-i Cengiz tamlaması Cengiz'in Hilesi demektir.

Yoldaşlarım, bugün sizleri ne bir şarkı ne bir şiirle selamlıyorum.
Bugün tarihin tozlu sayfalarını aralayarak merhaba dedim sizlere.

Diyeceksiniz ki bre Kesin, şimdi nereden çıktı bu Ali Cengiz oyunu lafı.

Sırdaşlarım, kulağıma öyle bir hikaye çalındı ki, aklıma, medyada çevrilen dolapları anlatmak için daha iyi bir terim gelmedi.

Buyurun yeni utanç hikayemize.
Yer: Halk TV.
Baş aktörler: Halk TV’nin sahibi Cafer Mahiroğlu ve İzmir belediyesi

Malumunuz yoldaşlarım, medya dünyası birkaç gündür, muhalif medyada yaşanan fon skandallarıyla çalkalanıyor.
(Keşke aynı tartışma ve hesaplaşmalar iktidar medyasının fonları için de yapılsa)
Neyse o skandallardan biri şuydu:
Gazete Damga'dan Ercan Öztürk’ün haberine göre, skandalın merkezi İzmir Büyükşehir Belediyesi’ydi.
İZFAŞ ile Halk TV arasında sadece bir günlük yayın için 700 bin liralık sözleşme imzalandığı ortaya çıkmıştı.
İşte o haberde kullanılan ifadeler:

‘’İzmir Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinden İZFAŞ (İzmir Fuarcılık Hizmetleri Kültür ve Sanayi İşleri A.Ş.) 16 Mart 2023 tarihinde “İktisat Kongresi Reklam Ve Tanıtım çalışmaları Kapsamında Halk TV’den Canlı Yayın Hizmet Alımı” bir ihale yaptı. 700 bin lira yaklaşık maliyet belirlenen ihaleye Halk Radyo ve Televizyon Yayıncılık Anonim Şirketi davet edildi. İhalenin yapıldığı gün İZFAŞ ile Halk TV arasında 700 bin liralık sözleşme imzalandı. İzmir Büyükşehir Belediyesi böylece 17-21 Mart tarihleri arasında bir gün Halk TV’den canlı yayın hizmeti satın aldı."

Şimdiii Keskin’iniz Kalem’iniz, skandalın farklı boyutlarına ulaştı. İddia o ki, Halk TV’de İzmir Belediyesi’nin parasıyla yapılan yayını aslında ANKA yapmış. Yani canlı yayın ANKA’nın teknik imkanlarıyla gerçekleşmiş. ANKA’ya ait 5 kamera, 1 jimmy, 1 drone, 6 saat uydu ve 10 kişilik çalışan o yayın için toplam 160.000 almış. O paranın 30.000TL'si de Türksat'a uydu parası olarak ödenmiş. Yayını KRT'de ücretsiz olarak yayınlamış.

Fakat burada ilginç olan Mahiroğlu’nun büyük bir mahirlikle, Halk TV’nin kılını bile kıpırdatmadan 540 bin tl’yi parayı kazanmış olması. Koca ANKA’yı taşeronu gibi kullanması. 160 bin TL’yi sadece ANKA’ya vermiş ve 700 bin tl’yi cebine indirmiş!

Biri tutmuş, biri yemiş, KRT'de hani bana demiş!

HALK TV ÇALIŞANLARININ MOBBİNG VE MAAŞ ÇIĞLIĞI

Peki patronlar yüzer bin liraları kılını kıpırdatmadan ‘kazanırken’ çalışanlar ne yapıyor?
Bu sorunun yanıtını ben değil, Halk TV emekçisi versin.
Sağ olsunlar, yine dertlerini bana emanet etmişler.
Yine çok çarpıcı bir e-mail ile, kanalda dönen skandalları ifşalamışlar.
Ben okurken çok üzüldüm, çok sinirlendim.
Kutsal bir iş olan gazeteciliği icra eden emekçilerin düştüğü hali gördüm bir kez daha…
Ben yine adettendir altını çizeyim: Mailde yazanlar iddiadır ve adı geçen tarafların söz hakkı bakidir.
Harfine bile dokunmadan, Halk TV emekçilerinin bir araya gelerek bendenize gönderdiği o maili dikkatlerinize sunuyorum:

"Keskin Kalem merhaba,

Muhalif medyada yangının en çok vurduğu kurum olan HalkTv çalışanları olarak yaşadığımız sıkıntılar zirveye ulaşmış durumda. Yangın dediğimize bakmayın, bize en temel haklarımızı bile vermemek için yapılan bir kandırmaca, kulp bulma yöntemidir sadece.
Haklarımızın verilmemesi bir tarafa “Kılıçdaroğlucu İmamoğlucu" tartışmaları devam ederken altta ezilen yine biz işçi kesimi. Artan enflasyon ve gelen zamlarla birlikte bütün çalışanların aklında olan en önemli soru “zam meselesi”. Çalışanların huzursuzluğu, üstler tarafından yapılan mobbing, mesailerimizin verilmemesi(resmi tatiller hariç) bu uzar gider. Kalsın şimdilik.

8 ay boyunca "sigortasız ve maaşsız" çalıştırılan arkadaşımız... Sigortasız ve maaşsız çalıştırılan arkadaşımız demişken staj adı altında başlatmışlardı fakat bu sömürü süreci 8 ay sürdü. Maaşsız ve sigortasız çalışmasına rağmen arkadaşımızın bu efendiliği bu çalışkanlığı ve bu sabrını görünce biz sinir oluyorduk açıkcası. Haber merkezinde en çok çalışan arkadaşlarımızdan biriydi. Artık sabır bitti ve Bengü Şap Babaeker'in yanına gitti ama “kadroda küçülmeye gideceğiz” cevabıyla karşılaşıp kısaca kapı gösterildi. Sigortasız ve maaşsız çalıştırılan tam 8 ay. Bu suçtur. Arkadaşımıza gerekli iade-i itibarı verilmez ise bu konuyu tekrar değerlendireceğiz.

Muhabirlere, editörlere daha çok çalışmaları ve nefes almamacasına haber üzerine haber yazdırma dayatmaları, hak olan mola zamanlarında ve sigara içme zamanlarında bile yapılan psikolojik baskı. Alışkanlık haline gelmiş azarlama ve bağırmalar. Bengü Şap Babaeker'den bahsediyoruz.

Dozajının arttığı gün ise gazeteci Bülent Mumay'ın konuk olduğu, Bengü Şap Babaeker'in moderatörlüğünü yaptığı programdan sonra yaşandı. Gazeteci Bülent Mumay'ın canlı yayında Bengü Şap Babaeker'e tam anlamıyla gazetecilik dersi vermesinden sonra büyük travma yaşamış olacakki bunun acısını çalışanlardan çıkardı. O travmalı yayınından '1 bir' gün sonra haftasonu izinli arkadaşlarımızın olağanüstü çağrı ile kanala gelmeleri söylendi. Bengü Şap Babaeker o sırada rejiye gitti rejideki arkadaşlarımıza bağırdı, kurguya gitti kurgudaki arkadaşımızı azarladı ve "ağlattı". Evet kurgudaki arkadaşımızı hüngür hüngür ağlattı!

Artık son aşamadır bu. Buna bir daha cesaret edecek kim varsa A kişisi B kişisi farketmez tekrar uyarıyoruz herkesin anne baba evladı olduğu bilinecek ve artık empati yeteneği birazcık kullanılıp insanlara saygılı yaklaşmak zorunda olduğunun farkına varılacak! Biz hınç çıkarılacak deneme tahtaları değiliz.

Kanalda verilen yemeklerin pisliğinden, tatsızlığından bahsetmek bile istemiyoruz, bu kadar mide bulandırıcı olaylardan sonra bu çok ufak bir sorun kaldı artık. A’dan Z’ye herkes var bu yazıda, her departman sıkıntılarını söyledi beraber not ettik ama çok uzun olacağından bu sadece girişti. Departmanların tek tek sorunlarına girip sizi boğmak istemiyoruz. Belki şimdilik.

Bu parti meselesi değil. Biz sadece tepeden alta haklarını arayan, insanca yaşamak ve çalışmak isteyen bir kitlenin sesiyiz. Gazetecilik adı altında yaptığınız parti kavgalarınızın mezesi yapmayın bizi, haklarımızı verin!

HALKTV ÇALIŞANLARI"

DEMİRÖREN ZAM YAPMAYACAK MI?

Nefesiniz kesildi değil mi?
Midenize bir yumruk oturdu?
Kimi de yumruğunu sıktı…

Amma durun daha bitmedi.
Bir mail de Demirören medyadan:

‘’Demirören grubunda çalışmaktayız. Devlet asgari ücrete zam yaptı. maaşlarımız asgari ücret ile kafa kafaya geldi. ara zam için kime sorsak ses yok. Bugün ik'ya yakın bir arkadaşım bu ay zam yok dedi, son dk bir şey olmaz ise. Resmen işinize gelmez ise çalışmayın mantığı ile sektörü bitirecekler. Yıllardır emek verdim. İnanın ayın 10'u zor görüyoruz. Allah sonumuzu hayır etsin.’’

Şimdiii medya yöneticilerine, patronlarına sesleniyorum:
SİZ BU MESLEĞİ BİTİRMEYE YEMİN Mİ ETTİNİZ?
SİZ EMEĞİYLE ÇALIŞAN İNSANLARI AÇ BIRAKMAYA KARAR MI VERDİNİZ?
NE OLUR DEVLETTE BU İŞE EL ATACAK KİMSE YOK MU?
KAÇ KERE SESLENDİM YETKİLİLERE…
ÜLKENİN EN ÖNEMLİ VE KRİTİK KURUMLARININ BU HALDE OLMASI MİLLİ GÜVENLİK MESELESİDİR DEDİM.
SON SÖZÜM DE EMEKÇİ KARDEŞLERİME:
BANA YAZIN...BU CAN BU BEDENDE OLDUKÇA SESİNİZ OLMAYA ÇALIŞACAĞIM.

keskinkalem@medyaradar.com