Bu işte bir gariplik var!.. Algılarımızla mı oynanıyor?..

Medyaradar analisti Atilla Akar, HAMAS’ın Kassam Tugayları tarafından kaçırılan Shani Louk’un akıbeti ile konu hakkındaki şüphe ve spekülasyonları ele aldı…

Kaç gündür kafamdaydı. Biraz “adam sendecilik” yaptım. Buna rağmen zihnimde soru işaretleri dolaştı durdu. Çünkü gemi azıya almış savaş ortamlarında her türlü gariplik olur. Şaşırtıcı sayılamaz. Bu kadar geniş çaplı vahşetin yaşandığı bir ortamda her görüntü sıradanlaşır. Vicdan, insaf aranmaz. Tam bu noktada üst derece yoğunluklu şiddetin kendisi hep baskın çıkar. Acayip enstantaneler kafalara kazınır. “Vay be…” dedirten, insanı derinden sarsan durumlardır bunlar. “Şiddetin doğallaşması” dır bu.  Nereden baksan trajik!..

İşte HAMAS’ın daha ilk baskınları sonrası dövme sanatçısı Shani Louk’un görüntüleri de bu cinsten görüntülerdi. Kızımız 22 yaşında. Barış Festivali için İsrail’e gidiyor. (Aslında çifte vatandaş. Alman-İsrail olarak) Lakin önce HAMAS militanlarının ani baskını esnasında öldürüldüğü söyleniyor. Ve HAMAS’ın “Kassam Tugayları” tarafından kamyonetinin arkasında kaçırılmış halde, yarı çıplak vaziyette görüntüleri ortaya çıkıyor. Onun Shani Louk olduğu saçlarından ve bacağındaki dövmeden anlaşılıyor.

Çok trajik bu görüntü tüm dünyada HAMAS’A karşı ayrıca bir infial oluşturuyor. (Zaten saldırılardan dolayı eleştirilen HAMAS’ın imajına darbe vuran en önemli görüntülerden biri bu oluyor) Dolayısıyla bu çatışmanın akıllara yer eden en “müstesna” görüntülerinden biri hatta ilki bu. Sonradan işler bütünüyle herkes için daha da vahimleşiyor.

Olayın Seyri garipleşiyor!..

Olaylar ve iddialar garip bir seyir izliyor. Nitekim ardından annesi kızının ölmediğini söylüyordu. Anne Ricarda Louk ayrıca Filistin kaynaklarına dayandırarak  “Elimizde Shani’nin hayatta olduğuna dair daha çok bilgi var” diyordu. Dahası anne Louk, kızının başından ağır yaralı halde Gazze’de bir hastanede olduğunu vurguluyordu. Ayrıca anne Alman hükümetinden acil yardım talep etmekteydi.

En son olarak ise aile kızlarının telefonundan bir mesaj aldıklarını belirtiyordu. Buna göre tercüme ettirilen mesajlarda “Sana tükürüyorum”, “Allah kahretsin”, “Filistin’i özgürleştirin ve Siyonistlerden arındırın” yazmaktaydı. Bu mesajları kızı atamayacağına göre kim, niçin atardı?

Savaşlar Algılarla Beraber Yürür!..

Her savaş aynı zamanda bir algılar savaşıdır. Bunların bazıları kendiliğinden, olayın akış seyrinden bazıları da “imal edilmek suretiyle” oluşur. Bazıları da olan olaylar üzerinden hazıra konar ve onlar üzerinden kamuoyu oluşturmaya başlarlar. Herkes doğan durumları kendi lehine kullanmanın yollarını arar. İşte kesin emin olamasak bile “Kamyonetin arkasındaki kız Shani Louk” olayı da bu türden bir olayı andırıyor. Sanki bir miktar “kurgusal bir olay” izliyor gibiyiz. Şimdi kafamızda doğan soru ve çelişkileri “İhtimaller üzerinden” sayalım:  

1)    Dikkatimi çeken ilginç bir nokta ise eğer bunlar gerçekten Sünni İslami militanlar ise çıplak sayılabilecek bir kadının bedeni üzerinde işleri ne? Bilemiyorum o görüntüde bir de üstüne tekbir getirdiler mi? Ancak zaten işlerin çığırından çıktığı bir coğrafyada bunları “normal” mi kabul edeceğiz?

2)    Evet, ani bir baskın sonrası HAMAS çok sayıda sivil İsrailli’yi kaçırdı bu doğru. Ancak ölü olduğu söylenen bir kişiyi neden kaçırsın ki? Cesedini ne yapacak ki? İlk anda öldüyse ölmüş birini niçin kamyonete alsınlar? Bu durumda  Muhtemelen yaralı veya baygın olması lâzım. ( Pek zannetmiyorum ama maalesef kıza tecavüz edildiğini öne süren yorumlara bile rastladım)

3)    Shani Louk o esnada kamyonette canlıdır ve sonradan ölmüştür ve HAMAS şu aşamada bunun ortaya çıkmasını istemiyordur.

4)    Genç kız yaşıyordur. Ancak yarası veya travması ağırdır. Tedaviye muhtaçtır. Bilinci halen kapalı olabilir. Tam iyileşmeden kamuoyu önüne çıkartmak istemiyorlardır. Hastanede veya bakıma müsait bir ortamda bekletilmektedir. İsrail bombalama ve kuşatmasından dolayı veya durumunun nazikliğinden dolayı başka yere “Nakil” de yapılamıyor olabilir.

5)    Bütün bu hengâme geçince onun ağzından bir “propaganda malzemesi” olarak mı kullanılacak? Kızı çıkartıp, “Bana çok iyi baktılar, müteşekkirim” türünde açıklama mı yaptıracaklar?

6)    HAMAS’ın şu an işi belli ki çok. Savunma derdindeler. Ancak bu konuda neden bir olumlu - olumsuz açıklama yapılmaz ki? Kızla ne yapacaklarına bir türlü karar mı veremediler? Öncelikleri mi baskın geldi?

7)    Almanya’nın ve batı kamuoyunun tepkisini çekmek mi istemiyorlar? Almanya veya başka bir aracı devletle hatta Filistin yöneticileriyle HAMAS arasında bazı pazarlıklar mı sürüyor?

8)    Yahut kız öldü ama HAMAS uluslar arası kamuoyunun tepkisini çekmemek için –şimdilik-açıklamıyor.

9)    Şayet İsrail saldırırsa HAMAS rehineleri öldüreceği tehdidinde bulunuyor. Bu durumda acaba  Shani Louk'u en medyatik rehine, eldeki en çok ses getirecek rehine olarak mı saklıyor?

10)   Anneye telefon olayına bakarsak birileri anne ile oynuyor mu? (Mesajlar HAMAS’ın daha da kötü gösterir nitelikte olduğu anlaşılıyor. ) Veya Anne durumu kabullenemiyor mu? Anneyi oyalayıp, kandırıyorlar mı?

Spekülasyon ve Şüphelere Son Verilmelidir!..

Şayet biraz “paranoya” yaparsak: belki de her şey bir kurgudan ibarettir. O halde bunlar “stüdyo görüntüler” olabilir mi? Eğer öyleyse o hengâmede bunları nasıl çektiler? Önceden mi hazırdı? Eğer öyleyse HAMAS bunları niçin tekzip edip, yalanlamıyor? Bu durumu kabullenme anlamına mı geliyor? Buralar muğlak…

İş bu noktada tıkanıyor. (Tabii aklıma gelmeyen başka ihtimaller ya da teoriler olabilir o başka) Çok köşeli bir “komplo teorisi” öne sürmek ise hepten zorlaşıyor. Ancak halen bir soru olarak durmasında yarar var. Dolayısıyla bende kesin bir iddia olarak öne süremem. Ancak bu konularda şüphe duymak ve soru sormak her zaman duymamak ve sormamaktan evladır. O bakımdan Shani Louk olayının çarpıtılmadan, tüm detaylarıyla açıklığa kavuşması bu konuda süren spekülasyon ve şüphelere de bir son verecektir. 

Elbette genç kızın akıbeti endişe vericidir. Fakat burada asıl önemli olan o kızın bireysel trajedisinden çok yaşanan ağır ve travmatik toplumsal trajedidir. O kıza uygulanan bireysel şiddetten çok bölgenin ve bir türlü içinden çıkılmaz görünen şiddetin görülmesidir. Şu an -çok zor ve ümitsiz gibi görünse de- Filistin’de süren trajediye kalıcı bir çözüm ve barış gelmesi dileğiyle…   

16. 10. 2023

NOT: Nedense –farklı olsa da- birden aklıma geldi. “Er Jessica’nın düzmece hikayesi”ni hatırlayanınız var mıdır? Hatırlanacağı üzere Irak savaşının başlangıcında 19 yaşındaki Amerikalı kadın asker er Jessica Lynch’in Irak’lıların eline esir düştüğü ve korkunç işkencelere maruz kaldığı haberleri yayılmıştı. Daha sonra er Jessica ABD özel timlerinin “olağanüstü bir operasyonu”yla Iraklılarından elinden “kurtarılmış” ve ülkesinde bir kahraman gibi karşılanmıştı. Olay öylesine anlatılmıştı ki Hollywood senaryoları bile yanında sıkıcı kalırdı! Er Jessica Lynch, uzun süre Washington’da “tedavi edilmiş” ve Virginia’daki yaşadığı kasabaya geri dönmüştü. Sonradan bu acıklı ve peri kızı hikayesinin hiç de anlatıldığı gibi olmadığı su yüzüne çıkacaktı.  Buna göre kurtarma hikayesi tam bir Hollywood öyküsünü andırmaktaydı. Sonunda Lynch’in aslında hiçbir zaman vurulmadığı ve bir damla bile kanının akmadığı ortaya çıkmıştı. Amerika’ya getirilişi tam bir şov olan genç kızın rahat ve artistik tavırları uzun süre işkence görmüş ve yaralı bir kızın durumuna hiç mi hiç uymuyordu. Amerikan medyası tarafından adeta bir “Dişi Rambo” gibi tanıtılan er Jessica olayı aslında kocaman bir balondu. Jessica film teklifleri alırken, gerçekten esir düşen ve yaralanan siyahi kadın er Shoshana Johnson’ın kapısını çalan bile olmayacaktı.