BÜLENT BİRİCİK

bulentbiricik@yahoo.com
TÜM YAZILARI
Son dakikalar ülkesinde diken üstünde yaşamak… Medyaradar yazarı Bülent Biricik, İsrail-Hamas savaşının ekranlara yansıma biçimini eleştirerek, "Normal yayın akışını kesip 24 saat savaşla yatıp kalkmak Türk insanına haksızlık değil mi?" sorusunu yöneltti.
İletişim kazalarına rağmen koltukta kalmanın sırrı Medyaradar yazarı Bülent Biricik, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun danışman skandalının ardından iletişim araştırmacılarına çağrıda bulundu: Yapılan tüm İletişim kazalarına rağmen hala koltukta kalabilmenin sırrı ne? Tam da yeni gelmişken toprak yine çağırdı! Sözcü TV Ana Haber'i sunan Fatih Portakal'ın "Ben bu bültene adımı koydum, dış sesten de ben sorumluyum" diyerek çalışma arkadaşına attığı fırça tartışılmaya devam ediyor...
Medyanın “kırk katır mı, kırk satır mı?” seçimi! İktidarın değiştiğini varsaydığımızda acaba seçim sonrasında karşımızda nasıl bir medya bulacağız? Bu bilinmezle ilgili olarak aslında çeşitli sorular sorarak bazı öngörüleri paylaşmak daha doğru olur. Neler yaptık da sayfalar dolusu utandık? Bilindik bir gazeteci için sosyal medyada yakıştırılan bir sıfat dikkatimi çekince merakımdan derinlemesine araştırdım. Bir de ne göreyim? Medya da halkla helalleşecek mi? Bu ülke onlardan sadece gazetecilik beklerken, bugüne dek yapmadıkları gazeteciliğin hesabını acaba nasıl verecekler? Deprem sayesinde medya gerçekleri ortaya saçıldı Eğer Türkiye bundan sonra yaralarını sarıp yeni bir başlangıç yapacaksa, eskinin günahkâr medyası asla iyi bir yol arkadaşı olmayacak. Deprem mağdurlarının değil, iktidarın sesi çıktı Depremi sabah uyanır uyanmaz ilk olarak internetten öğrendim. Şiddetinin 7,7 olduğunu öğrenince verdiğim ilk tepki “Eyvah! Biz bittik!” oldu. ‘Karne hediyesi et’ haberi aslında ne anlatıyor? Muhabir kasaptaki röportajın başında diyordu ya, “Mikrofon uzatayım hatıra kalsın” diye… Gerçekten de öyle oldu. Tüm Türkiye’ye hatıra kaldı. 20 TL'ye basın bülteni, 30 TL'ye sinema eleştirisi Gazeteci yoksulluğunun; iktidardan beslenen, yandaş olarak tanımlanan, her gün ekranlardan inmeyen tuzu kuru gazetecilerle hiç mi hiç alakası yok. İmamoğlu olayının siyasal iletişim kodları! Ekrem İmamoğlu’nun YSK üyelerine hakaret ettiği gerekçesiyle yargılanarak ceza alması ve sonrasında yaşanan gelişmeleri “basit bir olay ve sonrasında yaşanan normal bir adli süreç” olarak nitelemek son derece yanlış... Kötülüğü savunmanın adı "Gazetecilik" mi oldu? Üzerini örtmek, perdelemek, çarpıtmak, yok saymak, kabullenmemek, itibarsızlaştırmak, kollamak, aklamak ve daha nicesi günümüzde artık bazı gazetecilerin sıkça başvurduğu yöntemler oldu. Sizin de tahmin edeceğiniz üzere bu yöntemlere başvuranların çoğunluğu iktidar medyasından... Z kuşağının aklı TikTok'la mı çelinecek? Siyasetçilerin sosyal medya platformlarını kullanmasında bir anormallik yok… Ancak konu TikTok olunca üzerinde biraz daha düşünmek gerekiyor. Nedenini hemen açıklayalım. Daraltılan sadece internet miydi, yoksa... İnsan sormadan edemiyor doğrusu: “Yönetenler kaos dönemlerinde acaba neden insanların daha çok bilgi sahibi olması yerine hiçbir şeyi bilmemesini ister?” Güldürü programlarının yeni misyonu! Modern dünyada Nasreddin Hoca, tabiri caizse o meşhur kavuğunu televizyonlardaki mizah programlarına devretmiştir. İşte size örnek olarak Güldür Güldür ve Çok Güzel Hareketler isimli programlar…