Sırdaşlar, biliyorsunuz yazılarıma hiç ek yapmam.
Geçtiğimiz günlerde sadece birkaç cümle ekleme ihtiyacı hissetmiştim.
Şimdi bir kez daha, yine klavyemin başına geçtim.
Bugün İsmail Saymaz ve Halk TV konusunda yazdığım kulis bilgilere, Saymaz Twitter üzerinden yanıt vermiş.
Şöyle demiş:
Medya sitesisiniz.
Zaman zaman bize gazetecilik öğretmeye kalkıyorsunuz. Fakat adımızın geçtiği ipe sapa gelmez yazılar yazarken bir kez telefon açıp “Bu doğru mu?” diye sorma gereği bile hissetmiyorsunuz.
Çok ayıp ediyorsunuz.
Sayın Saymaz, size cevabım şu:
En son yazılarınızdan biri diye örnek veriyorum, mesela şu yazının üslubunun benim yazdığımdan farkı ne? Yazının Cahit Özkan kısmından bahsediyorum…
https://halktv.com.tr/makale/kaftancioglunun-parti-uyeligi-dusurulebilir-676933#kutu2
Ben medya kulisi yazıyorum. Haberleri de uzay boşluğundan değil konuya yakın, hakim hatta zaman zaman parçası isimlerden öğreniyorum. Teyidimi yine ismini açıklamayacağım isimler üzerinden yapıyorum. Söz konusu haberde de benzer mekanizmaları işlettim.
Fakat daha öte ne yapmalıydım? Sayın Saymaz, Halk TV’yi karıştırıyor musunuz diye size mi sormalıydım?
Gazetecinin en baki haklarından biri haber kaynağını korumaktır. Bizim işimiz de bu.
Yukarıdaki örneğe benzer pek çok örneği sıralayabilirim. Ama aklıma hep takılan o meşhur Veyis Ateş yayınında, Sevilay Yılman’dan ve Sezgin Baran Korkmaz’dan bahseden Ateş’in ağzına lafı tıkışınız geliyor. Bunu bir türlü unutamıyorum…
Saygılar,
Keskin Kalem