Gündem
19 Ağu 2015 08:54 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 17:49

Yiğit Bulut muhalif medyaya sert çıktı: Size ne vaat ettiler?

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Yiğit Bulut bazı medya kuruluşlarının terör örgütünü sempatik göstermeye çalıştığını söyleyerek, 'Türk halkına terörü pazarlamaya çalışıyorlar' dedi.

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Yiğit Bulut, TRT Haber TV'de Hasan Kurtulmuş'un sunduğu Derin Analiz programında artan terör olayları karşısında bazı medya kuruluşlarının terör örgütünü sempatik gösterme gayretlerinde olduğunu söyledi.

Yiğit Bulut; 'Bir tarafta bu ülke için canını veren insanlar, bir tarafta bu ülke için babasız kalan çocuklar, diğer tarafta o çocukların gözünün içine baka baka onları şehit eden insanların organik uzantılarını televizyonlarında halka sempatik göstermeye çalışan insanlar. Ne uğruna bunu yapıyorsunuz, size ne vaat ettiler' dedi.
Yiğit Bulut şöyle konuştu:

TERÖR ÖRGÜTÜNÜN SİYASİ UZANTILARI SEMPATİK GÖSTERİLMEYE ÇALIŞILIYOR

Bu günlerde bazı yayın organlarının açık seçik terör örgütünün propagandasını yaptığını görüyoruz. Terör örgütü üyeleri sempatik gösterilmeye çalışılıyor. Terör örgütü üyelerinin normal karelerle birlikte anıldığını görüyoruz. Örneğin terör örgütü üyelerinin düğün karesinde görüldüğü fotoğrafların bazı ajanslar tarafından servis edildiğini görüyoruz. Maalesef bunlar Türkiye’deki yerleşik anonim şirketler. Yine aynı şekilde terör örgütünün organik siyasi uzantılarının televizyonlara çıkartılıp sempatik gösterilmeye çalışıldığı günler yaşıyoruz.  Bir tarafta bu ülke için canını veren insanlar, bir tarafta bu ülke için babasız kalan çocuklar, diğer tarafta o çocukların gözünün içine baka baka onları şehit eden insanların organik uzantılarını televizyonlarında halka sempatik göstermeye çalışan insanlar, insan diyebilirsek tabi. Bir tarafta babasından vazgeçmek zorunda kalan çocuklar, bir tarafta terörün organik uzantılarını Türkiye Cumhuriyeti devleti vatandaşına pazarlayanlar var. Ne uğruna bunu yapıyorsunuz?

SİZE NE VAAT ETTİLER?

Siz insan mısınız? Karşılığında ne alıyorsunuz? Ne verdiler de sizi satın aldılar.  Bunu yapanlar bu ülkenin vatandaşları, bu coğrafyanın insanları, milli, manevi değerlerimizin uzantısı, sentezi olamazlar.  Bunu yapanlar bizimler ortak bir DNA taşıyor olamazlar içlerinde.  Bir tarafta babasız kalan çocuklar, diğer tarafta Türk halkına terör pazarlamaya çalışanlar. Ne karşılığında bu yapılabilir.  Karşılığında ne vaat etmiş olabilirler size? Ben bir vatandaş olarak merak ediyorum ne vaat ettiler size? Böyle bir adım atabilmeniz için nerenizden bağlısınız. Nasıl bir korkudur bu. Türkiye çok önemli günlere gebe. Türkiye’de herkesin rengi ortaya çıktı. Son üç ay içinde. Yaşadığımız aslında bir renk süreci. Kim ne kadar dik durabiliyor, kim neyin peşinden gidiyor, kim neyin maşası, kim Türkiye’yi ne kadar seviyor. Bu üç ayda yaşanan olaylar yaşanmadan önce Türkiye Cumhuryeti Devleti vatandaşlarının farklı baktığı, bir çok kişi, bir çok unsur bu süreç sonucunda onların gözünde sıfır noktasına geldi. Ne uğruna, senin askerine, polisine silah çeken terör örgütünün organik siyasi uzantısını çıkarıp televizyonlarında saatlerce pazarlayabilirsin. Ne uğruna? Sana verilmiş ne olabilir? Ben bunu merak ediyorum. Bir insan kendi ülkesinden, kendi coğrafyasından, ümmetinden, silahlı kuvvetlerinden vazgeçip böyle bir hareket yapabilir? 

AMERİKAN TELEVİZYONUNA EL KAİDE SEMPATİZANI ÇIKABİLİR Mİ?

Çıkarın bakalım Amerikan televizyonuna bir El Kaide mensubunu yada El Kaide’ye sempati duyduğunu iddia eden, söyleyen bir sivil toplum kuruluşu başkanını çıkartıp konuşturun bakalım. Amerikan televizyonlarında biri çıksın terörü aklileştirmeye çalışsın. Ve o medya bir Amerika şirketi olsun, mümkün değil. Alman, Fransız televizyonlarında çıksın biri terörü aklileştirmeye çalışsın. Böyle bir şey olamaz. Türkiye’de bazı noktalarda ipin ucu kaçtı. RTÜK’e, bağımsız yargıya çağrı yapıyorum. Bir tarafta çocuklar babalarından vazgeçerken, diğer taraftan eşkiya propagandası yapılamaz. Yargının acilen harekete geçmesi gerekiyor. Böyle yayın anlayışı olamaz. Devletin kurum ve kuruluşların harekete geçmesi gerekiyor. Korkuyoruz adım atamıyoruz. Eğer korkuyorsan o koltukta oturmayacaksın. Gün zaaf gösterme günü değildir. Gün oturduğun koltuğun hakkını verme günü.

CUMHURBAŞKANI TÜM VARLIĞIYLA SALDIRININ KARŞISINDA

Cumhurbaşkanı her konuşmasında altını çizerek söylüyor. Eğer bir ülkenin cumhurbaşkanı paralel yapıyla, terörle mücadelede Türkiye Cumhuriyeti devletine yapılan saldırının karşısında bütün varlığıyla, gücüyle duruyorsa, kefenimi giydim diyorsa onun durduğu noktada bütün kurum kuruluşların başındaki kişilerin görevini sonuna kadar yapması gerekiyor. Gün zaaf gösterme günü değildir. Bir ülkenin seçilmiş cumhurbaşkanı ben bu mücadelenin her yerinde sonuna kadar sizinleyim diyorsa, o mücadelenin kazanılması için en büyük adım atılmıştır demektir. Geçmişte bu ülkede en büyük sorun devletin iradesini, idaresini ve oteritesini temsil edenlerin devlete karşı gelenlerle birlikte bulunması sorunuydu.  Geçmişte öyle hükümetler gördük ki İçişleri bakanlarının mafya babalarıyla tatil yaptığı hükümetler gördük.  Geçmişte başbakanların medya patronları önünde eğilip, ceket iliklediğini gördük.  Bütün bunlar yaşandı bu ülkede kimse kendini kandırmasın. Terör örgütlerinden korkan olağanüstü yetkililer gördük. Bugün devletin tepesindeki isim ben bu mücadelenin sonuna kadar, önünde, arkasında, sağında, solunda, içinde, yanındayım diyor. Geçmişte malum medyanın baskısıyla terör örgütüne karşı hava kuvvetleri kullanılamadı. Niye, Avrupa Birliği bizi kınarmış. Tanzimat, Islahat ve arkasında gelişen bütün süreçlerdeki Osmanlı’ya karşı uygulanan iki yüzlü politika bugün Türkiye’yi yıkmaya çalışanlarla birlikte onları sempatik göstererek uygulanan strateji aynı stratejidir. Aynı üst akıldan beslenmektedir. Osmanlı’yı nasıl kadife eldiven içine demir doldurarak, yumuşak görünümle bir şekilde parçaladılarsa Türkiye’ye karşı da aynı politika uygulanmaktadır. Bunu herkes anlasın diye söylüyorum. Terör örgütünün siyasi ve organik uzantıları Türk halkına aylardır sempatik olsun diye bir medya kuruluşu tarafından pazarlanıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri şehitler verilirken bu yayınlar aynı saatlerde yapılıyor. Terör örgütünü düğünlerde, törenler içinde servis edenler Türkiye’de anonim şirketler. Bu devlet buna daha fazla müsaade edemez.

DARBE HAZIRLIĞI MI ARIYORSUN, DEVLETE KARŞI BİR KIŞKIRTMA MI ARIYORSUN İŞTE  BURADA

Şu anda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı savaş yürütenler ve bunların dışarıdaki sahipleri yüz yıldır bu coğrafyada yerleşmişler. İki yüz yıldır bir düzen kurmuşlar. Şöyle düşünüyorlar. Türkiye’nin Tahrir’i neresi olacak yazısının içindeki detayda finans bizim elimizde, ülkenin şirketleri, bankacılık bizim elimizde, medya bizim elimizde, sanayi bizim elimizde. Peki bize karşı nasıl mücadele edeceksiniz diyorlar. İşte anlayamadıkları nokta bu. Cumhurbaşkanı Erdoğan hapse konduğunda İstanbul’da birçok evde kutlama yapıldı. Ertesi gün Hürriyet gazetesi ‘Muhtar bile olmaz’ diye haber yaptı. Yargılama yapmış, sonucu almış, kararını açıklıyor. Cumhuriyeti kurduğunuzda bu yerleşik düzen içerde kalmış. Cumhurbaşkanı Erdoğan 12 yılda Türkiye’yi ayağa kaldırdı. Gezi olayları başlamadan önce ‘Türkiye’nin Tahriri nere olacak’ diye yazı çıkıyor. O kadar eminki olay çıkacağından, sokakların karışacağından. Darbe hazırlığı mı arıyorsun, devlete karşı bir kışkırtma mı alıyorsun işte burada. O kadar emin ki çıkacak olaylardan böyle bir yazı kaleme alıyor. Bu bir küresel plan. Sandığa gittiğinizde yaptığınız seçim partiler arası bir seçim değil. Ya ülkenin bekasına sahip çıkacaksınız ya da ülkenin geleceği o küresel güçlerin eline geçecek. Sandıkta iki seçenek arasında seçim yapacaksın. Ya milli olanla berabersin ya da milli olanlara karşı küresel güçlerle yerel uzantılarıyla berabersin. Eskisi gibi küresel güçler Türkiye’de cirit atsa zaten şuan yaşanan durum oluşmazdı.  Bu ülkenin her ferdi bunun bir kurtuluş savaşı olduğunu bilmek zorundadır.

TÜRKİYE SEÇİME GİDİYOR

Hiçbir siyasi parti Cumhurbaşkanı kadar bir hükümet çıkması için adım atmamıştır. Dört siyasi parti bir formül üzerinde anlaşamadıysa, devletin başının tekrar gidip halka sordurmaktan başka seçeneği yoktur. Gönül isterdi ki bir hükümet kurulsun, Türkiye yoluna devam etsin. Gelinen noktada Türkiye’de tekrar seçim olasılığı ihtimali yüzde elli biri aştı. Bütün kanun ve tüzüklere baktığınız da güvenoyu değil güvensizlik oyu olması lazım. Kesinlikle bir paniğe gerek yok. Bazı gazetelerin attığı başlıklara rağbet etmemek gerek. Türkiye kazasız belasız halka gidebilecek bir noktadadır. Terör örgütüne ‘terör örgütü’ diyemeyenlerin bu ülkede hiçbir işi olamaz.