Gündem
12 Ağu 2015 13:30 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 17:48

Yiğit Bulut haber kanallarına ateş püskürdü: Ya adam gibi haber yapmayı öğrenin...

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Yiğit Bulut, Türkiye'de bazı medya kuruluşlarının ve bazı holdinglerin teröre medya yoluyla açıkça yardım ve yataklık yaptığını söyledi.

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Yiğit Bulut, TRT Haber TV'de Hasan Kurtulmuş'un sunduğu Derin Analiz programında artan terör olaylarının değerlendirdi.

Türkiye'de terörün medya yoluyla legalize edilmeye çalışıldığının altını çizen Bulut, seçim öncesinden başlayan bir sürecin işletildiğini, bu sürecin halen devam ettirildiğini, bazı medya kuruluşlarının, bazı holdinglerin, bazı sivil toplum kuruluşlarının teröre açıkça yardım ve yataklık ettiğini söyledi.

Yiğit Bulut şöyle konuştu:

Son dönemde hemen hemen her gün şehit haberleri gelmeye başladı. Bu tabi ki, toplumsal olarak insanları etkilediği gibi en çok da ateş aslında düştüğü yeri yakıyor.

O ÇOCUKLAR, TÜRKİYE İÇİN BABALARINI FEDA EDİYOR
Herkes mutlaka üzülüyor ama şehit olan askerimizin polisimizin ailesi bundan en çok etkilenenler. Çocuklar babasız kalıyor. En önemlisi bu. Ben dünyada bir çocuğun babasız kalması kadar hiçbir şeyin önemli olmadığını düşünüyorum. O açıdan baktığınız zaman, o çocuklar bu ülkenin bekası için, güvenliği için, iyiliği için, geleceği için babalarını feda ediyorlar. Babalarından vazgeçmek zorunda kalıyorlar. Evet, askerimiz, polisimiz bu ülke için canını veriyor ama geride kalan çocuklar her şeyden daha önemli.

İNSAN İÇİN "TANE" SÖZCÜĞÜ KULLANILMAZ, "ŞEHİDİMİZ" DENİLMELİ, SAHİP ÇIKILMALI
Bu açıdan bakınca, bazı medya kuruluşlarının haber yapma tarzını burada çok net bir şekilde eleştirmek istiyorum.
Haberi aynen şöyle veriyor: "... oldu, oldu, oldu... 4 tane asker şehit oldu, 4 tane polis şehit oldu... "
İnsan tane ile söylenmez. Ya adam gibi haber yapmayı öğrenin, ya hiç haber yapmayın, o televizyonu kapatıp gidin. "4 polisimiz şehit oldu" diyeceksin. Sahip çıkacaksın. Sen orada o televizyon kanalını işletebilesin diye o insanlar canını verdi.
Buradan bütün medyaya seslenmek istiyorum. İnsan "tane"yle söylenmez. Bunu kim üstüne alırsa alsın. Herkese söylüyorum. Özellikle haber kanalları. Bu ülkeyi sevmeyen, bizden olmayan haber kanalları da var. "İçimizdeki yabancılar" da var. Onların zaten hiçbir sözden anlayacak hali yok. Onlar şu anda Türkiye'ye zarar vermenin, Türkiye'de en büyük gediği açmanın, Türkiye'de en büyük yıpranmayı ortaya koymanın peşindeler. Onlara zaten sözümüz yok. Onlar sözden dışarı artık.
Ama bu ülkeyi seven her gazetecinin haber dilini düzeltmesi gerekiyor. Eski bir televizyoncu olarak söylüyorum.

TERÖRİSTE NEREDEYSE "GERİLLA" DİYECEKLER
Bazı haber kanalları var ki, neredeyse teröriste "gerilla" diyecek. Hatta bazı köşe yazarları katıldıkları televizyon programlarında, telefonla bağlandıkları televizyon programlarında veya yurtdışındaki televizyon kanallarına yaptıkları bağlantılarda teröristlerden "gerilla" diye bahsediyor. Bizim askerimizi, polisimizi şehit eden teröristten "gerilla" diye bahsediyor.
Bu kadar alçalmışlık, bu kadar şeref yoksunluğu, bu kadar bu ülkeden kendini soyutlamışlık artık bazı noktaları da geçerek zirve yapmış durumda.

TERÖRÜN ORGANİK UZANTILARI "CİCİ ÇOCUK" ETİKETİYLE SİYASİ MALZEME OLARAK PAZARLANDI
Şunu da açık net söyleyelim. Lafı eğip bükmeye gerek yok. İnsanların canını verdiği bir yerde biz doğru bildiğimizi söyleyemiyorsak, kendi insanlığımızdan şüphe edelim. Bu ülkede seçim öncesinden başlayan bir süreçte yurt içinden ve yurtdışından, terörün organik uzantıları "cici çocuk" başlığı altında siyasi malzeme olarak pazarlandı ve bir siyasi senaryo adım adım dokunarak işlendi.

TERÖRE YARDIM VE YATAKLIK EDEN MEDYA KURULUŞLARI, HOLDİNGLER VAR
Ve gelinen noktada pazarladıkları malzemenin terörle organik uzantısı ortaya çıktı. Ve çok açık söylüyorum, ve bunu bütün yargı sisteminin araştırması gerektiğini not düşerek bir vatandaş olarak söylüyorum. Bazı medya kuruluşları, bazı sivil toplum örgütleri ve bazı holdingler -medya yoluyla- teröre yardım ve yataklık ediyor.

BİR KENDİNİZE GELİN, NE YAPMAYA ÇALIŞIYORSUNUZ?
Medya yoluyla teröre yardım ve yataklık etmekle, teröre lojistik destek sağlamak arasında hiçbir fark yoktur. Bu kadar mı bu ülkeye düşmansınız, bu kadar mı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden nefret ediyorsunuz? Bu kadar mı bu ülkenin insanlarından nefret ediyorsunuz? Bir kendinize gelin arkadaşlar. Bir silkinin. Ne yapmaya çalışıyorsunuz?
Bir siyasi doku, bir siyasi senaryo seçim öncesinden itibaren alınarak bugünlere getirildi ve malesef, terörün siyaset kalıbının içine saklandığı, siyaset kılıfına sarıldığı, siyaset kurdelasıyla üstüne fiyonk yapıldığı bir Türkiye ortaya çıkardılar. Ve bu ülkenin insanları bunu çok net olarak görüyor. Terörü insanlara legal bir şekilde algılattılar. Bu, teröre yardım ve yataklıktır.

AMERİKA'DA BİR SENATÖR ÇIKIP "SIRTIMI EL KAİDE'YE DAYADIM" DİYEBİLİR Mİ?
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin seçilmiş bir milletvekili, çıkıp "sırtımı x'ye, y'ye dayadım" diye örgütlerin ismini sayabilir mi? Sayıyor. Çıkın bakalım Amerikan senatosunda, Amerikan Temsilciler Meclisi'nde sayın. Deyin ki "sırtımı El Kaide'ye dayadım". Bir saniye o konuşma devam edemez. Bir Fransız parlamenter çıksın, Fransız parlamentosunda aynı şeyi söylesin. Bir İngiliz parlamenter çıksın İngiltere parlamentosunda "sırtımı IŞİD'e dayadım" desin. Olmaz böyle bir şey.
Bu ülkede köşe yazarı, gazete, medya marifetiyle terör legalize ediliyor bazı medya kuruluşları tarafından. Yani teröre yardım ve yataklık ediliyor. Amerika'da bir medya kuruluşunun açık ve seçik bir şekilde El Kaide'yi desteklediğini düşünebilir misiniz? Ama bu ülkede bu yapıldı ve yapılıyor. Ve bunun adına demokrasi oyunu deniliyor. Ama bu ülkenin insanları oyunu çok net gördüler. Türkiye'nin nereden nereye geldiğini, ne yapmaya çalıştığını ve bu sırada nerelere gidebileceğini, bunun önünün nasıl kesildiğini çok net gördüler.
Ne oldu, birdenbire gelişti her şey? Birdenbire döküldüler sokaklara. Ne oldu da siyasi fiyonkla gizledikleri terör, birdenbire gizlendiği yerden ortaya çıktı? Niye? Bakıyorsunuz, aynı anda bölgede bir terzi var, bölgenin biçimlendirilmesi için uğraşan bir terzi var, aynı anda Türkiye'de ortaya çıkan bir terör örgütü var, aynı anda Türkiye'de eylem yapmaya başlayan bir terör örgütü var.
Ve bakıyorsunuz, medya yoluyla bu terör örgütü medya yoluyla legalleştirilmeye, insanların gözünde bu örgütün rasyonalleştirilmeye çalışıldığı bir süreç var. Seçimden önce ve seçimden sonra.

HER ŞEYE RAĞMEN TÜRKİYE'DEKİ STABİLİTE KENDİNİ KORUMAYA DEVAM EDİYOR
Bütün bunları dikkate aldığınız zaman, Türkiye'nin önünün nasıl kesilmeye çalışıldığı çok açık. Bakın, bütün her şeye rağmen, ekonomide, siyasette, sosyolojide, politikada ana denge yerinden oynamıyor. Bütün spekülasyonlara, manipülasyonlara, piyasadaki kötü söylentilere, not düşürme tehditlerine, hatta FED'in faiz artışının aşırı bir şekilde içeride algılatılıp pazarlanmasına rağmen içerideki stabilite kendini korumaya devam ediyor.
Bu da aslında, çok net bir şekilde Türkiye'nin bir yerlerden bir yerlere geldiğini bize gösteriyor. Düşünsenize aynı durumu 2001'de, 1994'te yaşadığınızı, 1998'de yaşadığınızı. Çok ciddi dalgalanmalar olurdu Türkiye'de. Ama görüyorsunuz bugün dalga boyu daha düşük.