Medya
28 Ara 2013 14:18 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:50

Yeni Şafak yazarından Zaman'a salvo; 'Dün Yavuz diyordunuz, bugün istifa'

Yeni Şafak yazarı Salih Tuna'nın hedefinde bugün Zaman yazarları Mümtaz'er Türköne ile Ali Bulaç vardı

Tarih sizi de yazacak Hüseyin abimi de!
 
Hüseyin (Gülerce) abimin Zaman gazetesindeki dünkü yazısı hepimizin biricik duasıdır.
 
Aşk ile amin demek için buyrun hep birlikte okuyalım: 'Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ile uğraşmak, iktidarın elini ayağına dolaştırmak; ömür boyu istikrar, huzur, kardeşlik için çırpınmış insanların işi olamaz. Sıçrama rampasındaki Türkiye'nin önünü kesmek ihanettir. Kim bu konuda hükümete çelme takmaya çalışıyorsa, kim bunun için başkalarıyla işbirliği yapıyor, geleceğimize kastediyorsa Allah onlara fırsat vermesin…'
 
Amin, amin, amin…
 
Hüseyin abim bununla da kalmadı (twitter marifetiyle) dün bir manifesto niteliğinde şu çıkışı yaptı:
 
'Yargıdaki direncin hukuk ve adalet adına yapıldığına inanmıyorum. Savcılar ellerinde kâğıtla inip bildiri okuyorsa bu davranış militanlıktır…'
 
Başka?
 
'Başbakan Erdoğan hakkında içeriden dışarıdan tertip yapılmasını bir millet evladı olarak hazmedemiyorum, kabullenmiyorum…'
 
Başka?
 
'Benim ülkemin Başbakan'ını yabancılar gönderemez. Demokrasi adına, vicdan adına tertiplere, provokasyonlara fırsat vermemeliyiz…'
 
Bu arada, Hüseyin abimden her vesileyle sitayişle bahsettiğim için kimi nevzuhur partililerin gadrine uğruyordum, onlara da mezkur ifadelerin alayı kapak olsun.
 
Evet, 'Savcılar ellerinde kağıtla inip bildiri okuyorsa bu davranış militanlıktır…'
 
Bu militanlık da malum darbesevici militanları öyle coşturmuş ki adeta orgazm oldular.
 
Mesela, Serdar Akinan insanı, 'Erdoğan bitmiştir. Ya Yüce Divan'da yargılanacak ya da Sudan gibi bir ülkeye kaçacak alternatif yok!' diyebilmiştir.
 
Bu adam dün hem Cemaati hem AK Parti'yi ve hem de MHP'yi (Çünkü başörtüsüne evet diyen 411 elin içinde onlar da vardı) şöyle tehdit etmişti: 'Yanlış yaptınız. / Mertçe; karşımıza çıkarak; 'Kemalizmi yıkacağız, manda olacağız...' diyerek ve delikanlı gibi kan dökerek yapmadınız (...) O 411 el 'gerçekte' kaç kişiyi temsil ediyor? Göreceğiz... / Söz bitmiştir. / Kansız olmaz...'
 
Bundan birkaç yıl evvel, Emre Uslu, PKK tarafından tehdit edilmesini ('Kandil ziyaretinin ardından operatif yazılar yazıyor ve elbette hedefinde AKP var' dediği) Serdar Akinan'a bağlamıştı. (Açık seçik şekilde 'ondan şüpheleniyorum' demişti.)
 
Herkes bu tehdit karşısında suspus olmuştu.
 
O vakitler program yaptığım TGRT Haber'e Uslu'yu önce telefonla bağlamış, sonra da konuk almış, 'Hepimiz Emre Uslu'yuz' diyerek yalnız olmadığını haykırmıştım.
 
Yanlış anlaşılmasın, bugün de tehdit altında olsa aynı şeyi yaparım, mesele bu değil.
 
Lakin…
 
Dün 'Hepimiz Emre Uslu'yuz' dedim, bugün 'Hepiniz Serdar Akinan'sınız' dememek için de dilimi ısırıyorum.
 
Öylesine müthiş hayal kırıklığı yaşıyorum.
 
Mümtaz'er Türköne ve Ali Bulaç'ın son günlerdeki üç aşağı beş yukarı aynı noktada buluşan yazılarını da derin teessür içinde okuyorum.
 
Bu iki güzide aydınımız çok değil bir süre önce, 'İslamcılık bitti, bitmedi' tartışmasını yürütmüştü.
 
Bulaç'ın bitmedi dediği, bugünkü yazılarından anlıyoruz ki, 'Amerikancı İslamcılık'tan başka bir şey değildi
 
Bu köşede, Ali Bulaç'ın Suriye ve İran konusundaki eleştirilerin birçoğuna katıldığımı dercetmiştim. (Dahası, ondan bir hayli evvel, Sezai Karakoç üstadımızı referans göstererek tavrımı ortaya koymuştum.)
 
Gelgelelim…
 
Mümtaz'er Türköne Suriye politikamıza adeta meftundu.
 
Hatta, 3. Boğaz Köprüsü etrafında kopan fırtınada, Yavuz Sultan adının ne kadar isabetli olduğunu, Yavuz Selim'in ilkin Suriye ardından Mısır'ı 'fethedip' ardından Batı'ya yöneldiğini köşesinde dile getirmişti.
 
Fakir de bir televizyon programı arasında, Yavuz'un arkasında 500 yıllık bir imparatorluk olduğunu, yanında İdris-i Bitlisi gibi bir siyasi ve ilmi otorite olduğunu, buna rağmen kaç kez isyana maruz kaldığını, daha 2008' de partisi kapatılmakla karşı karşıya kalan bir liderle nasıl bir kıyas yaptığını, bunun ne menem bir saçmalık olduğunu yüzüne vurmuştum da susmuştu!
 
Hülasa…
 
Dün 'Yürü yiğidim Yavuz'sun sen' diyerek üfürüyordu, bugün 'Erdoğan istifa etsin' diyor.

YAZININ TAMAMI İÇİN TIKLAYIN