Yeni bir krizin perdesi aralanır mı? CHP-HDP buluşması sonrası masada sorun çıkar mı?

Medyaradar analisti Atilla Akar, Kılıçdaroğlu - HDP görüşmesinin yeni bir kriz potansiyeli taşıyıp taşımadığı sorusunu tartıştı.

Kısa bir süre önceye kadar “CHP ile HDP buluşacak mı?” sorusu sorulmaktaydı. Bu sorunun cevabı her iki partinin ileri gelenleri tarafından verildi. Evet, buluşulacaktı. Sonrasında “CHP ile HDP buluşmalı mı?” soruları soruldu –aksi görüşler olsa da- sonunda parlamentoda grubu bulunan yasal bir parti olarak buluşulmasında herhangi bir sakınca olmadığı kanaati ağır bastı. Üçüncü “CHP ile HDP hangi koşullarda, nasıl buluşmalı?” sorusu gündeme geldi. Bu aşamalar çok fazla itirazlı geçmedi. Akşener bile “CHP, HDP ile görüşebilir, bu net. Ama bize asla getiremez.” şeklinde şerhli de olsa konuştu.

Bilhassa da olay görüşmenin “CHP adına” mı yapılması gerektiği yoksa “6’lı masanın cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu” sıfatıyla mı noktasında düğümlendi. Bu konuda bizzat Kılıçdaroğlu ve CHP ileri gelenlerinin verdiği “Cumhurbaşkanı adayı olarak görüşüleceği” cevabıyla netleşti. Burada da fazla bir ses yükselmedi.

Yeni Bir Krizin Alarm Çanları mı?

Bunları geçtik. Şimdi ise yeni sorumuz şu: “Görüşme esnasında neler dile getirilir ve bu dile getirilenler yeni bir kriz yaratır mı?” Tabii buluşma belli ki öncelikle bir “Masaya katılım” buluşması olmayacak. Daha ziyade masanın HDP’nin oylarını alabilmek için neler yapması gerektiğinin bir tür “dikte edilmesi” gibi olacağa benzer. Bunun “pazarlığı”nın yapılacağı söylenebilir. Üstelik HDP isteklerinin karşılanacağını “sözlü” değil (Sözden her an dönülebilir!) yazılı bir metne bağlanmasını da şart koşabilir.

Dolayısıyla bir “kriz”in çıkıp çıkmaması HDP’nin neleri, hangi üslup ve kesinlikte talep edeceğine bağlı. Bundan sonra masa bileşenleri bunu kendi aralarında değerlendireceklerdir. İşte kriz çıkarsa o aşamada çıkacaktır. Yoksa kimsenin durup dururken mırın kırın edeceğini sanmam.

Bu anlamda illa kriz çıkar diyemesem bile krizin potansiyelleri mevcuttur diyebilirim. Bilhassa İYİ Parti ve Meral Akşener cephesinde “Milliyetçi hassasiyetleri” ajite edebilecek her tür talep, pazarlık, taviz, şantajvari söz, vb infial yaratabilir. Diğer partiler içinde de buna “meyyal”  yaklaşımlar olduğu biliniyor. Bu durumu daha da gerebilir. Ayrıca Kılıçdaroğlu’nu da zorda bırakabilir. İlaveten iç-dış her türden “dizayn edici” durumu daha da kaşıyabilir.

Herşey HDP’nin Ne Kadar “Israrcı” Olacağına Bağlı!

Hiç şüphesiz HDP ortaya çıkan durumu kendisi için bir “tarihsel fırsat” olarak görüyor. Bu sayede “Türk siyasetini” bir şeylere zorlayabileceğinin hesabını yapıyor olabilir. Eline geçen kozu sonuna kadar dayatmak isteyebilir. “Elleri mahkum” diye düşünebilir. Zaten mevcut olan “Kilit parti” kompleksine kapılabilir. “Erdoğan’ı iktidardan indirmek ve seçimi kazanmayı garantilemek istiyorsanız şartlarımı dikkate alacaksınız” dayatmasında bulunabilir.

Asıl Mesele Anayasal Düzenleme mi?

Dolayısıyla aynı cesaretle HDP yarın öbür gün “Özerklik” yahut “federasyon” için zemin ve formül arayışında olacak gibi görünüyor. Bunun için “Anayasal taviz” devşirme peşinde koşması gayet mümkün. (Pazarlığını yapacağı en önemli konu bu. Diğer bütün konular önemsiz olmasa da bunun yanında tali. Öyle anlaşılıyor ki HDP’nin tavrı masaya katılmak (Ki, bu saatten sonra mümkün görünmüyor) zaten değil. HDP, bakanlık pazarlığı filan da yapmayacak. Onlar daha “kapsamlı” hedeflerin peşinde koşacak görünüyorlar.

HDP, esas stratejisinde bir adım daha atmak istiyor. Bu anlamda kendisini sadece “Erdoğan rejiminden kurtulmak”la da sınırlamıyor. Ufku daha geniş ve taktiksel planda çok zekice ve hesaplı davranabiliyor. Bu anlamda doğan fırsatı kendi lehine kullanabilmek için nabız yokluyor. Desteğinin olup olmaması tümüyle buna bağlı. HDP, resmen “Ortak” olmadan “Dolaylı ortak” hatta daha fazlası “süreci belirleyen” olmaya çalışıyor. Bunun meyvesini yemeye hazırlanıyor. Şartları ise tek noktaya odaklı.

HDP, daha önce 11 maddelik deklarasyonda vurguladığı gibi “Demokratik anayasa” , “Kürt sorununa demokratik çözüm” peşinde. (Diğer bütün maddeler aslında bunları perdeleyen birer ayrıntı gibi kalıyor) Peki “Demokratik anayasa” ve “Kürt sorununa demokratik çözüm”den anlaşılan ne? Çok basit! Yeni bir anayasa ile devletin merkezi olmaktan çıkartılması. “Yerinden yönetim” söylemi üzerinden bir tür “Federasyon”u çağrıştırılacak her “çözüm” ona cazip gelecektir. Her şey buna endeksli. Bu ise olayı bütün partileri de aşan bambaşka bir boyuta taşır. Devletin “Üniter yapısı”nı tartışmaya açar.

HDP “Yeni Açılım Süreci” Peşinde mi?..

Diğer bir deyişle HDP, “Yeni Açılım Süreci” peşinde ve bu kez Kılıçdaroğlu ve masadaki diğer partilerin çoğuna bunu daha kolay kabul ettireceğini düşünüyor. (CHP’de olduğu söylenen “HDP Lobisi” de buna çalışıyor olabilir!) Bu köşede yazdığım 05 Mart 2023 tarihli  “Yeni ‘Açılım’ Sola mı ihale edilecek? Akşener CHP’yi HDP’ye mahkum mu etti?” başlıklı yazımda da bunu vurgulamaya çalışmıştım. Şimdi netleşiyor.

AKP’nin yüzüne gözüne bulaştırdığı Habur rezaletli, topçular, popçular, artistlerle yürütülen  “Birinci Açılım Süreci” şapa oturunca ve birilerinde jeton geç düşünce (Neden hep böyledir sahi?) ihale sola çıkarılmış görünüyordu. Yakın vadede açılımda “İkinci Perde” planlanırken,  HDP’de kendine esaslı bir rol kapmaya çalışıyor anlaşılan. (Bu arada kokuyu alan “Hacıyatmaz Liberaller”de mezarlarından kalkan “Entelektüel Zombiler” olarak hızla reenkarne oluyorlar! ) Ancak bu kez sorun artık üç, beş PKK’lının dağdan inmesi ya da birilerinin hapisten salınmasını çoktan aşmış görünüyor. O köprünün altından çok sular aktı!

Öyle veya böyle, “mutlaka kriz çıkacak” diyemesek bile bu noktada ayak direme krizin potansiyellerini zaten kendi içinde taşıyor. Şimdi sorular şunlar: Bazı hususları bastırdığı veya ötelediği anlaşılan “Altılı Masa” içinde bu durum bir çözeltici katalizör vazifesi görüp, çelişkileri keskinleştirebilir mi? Mevcut durum yeni bir “Çatlak” oluşturabilir mi?

HDP sonucu tayin edici pozisyonunu sonuna kadar kullanmak isteyebilir mi? İstekleri “uçlarda” tutabilir mi? (Ya da fazla diretmeyip, son anda 11 maddelik deklarasyondaki daha “tali” konulara ağırlık verebilir veya sadece “Erdoğan’ın gitmesi” ile yetinir mi?)  İYİ Parti –olursa- bu tarz ısrarlara karşı daha ne kadar ve nasıl direnebilir? HDP’nin şartları fazla zorlaması sonucu HDP ile ipler hepten kopar mı? Yahut her şey daha “yumuşak” geçiştirilir mi?

Bütün bunların cevabını çok yakında alacağız!..

13. 03. 2023