Röportaj
30 Haz 2012 18:37 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:51

YALIN BEREN SAAT GERÇEĞİNİ AYŞE ARMAN'A AÇIKLADI!

Ayşe Arman Yalın ile bugün bir röportaj gerçekleştirdi. Röportajda Yalın, Kenan Doğulu ile aşk yaşayan Beren Saat iddialarına açıklık getirdi.

Ben bayıldım! Yalın’ın son albümünden söz ediyorum. Levent’teki bahçeli evinde
dinledim. Resmen albümü kapıp, arabaya atlamak ve yol yapmak istedim.

Güney’e, denize doğru, rüzgara doğru, maviliğe ve hafifliğe doğru. Albüm bana  İtalya’yı hatırlattı, Güney Fransa’yı, Akdeniz’i, çıplak ayakları, kızgın  güneşi, lacivert denizi, serseriliği. Ve tuhaf bir şekilde Ferzan Özpetek’i.  Onun filmlerini... Çok iyi bir iş çıkartmış. Son iki sene Türkiye’den uzakta
yaşamasına değmiş. Albümü de eski sevgilisine itaf etmesini, tüm o şarkıları o  kadına yapmasını çok hoş, komplekssiz ve romantik buldum. Bizler, eski sevgiyi  gömenlerin ülkesinin çocuklarıyız! Yalın farklı bir adam. Büyümüş, başka bir  tondan konuşuyor. Bu röportajı Elele için yaptım, uzun halini Elele’nin temmuz  sayısında okuyabilirsiniz…
Uzun süredir sesin soluğun çıkmıyordu, neler yapıyordun?
- Çektim gittim buralardan. ıki sene Londra’da yaşadım. Yeni bir hayat, yeni bir  çevre, yeni ev, yeni arkadaşlar. Yoğun bir şekilde çalıştım. Bu albümü orada  yaptım, bütün şarkıları orada yazdım.Londra’da da,’Yetenekli meşhur Türk  şarkıcı’ mıydın? Yoksa ‘hiçkimse’ mi?
- Tabii ki ‘hiçkimse!’ Hatta daha da ötesi! Londra’da milyar doların olsa kaç  yazar, bir yağmur yağar, rezil olursun, taksi bile bulamazsın, kim takar senin  ününü! Ama bunun da ayrı bir hazzı var...
Neydi peki iki sene Londa’da yaşamak istemenin gerçek sebebi?
- İlk şarkılarımı yazdığımda, lise öğrencisiydim. Kafamda hiçbir stres yokken  yazdım. Londra’da 32 yaşında, bir nevi tekrar öğrencilik yıllarıma döndüm. Her  şeyi kendim yaptığım bir hayat. Bakkala da sen gidiyorsun, yemeğini de sen  yapıyorsun…
Nerede kaldın?
- South Kensington’da ev tuttum. Daha uzun kalsaydım mutlaka satın almak
isterdim o evi, o kadar sevdim. Peki insan şu korkuya kapılmıyor mu: “ıki sene ortadan kaybolacağım; ya beni
unuturlarsa, ya bütün ünüm yok olursa…” - Benim öyle dertlerim yok. Hayalim, içime sinen bir albüm yapmaktı, başardığımı
düşünüyorum.
Aşık oldun mu orada?
- Hayır. Flört ettiğim insanlar oldu ama aşık olmadım.
Peki o flört ettiğin kızlar, senin meşhur Yalın olduğunu biliyor muydu?
- Valla, çok umurlarında olduğunu sanmıyorum! Bir gün yemekten çıktık eve doğru
yürüyoruz, o zaman da görüştüğüm yabancı bir kız arkadaşım vardı, ışıklarda bir
araba durdu, birileri beline kadar sarktı, heyecanla, “Yalın Abi… Sana
bayılıyoruz!” diye bağırdı. Türk çocuklar tezahürat yapıyorlar! ıçimden, “Oh
havam da oldu!” dedim. Bir baktım, kızın umru bile değil! ıstediğim tepkiyi
alamadım anlayacağın. Sormadı bile, “Bunlar kim? Seni nereden tanıyorlar?” diye.

SEN EN GÜZELSİN
Hadi söyle, nasıl bir rüzgar esecek bu albümle?
- Albümdeki bütün şarkıları, eski kız arkadaşıma yazdım. ıki sene birlikteydik.
Ayrılınca o kendi ülkesine gitti, ben Londra’ya. Sonra da o, Amerika’ya geçti…
Albümün kendisine ithaf olduğunu biliyor mu?- Bilmez mi? “ılk ben alacağım!”
diyor…
Bayağı aşıktın o zaman…
- Elbette. Yoksa niye iki sene birlikte olayım?
Peki, “Ayrıldığım kadına albüm yaptım” demekten rahatsızlık duymuyor musun?
Erkeklerde ego sorunları olur ya, biten ilişki bitmiştir, gömerler!
- Çok güzel şeyler yaşadık, bende inanılmaz güzel tortular bıraktı, şarkı
yapacak, hatta bütün bir albümü ona adayacak kadar. Kötü de ayrılmadık. Ben de
aksine, iki-üç yıl birlikte olup, ayrıldıktan sonra o ilişkiyi hiç yaşamamış
gibi davrananları anlamıyorum…
Bu albümde duygu olarak bize ne anlatıyorsun?
- Albümün adı, ‘Sen En Güzelsin’. Aslında bizim tanışma, anlaşma, beraber
yaşama, ayrılma, ayrılamama bütün bu dönemlerimizi anlatıyor. Ama benim için
albümün her şeyini anlatan şarkı, ‘Onun Yolu’.
Bir hikayesi var mı?
- Ayrılırken bana, “Senin yolunu yaşamaktan bıktım artık” dedi, “Kendi yoluma
gidiyorum…” Ben de bu şarkıyı yazdım.
ınsan, albüm yapmaya değecek ve iki senesini dolu dolu yaşadığı ve bütün
şarkıları ona itaf bir kadını nasıl bırakır? Nasıl izin verir gitmesine?
- Beraber yaşıyorduk. Her anımız, gecemiz, gündüzümüz birlikte geçiyordu. Ve ben
galiba hazır değildim bunu kaldırmaya. Bu kadar yoğun bir ilişki zor. Defalarca
ayrıldık barıştık, ayrıldık barıştık. Sonunda da tamamen ayrıldık.
Ona deseydin ki, “Kal ve evlen benimle…”
- Evlenirdi. Bunu da konuştuk. ıstiyordu. Ben hazır değildim.
Neden? Korktun mu?
- Korkmakla alakalı değil. Ben daha bir ilişkiyi bile doğru düzgün
beceremiyorum.
Beceremediğin ne?
- Kendimle ilgili hayallerim var benim…
Şimdi anladım meseleyi, sen aslında ilişkiyi yaşarken bile Yalın’la meşgulsün!
- Evet. Kiminle ne yaşarsam yaşayayım, ikimizin hayatının merkezinde oturan bir
Yalın durumu var! Her yere onu da getiriyorum. Uzak bir yerde teknenin içine de,
evin içine de…

ŞARKI YAPMAK İSTEMİYORUM
Aşk söz konusu olduğunda eksikliğini duyduğun bir şeyler var mı?
- Şöyle bir derdim var: Hayatıma biri girdiğinde ve ben ona deliler gibi aşık
olduğumda, bütün enerjimi ona yönlendirmek istiyorum.  Öyle de yapıyorum. Ama o
zaman da, işimle ilgili yapmam gerekenleri yapmadığımı fark ediyorum…
Nasıl yani? Tembelleşiyor musun?
- Öyle de diyebilirsin. Gözüm başka bir şey görmüyor. O kadar mutlu, iyi ve
tamamlanmış oluyorum ki, bir şey üretmek istemiyorum. ıki senelik ilişkim
boyunca, iki-üç şarkı çıkardıysam, ayrıldıktan sonra bütün albümü yazdım. Yani
benim şarkı üretebilmek ve müzik yapabilmek için kendi başıma kalmam gerekiyor.
şu mu: “Ben sanatçıyım, beni yaratıcı kılan acı çekmek, yalnız kalmak…”
- Hayır, hayır! Acı çekmeye gerek yok. Ama ben tek başına olunca
düşünebiliyorum. Müzik böyle bir şey. Düşünüyor olmak gerekiyor. Yaşadıklarını
süzüyor olmak gerekiyor. Konsantrasyon gerekiyor. Ama bir ilişkiyi dolu dizgin
yaşarken, benim aklım fikrim, sadece o kadında oluyor: “Sabah iyi kalktı mı?
Kendini iyi hissediyor mu? Neden kavga ettik? Yemeğe nereye gideceğiz? Ya orayı
beğenmezse? Hediye mi alsam?” Bunun gibi binlerce şey. Hayatıma birinin dahil
olmasının verdiği bir yük var…
O zaman, aşıkların ve çiftlerin hiç üretmemesi lazım sizin sektörde!
- Başkalarını bilemem. Ben biriyle birlikteysem, hep yanımda olsun istiyorum.
Her şeyi birlikte yaşayalım, konserlere de gelsin, her yere gelsin. Ama işte o
zaman da, üretemiyorum…

BÜTÜN SEVGİLİLERİN ALBÜM BEKLENTİSİ OLURSA YANDIM
Peki ya bundan sonra hayatına giren bütün kadınlar, “Bana da albüm yapacak mı?”
diye düşünürse, böyle bir beklentileri olursa? Yandın sen!
- Doğru söylüyorsun, yandım!
şimdi itiraf et… Bu albüm, eski sevgiliye bir ‘hediye’ mi?
- Yok öyle değil… Nasıl anlatsam… Bu albüm aslında, çektiğim vicdan azabının
sonucu…
Nasıl yani?
- İlişkimizin son dönemlerine doğru ona hep, “Beraber aynı evde yaşıyoruz, her
şeyi beraber yapıyoruz ve ben bu durumda hiçbir şey üretiyorum. şarkı
yapamıyorum. Yapmak bile içimden gelmiyor!” diyordum. Biraz da onu suçluyormuşum
gibi oluyordum. “Yani senin yüzünden şarkı yapamıyorum!” Türkçesi bu. O da o
zaman, “Peki ben de kendi yoluma gidiyorum” dedi. Üzdüm onu. ışte bu albüm biraz
da onu üzmüş olmanın vicdan azabıyla çıktı…

KENAN DOĞULU, GERÇEKTEN DE BEREN
SAAT’İ YALIN’IN ELİNDEN Mİ ALDI
Kenan Doğulu’yla küs müsün?
- Yok ya, nereden çıkıyor bu laflar? Değilim! Çok yakın arkadaşım Kenan. Öyle
şeyler olmaz bizim aramızda…
Peki şu mesele nedir: Sen aslında Beren Saat’i beğeniyormuşsun, Kenan’a da
söylemişsin, o gitmiş Beren’le birlikte olmuş… Sana atılmış ciddi bir kazıkmış
bu!
- Yok öyle bir şey. Gülüyorum artık. Bizler çok dizi izliyoruz ve böyle
senaryolar yazmaya bayılıyoruz! Öyle anlatıldığı gibi bir kırık kalp, iki
arkadaş arasında kalmış aşk gibi hiç bir durum yok. Evet, yılbaşında Beren’le
Yılmaz Erdoğan’ların evinde tanıştım. Biraz sohbet, birkaç mesaj... O kadar...
Durum budur yani… Sonra onlar birlikte oldu… Benim esas şaşırdığım ve merak
ettiğim, ocak ayında olan bu tanışma nasıl oldu da haziranda gündem oldu, niye
böyle bir senaryo yazıldı?”

Ayşe Arman/ Hürriyet