Gündem
04 Mar 2012 10:39 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:24

"YA İNSANLARIN KONUŞTUĞUNU YAZACAKSIN YA DA İNSANLAR SENİN YAZDIĞINI KONUŞACAK"

Türkiye'nin en çok okunan haber sitesi Milliyet.com.tr'nin arkasında nasıl bir ekip var?

Milliyet gazetesinde çalıştığımı öğrenen birçok kişi hemen “Milliyet.com.tr de sizin binada mı?”, “Kaç kişiler?, “Nasıl insanlar?” diye sorar. Gazetemizin internet sayfasını hazırlayan ekip çok merak ediliyor. Geçtiğimiz hafta Avrupa’nın en çok ziyaret edilen üçüncü sitesi olduğunun açıklanmasıyla bu merak daha da arttı tabii. Bunun üzerine biz de sitenin genel yayın yönetmeni Ercüment İşleyen ile milliyet.com.tr’nin dedikodusunu yaptık.

 * Milliyet.com.tr Türkiye’nin en çok tıklanan haber sitesi unvanına sahip. Ne kadar süredir böyle?

Site 1996’da açıldı. 2000’lere kadar da gazetedeki haberlerin aynısı yer alıyordu. Zamanla insanlar interneti keşfetmeye, hayatlarının içine almaya başladılar. Böylece milliyet.com.tr de hareketlendi. 2003’ten sonra ülkenin en çok tıklanan sitesi oldu. İçerik değişti. İlk başlarda “Yanlış mı ölçüyoruz acaba?” dedik çünkü çok şaşırıyorduk. Bir bakıyoruz günde 400 bin kişi ziyaret etmiş. Sonradan anladık ki ölçümler doğru. Şu an Avrupa’nın da en çok ziyaret edilen üçüncü haber sitesiyiz.

* Onu diğer gazete sitelerinden ayıran ne?

Bu iş insanlara kürekle haber atarak olmaz. Kendinize özgü, dinamik ama temel prensipleri değişmeyen bir kimliğiniz olmalı. Tıpkı bir insan gibi yaptığınız yayının duygusu olmalı, heyecanlanmalı, sevinmeli, üzülmeli ve asla kibirli olmamalı. ‘Öğreten adam’ olmamalısınız, yoksa kaybedersiniz. Bizim büyük bir yelpazemiz var, haber skalamız da çok geniş. Ne kadar çok farklı konudan bahsedersen, ne kadar çok renge dokunursan o kadar farklı insanı yakalarsın.

* Milliyet.com.tr çok da eleştirilen bir site. “Açık saçık galeriler yüzünden tıklanıyor” deniyor. Galeriler sitenin en çok tıklanan bölümleri mi?

Sitenin TRT bülteni gibi katı, renksiz olmasını isteyenlerin, bir de başarıya kulp takmak isteyenlerin eleştirisi bu. Bence mantıksız. İnternette herkes her bilgiye eşit uzaklıkta. Bir fotoğraf mı görmek istiyorsunuz; yazarsınız arama moturuna, binlercesi çıkar. Kaldı ki o fotoğraflar da ‘açık saçık’ değiller. Pornodan mı bahsediyoruz? Bu mümkün olabilir mi? İçeriğimize genel olarak bakarsak o galeriler yüzde 15’ini bile bulmaz. Tıklama oranları da düşünüldüğü gibi yüksek değil. Bir de şu var: Galeriye tıklayıp, ‘açık saçık’ haberleri okuyup da eleştirmek bambaşka bir durum olsa gerek.

* En çok hangi haberler okunuyor o halde?

Şu haberler ya da bu haberler diye sınıflandıramam çünkü bu yaklaşım kalmadı artık. Mesela magazin haberleri çok okunur diye bir düşünce var. Oysa yanlış. Sitenin en çok okunan ilk on haberi arasına magazin haberinin girmesi nadirdir. İnternette önemli olan ‘canlı’ haber. Yaşantımız çok hızlandı, sabahki manşetin öğleden sonra önemini kaybettiği bir hızdan bahsediyoruz. Bizim kuralımız şu: “Ya insanların konuştuğunu yazacaksın ya da senin yazdığın konuşulacak!” Yani o gün bir dizi sahnesi her yerde konuşuluyorsa bunu “Dizi de neymiş” diye hafife alıp görmezlikten gelemezsin.

* Bir diğer eleştiri de sitenin Milliyet gazetesinin ciddiyetine uygun olmadığına dair.

New York Times gazetesi Amerika’nın en önemli gazetelerinden biri. Rengarenk bir internet sitesi var. Peki halk bu gazeteye nasıl bir lakap takmış? “Gri yaşlı kadın”. Yani site ile gazetenin kendisi arasında büyük fark var. Belki de yarın “Gazete neden internet sitesine benzemiyor?” diyecekler, yani işler tersine dönecek.

“Yazılı basına dönmek istemem”

* Biraz da ekipten bahsedelim. Kaç kişi var Milliyet.com.tr’nin arkasında?

Dev bir ekibimiz yok. Gececi üç, gündüzcü de sekiz editörümüz var. Herkes kendi alanında uzmanlaşmış durumda. Ekibin az kişi olması daha iyi. Genişlerse dağılırsın, iş bu kadar hızlı ve net ilerlemez.

* Site ne kadar sık güncelleniyor?

Ana sayfada günde 60 haber oluyor. Bu haberler de gün içerisinde dört kez değişiyor. Süre olarak da iki-üç saat diyebilirim. Bir haber maksimum üç saat sabit kalır.

* Siz gazetecilikten internet gazeteciliğine geçtiniz. Nasıl oldu bu?

2000’lerin başında Milliyet’te istihbarat şefiydim. Ama işin internete doğru gittiğini gördüm.
O dönemki yayın yönetmenimiz Yalçın Doğan’a gidip siteye geçmek istediğimi söyledim. Kabul edildi, çok da özgür hareket ediyordum çünkü kimse bu noktaya geleceği tahmin etmiyordu. Kafamda ne varsa yaptım. Bu nedenle şimdi yazılı basına geri dönmemi istesen kabul etmem. Sonuçta gazete, okuyucusuyla her gün bir kez buluşuyor. Oysa internet parmaklarının ucunda, geleceğin mecrası bu.

“Editörler 24 saat internette haber avlıyorlar”

* “İnternetin haberciliğe kattığı en önemli şeylerden biri okuyucu yorumları. Eskiden gazeteye 15 telefon geldiğinde ‘Santralimiz kitlendi’ derdik. Şimdi internette bir habere binlerce yorum geliyor. Okuyucu ile yazar arasındaki mesafe kısaldı. Haberciliğe demokrasi geldi, iletişim kuvvetlendi.”
* Online haberciliğin de sıcak saatleri var. Sabahları 08.25-09.00. O aralıkta sitede aynı anda 60 bin kişi olabilir. 16.00-17.00 arası da çok aktif. İnsanlar işten çıkmadan önce gündemi görmek istiyor.”

Pelin ÇİNİ / MİLLİYET