Ya Fethullah Gülen de bir canlı yayını basarsa?

Kara para aklama suçlamasıyla aranan Sezgin Baran Korkmaz, CNN Türk’ün New York’tan canlı olarak yayınladığı Türk Günü Yürüyüşü’nde canlı yayını bastı!

Şimdi size bir soru:
Diyelim ki terör örgütü PKK’nın ya da FETÖ’nün yöneticisisiniz ve yurt dışında yaşıyorsunuz.
Hakkınızda Türkiye’deki mahkemeler tarafından alınmış bir “yakalama” kararı var.
Bulunduğunuz kentin sokaklarında gezerken Türkiye’de yayın yapan bir televizyon kanalının kameramanını ve muhabirini görüyorsunuz.
Başka bir konuda haber veriyorlar.
Siz bu durumu fırsata çevirmek isteseniz ve hemen kadraja girip mikrofonu ele geçirirseniz…
Kendi durumunuzla ilgili bilgi vermeye başlarsanız…
Yani ne kadar suçsuz ve masum olduğunuzu anlatırsanız…
O sırada bu kurumun canlı yayınını izleyen milyonlar da bunu izlerse…
Sizi boşveriyorum ama…
Gerek iktidar medyası, gerek iktidar partisinin vekilleri, gerek Sayın Cumhurbaşkanı ve gerekse Radyo Televizyon Üst Kurulu, o kanalın yöneticilerini doğduklarına pişman eder mi, etmez mi?
Haklarında, “yakalama kararı olan bir suçluyu aklama ve övme suçlaması”yla dava açılır mı açılmaz mı?
O kanal kapatılır mı, kapatılmaz mı?
*
Sorularımın yanıtını ben vereyim:
Dediklerimin hepsi olur.
Cumhurbaşkanı azarlar, vekiller hakaret eder, savcılar hemen olaya el koyar, yayında görevli kişiler tutuklanır, sonuçta da kanal hakkında kapatma kararı bile verilir.
Çünkü canlı yayın risklidir ve bu riski göze alanlar da canlı yayın sırasında oluşabilecek bu gibi durumların faturasını ödeyeceklerini bilir.
*
Şimdi gelelim olayımıza:
Kara para aklama suçlamasıyla aranan Sezgin Baran Korkmaz, CNN Türk’ün New York’tan canlı olarak yayınladığı Türk Günü Yürüyüşü’nde canlı yayını bastı!
Evet, “bastı” sözcüğünün altını çiziyorum; çünkü davet edilmediği halde o sırada canlı yayın yapan CNN Türk Washington Temsilcisi Yunus Paksoy’un yanına yaklaştı.
Zaten davet edilemezdi; çünkü bunun suç olduğunu Yunus Paksoy da CNN Türk yöneticileri de biliyordu.
O yüzden bana göre daha önceden planlanan kurgu devreye sokuldu.
Yunus Paksoy tam o sırada SBK’yla ilgili olarak stüdyodakilerle konuşuyordu. Onun da Türk Günü Yürüyüşü’ne katıldığını ve diğer bazı katılımcılarla selamlaştığını, hiç aranır gibi bir halinin olmadığını, çok rahat davrandığını söylüyordu.
İşte; tam o anda Sezgin Baran Korkmaz’ı yanında buldu.
SBK, stüdyoda yapılan yorumları canlı olarak izlediğini belirterek, kendisini savunmaya başladı.
Mesaj üstüne mesaj verdi.
Suçlu olmadığını, iki ay sonra ülkeye döneceğini açıkladı.
*
Aranan bir kişinin, başka bir ülkeden de olsa ulusal bir kanalın canlı yayınına katılması suçtur.
Ancak kimse olayın “yayıncılık” boyutunu konuşmuyor.
Yapılan bütün yorumlar, SBK’nın söyledikleriyle ilgili…
Tekrar ediyorum:
Bana göre bu yayın, yüzde 100 kurgu! Yani önceden planlanmış!
Öyle olmasa bile sonuç itibarıyla yargılamayı etkileyebilecek nitelikte.
Fakat bu yazının kaleme alındığı şu saate kadar AKP iktidarının sevgili çocuğu CNN Türk hakkında açılmış ne bir soruşturma var, ne de başlatılmış bir işlem…
*
Yazıyı, girişteki soruyla bitireyim:
Diyelim ki Halk TV’nin, TELE-1”in ya da Sözcü TV’nin ABD’den yaptığı bir canlı yayına, Sezgin Baran Korkmaz yerine; kendisi de kırmızı bültenle aranan Fethullah Gülen katılsaydı…
O kanalların başına neler gelirdi?
O kanalların başına gelebilecek “şey”lerin yüzde 1’i bile neden CNN Türk’ün başına gelmiyor.
Ve son soru:
Yoksa iktidardaki bazı güç odakları da bu kurguya ortak mı?