Medya
01 Ara 2010 10:40 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:50

WIKILEAKS'A GÖRE ABD TÜRK KÖŞE YAZARLARINI NASIL GÖRÜYOR? İŞTE ŞOK İFADELER!

İki gündür dünyayı sarsan Wikileaks belgelerinde Türk köşe yazarlarının nasıl değerlendirildiğini Yeni Şafak yazarı Salih Tuna açıkladı.Hadi buyurun bakalım:

Wikileaks’e göre ABD Türk köşe yazarlarını nasıl görüyor?

Birazdan köşe yazarlarımız hakkında Wikileaks belgelerinde yer alan şok ifadeleri okuyacaksınız.

Lakin biraz sabredeceksiniz.

Çünkü alem Wikileaks olsa, ordu üstüme kalksa, Kuzey Anadolu Fay Hattı hareketlense, ben yine de Naipaul konusunda son sözümü söyleyeceğim.

Zira...

"İsrail Terör Devleti"nden 83’te "Kudüs ödülü" alan; 92’de Babür Camii’ni yakarak onlarca masum insanın ölümüne neden olan Hindu teröristlerin eylemine "yaratıcı tutku" diyen; 2001’de, yani 11 Eylül’den hemen sonra, "Nobel Edebiyat Ödülü" kazanan bir "elemandan" söz ettiğimizi hâlâ anlamayanlar var.

Havra veya Kiliseye yapılan herhangi bir terör saldırısını "yaratıcı tutku" veya "tarihin dengelenmesi" şeklinde arkalasaydı değil Nobel ödülü, dünyayı (haklı olarak) zindan ederlerdi.

Vergilerimizle "fonlanan" bir "ajans" işte bu elemanı "onur konuğu" olarak davet etmek istedi.

İtirazımız, isyanımız bunaydı.

Yoksa Türkiye’ye gelmesin diyen olmadı.

Daha önce geldi zaten, bundan sonra da gelsin.

Hatta isterseniz siz davet edin.

Oray Eğin’in evinde onuruna bir parti verin mesela. Ahmet Hakan kardeşim "nefret etme hakkını" alsın gelsin. Nuray Mert "düzeyini," Eyüp Can "entelektüel sindirim sistemini," Ertuğrul Beyciğim de "şarabını" kapıp koşsun. (Aman ha, bu sefer de şarapları karıştırıp adamınıza rezil olmayın.)

Hey gidi "Ablacığım" hey!

Hem "Naipaul’a vaktiyle ilk ben karşı çıktım, hakkımı teslim edin..." demeye getireceksin, hem de bugün Naipaul’u eleştirenlere neden karşı çıkmıyorsunuz diye kimi "liberal-demokratlara" zılgıt çekmeye çalışacaksın!

Bir de, hiç sıkılmadan entelektüel "düzeyden" falan bahsedeceksin!

Demokratik kültürünü, "Genelkurmay bildirisini öne çıkarıp, bu fetihçi zihniyetin arkasında durmak istemiyorum..." diyerek dermeyan eden...

Di Pietro’yla Felice Casson’u karıştıracak kadar "sivil dikta" heyulasına meftun olan "Ablacığımın" nevi şahsına münhasır kültür düzeyine, Sartre’ın "Denemeler"inden şuncağızı okusak şifa olur mu acaba: "Ben insana Racine’i, ya da Theokritus’u bilince kültürlü olur demiyorum. Bence kültürlü insan, dünyadaki durumunu anlamasına yarayan bilgiyi ve yolları edinmiş olan insandır..."

İmdi, gelelim dünyayı sarsan Wikileaks belgelerindeki Türk köşe yazarlarının hali pûr melâline.

Sarkozy’yi "Çıplak İmparator", Merkel’i "Teflon tava", Davutoğlu’nu "Tehlikeli kaçık" şeklinde tesmiye eden Wikileaks belgelerinde köşe yazarlarımızın nasıl değerlendirildiğini siz de merak ediyorsunuz değil mi?

Hadi buyurun bakalım:

Hasan Cemal: Sürgün kral. Çok enteresan bir yapısı var: Fotoğraflarında olduğundan en az 30 yıl genç gösteriyor.

Yiğit Bulut: Jöleli. Manalı bakıyor. Gamlı Baykuş. Çok güzel fikir değiştiriyor.

Ertuğrul Özkök: Aliyev’e benziyor. Arkadan kuyu kazmaya bayılıyor. Kıvrak. Çakal. Beyaz Türk yolunda dev adımlarla ilerliyor.

Eyüp Can: Cevval. Yetenekli. Fırsat verilsin Ertuğrul Özkök’ten daha beyaz bir Türk olur.

Fatih Altaylı: Asabi ama zararsız. Dikkat: Gözlüğünün sapı her an ağzında kalabilir.

Ruhat Mengi: Düdüklü tencere. Düşüncelerini çok güzel pişiriyor. Bir nevi filozof: 10 puan.

Ahmet Hakan: Kulplu beygir. Daha nereye kadar gidebilir kestirmek zor ama güzel gidiyor.

Hıncal Uluç: Bir ayağı tökezlese anında diğer ayakları devreye giriyor. Her dönemin ayağı. Kırkayak.

Ayşe Özyılmazer: Alt dudağını sürekli ısırıyor ya da alt dudağı doğuştan arızalı.

Mesaj da vermiş olabilir.

Sabahattin Önkibar: Kıymeti bilinmiyor. Tam bir cevher.

Reha Muhtar: Uyum katsayısı şaşırtıcı derecede yüksek. Güzel insan.

Amberin Zaman: Güzel kadın...

Mehmet Ali Birand: ABD’nin AKP’yi gözden çıkardığını söylemekle kulağa kar suyu kaçırmak hususunda usta olduğunu ispatladı. "Güvenilir" kişilik.

Nazlı Ilıcak: Yanında konuşmaya gelmez. Her an Twitter’a yazabilir. Elemanlarımızı uyarmak gerek.

Salih Tuna/Yeni Şafak