Magazin
26 Eyl 2016 14:23 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 21:35

Ünlü aşçı ilk kez konuştu: Rus Milyarderin yatına her gece çok ünlü mankenler geliyordu!

Dünyaca ünlü Türk kadın aşçı Emine Gülşen Sarıcan, geçtiğimiz günlerde gizemli bir telefonun ardından kendisini Rus milyarderin malikanesinde buldu.

Emine Gülşen Sarıcan, Türkiye'nin dünyaca ünlü kadın aşçısı.. Güzel kadın aşçı, yurtdışında aşçılık yarışmalarında Türkiye'yi gururla temsil ediyor. Bu yarışmalardan birinde gizemli bir telefon alıyor. Arayan kişi uçak biletinin alındığını belirtiyor ve Fransa'nın Nice kentine davet ediyor.

Emine Gülşen Sarıcan, uçaktan indiğinde kendisini Rolls Royce ile karşılayan Rusları görüyor. Gittiği süper lüks malikanede ve ardından 20 günlük deniz seyahatinde milyarder Rotschild ailesine ve konuklarına birbirinden güzel yemekler yapıyor..

Dahası Erdoğan ve Putin'in görüşeceğini tüm dünyadan ve Türkiye'deki insanlardan 3 gün önce öğreniyor..

Bakın o süper lüks yatta başka neler yaşanmış?

İŞTE EMİNE GÜLŞEN SARICAN'IN AĞZINDAN O HİKAYENİN DETAYLARI..


Geçen kış, İngiliz LUIS'in 2600 yataklı gemisi Thomson Majesty gemisinde tek Türk'tüm... Dünyada Cruise Line Gemilerindeki ilk kadın executive sous şef olarak 4 ay Kanarya Adaları'ndaydım. İspanya, Fas, Portekiz'e Funchal gezisi yapan bir gemiydi.

2016 şubat ayında yurda dönüş yaptım.

Temmuz ayında 15 gün bir İngiliz şirket ile Meksikalı çok önemli ve gizli bürokrat ve iş adamını ağırladık.

Tam Montenegro'da taksi bekliyordum ki, Rusya'dan arandım. Kim olduklarını ve şirket ismini söylemediler. Ama beni ön görüşme için Cap je ferrat Fransa'ya çağırdılar, sadece 1 gün için.
O gün biletlerim alındı ve ben Genova'ya uçtum. Toplu taşıma aracı kullanmayacağımı söylediler, havaalanına indiğimde Rus plakalı beyaz bir Rolls Royce ile beni bekleyen dev gibi Rus bir koruma ve şoför vardı.

İtalya'ya Rusya'daki lüks arabalarının hepsinin getirilmiş olduğunu malikaneye ulaştığımda gördüm, tek bir araba değildi.

Malikanenin girişindeki garajda Türkiye'de en lüks oto galeride bile göremeyeceğim kadar Bugatti, Rolls Royce, Ferrari ve Mersedes otomobiller vardı ve hepsi Rus plakalıydı.

Kapı önünde büyük patronun beni çağırmasını bekledim tam iki saat, sadece 1 koruma yoktu, ev yaklaşık 30 dönüm arazi içerisinde kocaman bir evdi, yazları haziran ayında oraya gelip eylülde Rusya ve İsrail'e dönüş yaptıklarını söylediler. Çok korktum önce, bu evden sağ salim çıkabilir miyim acaba diye düşündüm.



Görüşme yapıldktan sonra bana Nice'de ayarlanan otelde kalacaktım.

Kapıdaki dev adamlar patronun Türkçe de bildiğini söyledi. Fakat görüşmeye kabul edilip Büyük Patron ile karşılaştığımda Türkçe konuşmadı, hatta hiç bir şey söylemedi bile, yanında başka bir adam vardı ve tercüman kullandı, İngilizce konuştuk, yaklaşık 30 dakika sonra çocukları geldi, iki oğlu vardı, biri 13, diğeri 15 yaşındaydı.

Onların memnun olması için dünyada top 5 listesinde olan ve dünyadaki en özel trimaranı yaptırdığını söyledi.

15 dakika sonra iskelede olacağını ve süper lüks yata geçeceğimizi, bakmamı ne gibi değişiklikler olması gerektiği ile ilgili fikir vermemi ve ertesi gün planlanan dönüşümü iptal ettirdiğini, 20 gün daha orada kalmamı istediklerini söyledi. Ben "olmaz, dönmem gerek kıyafet bile almadım yanıma" dediysem de dinletemedim, yüklüce bir para verdi, "yarın şoför ile Nice'e gider eksiklerini alırsın" dedi.

Evde 3 garaj daha olduğunu gördüm, 22 gün boyunca sadece 2 defa Imperia'ya tekne bakımı bahanesi ile gidebildi ve istirahat edebildik.

Ne zaman geleceklerini, kaç kişi geleceklerini bilmiyorduk, kaptanlar bile...

Sadece evin kahyası bize gizlice mesaj atıyor ya da telsizle anons ediyordu. 10 dakika içerisinde 30 kişi de olabilirlerdi 3 kişi de...

Hayatımdaki en büyük tecrübeydi sanırım, Wadia'lardan sonra.

Malikanede dünyaya kapalı bir hayatları vardı, hiç bir yere gitmiyorlardı, yata geliyorlardı sadece ve o malikanede hayatlarını geçiriyorlardı. 2 defa Portofino'ya gittik, 15 kişi için 15 de koruma ile gidildi...

Çocukları veya kendileri yata gelirken bile, mutlaka diğer botla iki koruma da geliyordu.

Bir gün bana babalarının geleceğini söylediler ve geldi. Tuhaf arslanlı bir yüzük vardı parmağında, benimle Türkçe konuştu, yaşlı adam patronun babasıydı, zaten 4 erkek kardeşlerdi.

Çiğ köfte sevmediğini ve soğan çorbası istediğini söyledi, ertesi gün soğan çorbası ve mantı yaptım onlar için.

20 gün ben de dünyaya kapalı, sadece alışveriş için 2 saatliğine belki çıkabildiğim bir hayat yaşadım.. Tekrar onlar ile çalışır mıyım bilmiyorum.

Sanırım çalışmam, her şeye hükmediyorlar, her şey 10 dakikada önlerinde olmalı, günlük 5000 euroluk alışveriş yapılıyor sadece mutfak için ve alınan her şey bitiyor, ömrümde gördüğüm en çok yemek yiyen insanlar onlardı...

Sürekli mangalda ve ızgarada kebap yiyorlar.

Bana 3 gün öncesinden Erdoğan Putin ile görüşecek diyordu patron ve kardeşleri ve Putin'le 3-4 gün sonra görüşme haberini duyuyordum .

Türkiye'ye hiç birşey olmayacak, Erdoğan ile anlaşılacak ve her şey eskisi gibi olacak dediler.
Benimle her konuyu konuşuyorlardı.

Patrona her gün gece 2 veya 3 kadın gelirdi yata .

Gelmeden önce bütün kameralar kapatılır, bantlanırdı. Aklınıza bile gelmeyecek ünlü top modeller ve şarkıcılar gelirdi...

Enteresan bir tecrübeydi. Daha iyisi de olmalı diyorum...