Ümit Özdağ’ın hamlesi sonucu… “Derin Dizayn” mı yapıldı?..

Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar, Ümit Özdağ’ın Millet İttifakı hamlesini ve onun derin plan olma ihtimalini değerlendirdi…

Efendim: kimileri gibi propagandif amaçlı veya “taraflı” olarak söylemiyorum. Sonuca bakarak söylüyorum.  Bana kalırsa seçim sürecinin en akıllı ve hedefleri açısından en “başarılı” lideri kim oldu derseniz şu an itibariyle Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ oldu derim. Kabul etmek gerekir ki Ümit Özdağ iyi bir “oyun kurucu” imiş. Gerçekten ortada inceden inceye işlenmiş sırlı bir “hamleler bütünü” var adeta. Eğer erken bir hüküm değilse “görünen” şu an için bu. İşin içinde “derin plan dizaynı” olup olmadığına ise az sonra değineceğim…

Özdağ Artık 6’lı Masanın Esas Ortağıdır!

Özdağ ister “sıkı pazarlıkçı” olsun, ister “iyi stratejist” sonuçta siyasi hedeflerini kısmen de olsa kabul ettirerek alabileceğinin azamisini şeklen almış görünüyor. Eğer “Bir taşla birkaç kuş vurmak” denirse buna denir.  Bunlar “Mutabakat Metni”nde özetle şöyle geçiyor.

1. Anayasanın ilk 4. maddesi değişmeyecek 2. Anayasanın 66. maddesi aynen korunacak 3. 1924 Anayasasına bağlı kalınacak 4. Sığınmacılar 1 yıl içerisinde gönderilecek 5. Terörle etkin mücadele yapılacak 6. Yolsuzlukla etkin mücadele yapılacak 7. Kamudaki atamalarda liyakat esasına göre hareket edilecek

Ancak iddialara göre –şayet resmen de doğrulanır ise- kazanmaları durumunda İçişleri Bakanlığı,  Kültür Bakanlığı, TİKA ile Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın Zafer Partisi’ne geçeceğidir. Gerçi bu durum CHP Sözcüsü Faik Öztrak tarafından reddedilmiştir. Ama bu atmosferde artık siyasetçilerin hiçbir “reddine” güvenemiyoruz pek tabii!..

Küçükler Ekarte Olmuştur!

Özdağ, böylelikle masanın diğer partilerini varlığıyla adeta “ekarte” etmiş ve başköşeye kurulmuştur. Diğer partiler bilhassa pek bir işe yaramadığı anlaşılan küçük ortaklar fiilen “diskalifiye” olmuşlar, sahanın dışına düşmüşlerdir. Özdağ’ın oy oranının –Sinan Oğan’ın Cumhur İttifakı’na katıldığından beri-  nicel olarak tahminen 2.5  puan civarında olduğunu varsaysak bile- nitel ağırlığı daha fazladır. Özdağ, sanki “varlığım yeter” demiştir!

Bu artık fiilen CHP-Zafer Partisi ortaklığıdır. Bu duruma İYİ Parti ve Akşener’inde fazla itiraz edeceğini sanmıyorum. (“Keşke diğerleri olmadan baştan böyle olsaydı” diye düşünenler çıkacaktır!) Kılıçdaroğlu böylelikle kendilerine pek bir oy taşımayan –bir anlamda kazık atan- partilerden de usulünce intikam almıştır. “Size artık ihtiyacım yok” demiştir.  Ancak ister öyle ister böyle olsun Özdağ’ın katılımıyla “Millet İttifakı” kendi içinde bir “Mutasyon” geçireceğe benzemektedir. Ya da fiilen dağılacaktır. Bunu şimdilik engelleyen tek faktör seçimin çok yakın olmasıdır. Seçimden sonra kıyamet kopabilir!

Diğerlerinde “Alarm zilleri” Çalıyor!

Nitekim Ümit Özdağ’ın katılımı 6’lı Masa’nın diğer bazı üyelerinde gizleyemedikleri bir “huzursuzluk” yaratmıştır. Bilhassa DEVA Partisi – Ali Babacan ve Gelecek Partisi – Ahmet Davutoğlu cenahları hayli rahatsız olmuşa benzemektedirler. Suriyelileri ülkeye katan kararda onlarında imzaları olduğu düşünülürse (Sahi ne çabuk unutulmuştu!) şaşırtıcı değil.

Öte yandan asıl rahatsızlık HDP-YSP cephesinde yaşanacağa benzemektedir. Nitekim alelacele toplanmışlardır. (Bu satırların yayınlandığı an itibariyle henüz bir açıklama yok) Ancak onlar ittifaka desteklerinden –Sırf Erdoğan gerekçesiyle- vazgeçmeseler bile hayli sıkıntı yaşanacağı aşikârdır. Destek çekmeleri de şaşırtıcı olmaz gerçi. Göreceğiz bakalım…

Manevra’nın Sonuçları

Şimdi bakalım bu hamle sonrası taşlar nasıl yerinden oynamış ve bir daha yerine oturur mu? Kartlar yeniden karılmış veya karılacağa benzemektedir…

1)    HDP’nin CHP’yi kuşatma ve dayatmalarda bulunma manevrası “karşı manevra” ile engellenmiştir. HDP, CHP’den fiilen kopartılmıştır. Artık CHP, HDP’ye mahkum değil, HDP, CHP’ye mahkum olmuştur. Özdağ HDP’nin önünü kesmiştir. CHP üzerindeki HDP tahakkümü geriletilmiştir. Kılıçdaroğlu, HDP yükünü üzerinden atmıştır.

2)    Göçmenler konusunda CHP’ye ayar atılmıştır. Yarın öbür gün yan çizmesinin veya oyalayıp, geciktirmesinin önü alınmıştır.

3)    Bu konuda yalpalama gösterecek partilerde hizaya sokulmuştur.

4)    Terörle mücadele konusunda CHP, tekrar “Milli çizgi”ye çekilmiştir.

5)    6’lı Masa’yı fiilen dağıtmıştır. Toparlaması zordur. Hesaplaşma dondurulmuştur.

6)    Bu ZP ve Özdağ açısından ilk elde “kazanma” amaçlı değildir.

“İyi Polis, Kötü Polis”mi Oynanıyor?

Bu durumda ortada bir plan olma ihtimali akla gelmektedir. Olayların dizilişi bu şüpheyi uyandırmaktadır. Nitekim dünkü Sinan Oğan’la ilgili yazımda bir “not” olarak şunları vurgulamıştım: “Belki de bir ‘komplo teorisi’ olarak şu da akla gelmiyor değil. Acaba bu ikili böyle davranarak iki tarafı da ‘Milliyetçi kontrol’ altına mı aldılar? Çünkü her ikisinin de öne sürdükleri destek şartları aynı. (Anayasanın değiştirilemez maddeleri, HDP ve üniter devlet riski, mültecilerin gönderilmesi, vb) Bir tür ‘iyi polis, kötü polis’ mi oynanıyor? O zaman daha ‘derin bir dizayn’ çabası mı var? Bilemiyorum…”

Bugünkü gelişmeler benim bu sorumu doğrular gibi. Gerçektende Sinan Oğan AK Parti’ye, Ümit Özdağ’da CHP’ye giderek, bunun bir tür “Milliyetçi Kontrol” altına alma operasyonu olduğu izlenimi vermektedir. Eğer öyleyse satranç ustalığıyla oldukça iyi hesaplanmış bir hamledir ve “derin bir zihin” ihtimalini akla getirmektedir. Bu anlamda Oğan ve Özdağ rakip değil, senaryonun tamamlayıcı aktörleridir. Bunun daha sonraki adımları da olabilir. (Oğan’ın ileride MHP’nin başına gelmesi gibi) Kısaca dediğim gibi bir tür “iyi polis, kötü polis” oynanmışa benzemektedir. .

Nitekim Habertürk yazarı Nagehan Alçı’da aynı kuşkuyu dile getirmiş. Alçı bugünkü sosyal medya açıklamasında (Benim dünkü yazımdan etkilenip etkilenmediğini bilemem!) "Aşırı-sağcı siyasetçi Ümit Özdağ-Sinan Oğan, alenen aralarında bilinçli rol paylaşımı yaparak bir yandan Cumhur İttifakı’nı diğer yandan Millet İttifakı’nı esir etme projesi içindeler. Özdağ ve Oğan resmen danışıklı dövüş yapıyor…” demiş. Tabii Nagehan Alçı ile benim amaç ve kaygılarım bambaşka. O daha ziyade birileri için endişelenmiş ve paniğe kapılmış besbelli.

Benim ise umurumda değil. Şayet gerçekse sadece bu planın ustaca örülmüş olduğunu söyleyebilirim. Dahası bunun hem seçim hem de seçim sonrasına bir “Domino etkisi”nin olacağına eminim…

24. 05. 2023.