Gündem
04 Ara 2012 14:06 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:27

"UĞUR MUMCU'YU DEVLET ÖLDÜRDÜ" İDDİALARINA YANIT!

Savcı Ülkü Coşkun, Uğur Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu'nun, eşinin ölümüyle ilgili kaleme aldığı kitaptaki iddiaları yanıtladı!

Bombalı suikast sonucu 24 Ocak 1993'te öldürülen Uğur Mumcu soruşturmasını yürüten Savcı Ülkü Coşkun, Uğur Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu'nun, eşinin ölümüyle ilgili kaleme aldığı kitapta ve katıldığı bir televizyon programında, 'Suikastı araştıran Savcı Coşkun bana 'Üstüme gelmeyin devlet yapmıştır, siyasi iktidar isterse çözer' dedi' şeklindeki iddialarına yanıt verdi.
Mumcu'nun bu sözlerinin gerçeği yansıtmadığını belirten Savcı Coşkun, olay sırasında kapatılan Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Cumhuriyet Savcısı olduğunu söyledi.

Coşkun, Uğur Mumcu cinayetinden ortalama 4 yıl kadar önce, Türkiye'de Uğur Mumcu cinayetine benzer bombalı eylemlerle öldürülen veya yaralanan başta yabancı misyon mensupları olmak üzere bir takım olaylar yaşandığını anlattı. Bu olaylara ilişkin soruşturmaları da kendisi yürüttüğü için Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcısı Nusret Demiral'ın talimatıyla Mumcu suikastının soruşturulmasında da görev yaptığını kaydetti.

Ülkü Coşkun, Uğur Mumcu olayından önce Suudi Arabistan, Mısır ve İsrail'li diplomatlar ile ABD'li bir askere yönelik bombalı saldırılara ilişkin soruşturmaların yanı sıra Bahriye Üçok ve Muammer Aksoy'un öldürülmesine ilişkin soruşturmaları yürüttüğünü ifade etti.

-Mumcu cinayetiyle diğer olaylar arasındaki paralellik-

Coşkun, o dönemle ilgili şu bilgileri verdi:

'Bu soruşturmaları yürütürken, beraber çalıştığımız emniyet, istihbarat, terörle mücadele birimleriyle yaptığımız çalışmalar, bizi komşu bir devletin istihbarat servisine yönlendirdiğini gördük. Uğur Mumcu cinayeti de benzer şekilde bombalı eylem olduğu için Mumcu'nun ailesinin karşı çıkmasına rağmen Ankara DGM Savcılığı olarak hadiseye yasal nedenlerle el koyduk.'

Soruşturmayı 3 DGM Cumhuriyet Savcısı'nın yürüttüğünü belirten Coşkun, önceki olayların soruşturmalarını da kendisi yürüttüğü yoğun olarak konuyla kendisinin ilgilendiğini anlattı.

'Uğur Mumcu cinayetiyle diğer olaylar arasındaki paralellik, benzerlikler dikkatimizi çekti ve soruşturmaları birlikte yürüttük' diyen Coşkun, şöyle devam etti:

'Uğur Mumcu cinayeti sırasında eşi Güldal hanım, arabanın biraz ilerisinde apartmanın ön tarafında durması nedeniyle olayla ilgili görgü şahidi durumunda idi. Olayla ilgili çektiği üzüntü nedeniyle kendisini toparlasın diye olaydan 20 gün sonra evinde olayla ilgili beyanını almak üzere gittim. Beyanını aldığımızda hatırladığım kadarıyla bana 'Uğur Mumcu cinayetinin faalleri bulunur mu, bulunabilir mi?' diye sordu. Ben de Mumcu'dan önce öldürülen ve failleri bulunamayan bombalı eylemlerin 3-4 yıldır aydınlatılamadığını belirtip, o sırada hükümette görevli bir Başbakan Yardımcısı ve bazı bakanların, 'Uğur Mumcu cinayetini mutlaka aydınlatacağız. Bu hükümetin namus borcudur' şeklindeki açıklamaları ve olayın komşu bir devletin istihbarat kuruluşuyla ilgili bulunması nedeniyle Güldal hanıma, 'Siyasi iktidar isterse bu olay aydınlanır, çözülür' şeklinde bir cümle sarf ettiğimi hatırlıyorum. Güldal hanımın dediği gibi 'Devlet yapmıştır, devlet isterse çözer' gibi bir söz asla söylemedim.'

-'Daha önce de iddialara maruz kaldım'-

Güldal Mumcu'nun, ifadesi alındıktan 15 ay sonra basına yaptığı açıklamalarda da kendisiyle ilgili bu iddialara yer verdiğini, görevi savsakladığı iddiasında da bulunduğunu anlatan Coşkun, bu iddialar nedeniyle kendisi hakkında soruşturma açıldığını ifade etti.

Coşkun, DGM'nin asker kökenli Cumhuriyet savcısı olması nedeniyle Adalet Bakanlığı müfettişlerince başlatılan soruşturmada, Milli Savunma Bakanlığı'nca böyle bir söz söylemediği, görevini savsaklamadığı kanaatine varıldığını bildirdi.

Adalet müfettişlerinin disiplin cezası verilmesi isteğinin de reddedildiğini anımsatan Coşkun, Milli Savunma Bakanlığı'nın kendisine ceza vermemesine ilişkin işleminin iptali istemiyle dava açıldığını, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin bu davayı reddettiğini kaydetti.

Coşkun, 'Yani Güldal Mumcu'nun dile getirdiği bu hususlarla ilgili Adalet Bakanlığı müfettişleri marifetiyle daha önce soruşturmaya maruz kaldım ve aklandım' dedi.

-'Keşke benim zamanımda aydınlatabilseydik'-

Emekli Savcı Ülkü Coşkun, Uğur Mumcu soruşturmasını 1994 yılı Temmuz ayına kadar yürüttüğünü belirterek, 'Ben soruşturmayı bıraktığım zaman komşu bir devletin gizli servis faaliyetleriyle irtibatlı olduğuna dair emniyetten, istihbarattan, terörle mücadeleden bilgi akışı olduğunu hatırlıyorum. Ama benim zamanımda aydınlatamadık, keşke aydınlatabilseydik' diye konuştu.

Suikastın, 'İslami Hareket Örgütü' ile bağlantılı olduğunun iddia edildiğini, İstanbul'a giderek konuyu araştırdığını söyleyen Coşkun, yaptığı araştırma sonucunda herhangi bir bağlantıya rastlamadığını, İstanbul DGM Savcılığı, İstanbul emniyeti, istihbarat ve terörle mücadele birimlerinin de buna ilişkin delil veya tespitte bulunamadığını anlattı.

Ülkü Coşkun, 'Güldal hanımın bana atfettiği açıklamalar karşısında soruşturmayı yürüten bir savcı olarak bu açıklamaları yapma gereği duydum. Güldal hanımın ifadesini aldığım sırada, ben Cumhuriyet Savcısı ve devletin bir temsilcisiyim, elde bu konuda bir delil, tespit olmadan böyle bir şey söylenebilir mi? Akıl ve mantık dışı bir açıklama' dedi.

Güldal Mumcu'nun kitabında yer alan ifadelerle ilgili pek çok kişinin aksi yönde açıklamalarda bulunduğunu söyleyen Coşkun, 'Kitapla ilgili basında yer alan ifadelerin soruşturma dosyasıyla uyum sağlamadığı anlaşılmaktadır' diye konuştu.