CineRadar
15 Mar 2013 09:47 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:05

TÜRKLER İÇİN DEĞİL ANZAKLAR İÇİN: ÇANAKKALE YOLUN SONU

Bugün 3 yerli filmin gösterime girdi ve Çanakkale Yolun Sonu haftanın en ilgi çekici filmi olarak öne çıkıyor. Haftanın filmleri Cineradar'da&...

Yine geldik herkes için seyredilecek bir şeyler olan 6 filmi bir vizyon haftasına… Elimizdekilere bir bakalım; bu sene moda olduğu üzere yine bir Çanakkale filmi dikkati çekiyor ama bu kez kameranın arkasında Serdar Akar gibi sağlam bir yönetmen olduğu için gönlümüz rahat. Kağıt üzerinde yapıma da özen gösterilmiş gibi görünüyor, muhtemelen tüm zamanların en iyi “Çanakkale Savaşı” filmi olacak ama savaştan ziyade Enemy at the Gates tadında bir yan hikaye izletiyor ki bu bence daha doğru bir yaklaşım.

Bir başka yerli yapım ise bambaşka bir savaşa odaklanıyor. Reha Erdem Jin’de dağa çıkmış genç bir kızın yol hikayesini biraz da fabl’a özenerek anlatmayı deniyor. Haftanın 3. Yerlisi ise Osman Sınav’ın kışkırtıcı bir aşk üçgenini sinemalaştırdığı Aşk Kırmızı… Nurgül Yeşilçay ve Ezgi Asaroğlu aynı adam için mücadele ediyor.

Savaştan ve aşktan bunalanlar için ilginç bir korku-gerilim filmi olan Şeytanın Ormanı var. Çocuğunu sevindirmek isteyenler balon almak yerine ufaklığı Hazine Avcısının Maceraları’na götürmeyi deneyebilir. Yetişkinler de sıkılmadan izleyecektir.

Sinemalarda ne oynuyor, ne anlatıyor bilin, ona göre gidin. Paranız doğru filme harcansın.

KESKİN NİŞANCILARIN HESAPLAŞMASI: ÇANAKKALE YOLUN SONU



Takvimler Nisan 1915’i gösterdiğinde I. Dünya Savaşı’nın en çetin cephelerinden biri olan Çanakkale’de işgalci güçler aylardır sürdürdükleri kuşatmadan aylardır hiçbir şey elde edememiş haldedirler. Anzak güçleri daha sonra kendi isimleriyle anılacak olan Anzak Koyu’nda mağlup edilmişlerdir. …

İçinde isimsiz kahramanlar Muhsin ve Hasan kardeşlerin de yer aldığı Hilal-i Ahmer cemiyetine mensup destek birliği zorlu bir yol sonrası cepheye ulaşır. Ne var ki siperlere girdikleri anda savaşın tahmin edemedikleri sert ve acımasız yüzüyle karşılaşırlar. Muhsin oldukça keskin bir nişancıdır ama her gün ölümle buruna burunadırlar. Yüzbaşı İbrahim Adil, Muhsin’i keskin nişancı olarak görevlendirmiştir ve yüzbaşıdan istediği tek şey kardeşi Hasan’ın cephe gerisinde görevlendirilmesidir. Muhsin bir başka keskin nişancı olan Şeref ile beraber en ön saflardaki düşman askerlerini avlarken keskin hüneri ve Anzak’ları tek tek indirmesi de tüm koya adının duyulmasına neden olacaktır. Fakat Anzak kuvvetlerinin başındaki İngiliz Binbaşı Steward’ın bu namlı Türk askerine karşı manevrası da gecikmeyecektir...

Çalışmaları uzun süredir devam eden Çanakkale Savaşı’nı konu alan filmin genel direktörlüğünü Serdar Akar üstleniyor. Çanakkale Savaşı’nda yaşananları merkezine alacak film, isimsiz kahramanlar üzerinden Çanakkale cephesini orada yaşananları, kısaca bu dramatik öyküyü yeni bir bakış açısıyla beyazperdeye taşıyor.

Savaştan 98 yıl sonra yeniden gün yüzü gören özel ağır makineli tüfekler Genelkurmay Başkanlığının desteği ile de yeniden çalışır hale getirilerek filmde kullanıldı. Filmin gerçekçiliğinin en önemli unsurlarından biri bu olarak gösteriliyor.

Filmin çekim aşamasında, tüm görsel efekt süpervizörlüğü, görsel efekt kreatif katkıları ve görsel efekt uygulamaları ve de post prodüksiyonu yerli Digiflame firması tarafından gerçekleştirilmiş.

Keskin Nişancı Onbaşı Muhsin karakterinin kullandığı Rus yapımı Mossin-Nagant keskin nişancı tüfeği gerçekten de savaşta birebir kullanılan model.

Karakteri canlandıran Gürkan Uygun Ankara Mamak’taki Askeri Keskin Nişancı Eğitim Merkezi’nde, uzman keskin nişancı eğitmenler tarafından özel askeri eğitim aldı.

Film için Çanakkale’nin Ezine ilçesinde 4000 m2’lik bir alana Anzak Koyu birebir inşa edildi ve süreci tarih danışmaları da gözlemledi. Filmde kullanılan bütün savaş mühimmatı ve filikalar, tarihi dokuya uygun olması açısından özel olarak üretildi. Tüm bu ön hazırlık süreci 2 yıl sürdü.

KIRMIZININ BAŞTAN ÇIKARICILIĞI: AŞK KIRMIZI



Film, üç kişilik aşk olur mu sorusunu soruyor. Ferhat ve Zeynep evli ve mutlu bir çifttir. Karlıdağ çiftinin dışarıdan mutlu görünen evliliği, hayatlarına Fırat’ın yıllar öncesinde kalmış ilk aşkı Nazlıgül’ün yeniden girmesiyle alt üst olacaktır.

Zeynep bir gece bile ayrı kalmaya dayanamadığı kocasının eski aşkı Nazlıgül ile karşılaşmasına ve yüreğinde küllenmiş bu aşkın yeniden alevlenmesine engel olamaz.

Ferhat ile Nazlı birbirlerine karşı koyamazlar; ertesinde Zeynep de aldatıldığını öğrenir. Şimdi üçünün de yüreği acı ile yanar. Bir zamanlar o adamın ilk aşkıyken, şimdi "öteki kadın" olmanın sancısını çeken Nazlıgül’ün karşısında, çok sevdiği kocasının ihanetine uğrayan ve onu başka bir kadınla paylaşmanın imkânsızlığını sorgulayan Zeynep vardır. Ferhat ise bu iki kadının arasında arafa düşmüş gibidir. Herkesin masum olduğu bu aşk hikâyesinde, Zeynep’le Nazlıgül’ün birbirlerini çok sevmeleri ise, bildiğimizi sandığımız cevapları yeniden düşünmemize yol açıyor:

Üç kişilik bir aşkı yaşamak mümkün müdür? Sadakat bu aşk üçgeninin neresindedir? Birini çok seviyorsan, onun sevdiğini de sever misin? Seninle aynı adamı sevdiği için onu suçlayabilir misin?

Senaristliğini ve yönetmenliğini Osman Sınav’ın üstlendiği filmin başrollerini Nurgül Yeşilçay, Ezgi Asaroğlu ve Tayanç Ayaydın paylaşıyor. Kadrodaki diğer isimlerse Teoman Kumbaracıbaşı, Sait Genay, Şebnem Dilligil, Renan Karagözoğlu ve Güneş Çağlar Hüseyin...

ÇOCUKLAR BU HAFTA DA ŞANSLI: HAZİNE AVCISININ MACERALARI 3D



Tadeos, kısaca Ted Chicago’da sıradan bir inşaat işçisi olarak hayatını sürdüren fakat son derece maceracı bir ruha sahip bir adamdır. Çocukluğu büyükannesinin evinin bahçesinde kazı yaparak ve ünlü arkeologlara özenerek geçmiştir. Ünlü maceraperest Max Mordon’a hayrandır; Metropolitan Müzesi’nin müdürü Profesör Humbert ise hayattaki pek çok şeyi öğrendiği hocasıdır. Bir gün bir şanssızlık eseri Profesör Humbert çağrıldığı kazı davetine gidemez ve görevi üstlenmek Tad’e kalır. Köpeği Jeff ile Peru yollarına düşen Tad hayatının en müthiş macerasına da atılmak üzeredir...

Kısa filmleriyle başarıyı yakalayan yönetmen Enrique Gato bu ilk uzun metraj çalışmasıyla, İspanyol yapımı Indiana Jones olan Todeo Jones’un maceralarını 3 boyutlu olarak beyazperdeye taşıyor.

50 farklı yerde yapılan bu animasyonun tamamlanması 48 ay sürmüş. Film 200’den fazla profesyonelin 14,5 milyondan fazla dosya üzerinde çalışmasıyla hazırlanmış.

BİZ GİDERİZ ORMANA HEY! ŞEYTANIN ORMANI



Efsaneye göre Jersey Şeytanı’nın tohumları, şeytanın ta kendisi tarafından 400 yıl önce atılmıştır. Zira bölge halkından bir kadın 13. çocuğunu şeytana kurban etmeye zorlanmış ve direnmiştir. Barrens korusuna yerleşen Jersey Şeytanı efsanesi de kulaktan kulağa günümüze dek ulaşır. Bazı insanlar bu şeytanın hala New Jersey’nin doğusunda yaşadığına inanmaktadır. Richard Vineyard da ailesini alıp tam da bu civarda kampa götürür, söylentilere ise kulak asmaz. Kendilerine konaklayabilecekleri bir kamp alanı arayan Vineyard ailesi, ormanın derinliklerinde şeytanla burun buruna gelir...

Filmin yönetmenliğini Testere serisi ile ünlenen Darren Lynn Bousman üstlenirken filmin başrollerini de True Blood dizisinin yıldızı Stephen Moyer ve Vampir Günlükleri’nden tanıdığımız Mia Kirshner paylaşıyor.

Film 20 günde çekilmesi planlanırken şiddetli yağmur nedeniyle kaybedilen iki gün yüzünden 18 günde çekilmiş. Darren Lynn Bousman filmin montajını ilk bitirdiğinde film sadece 81 dakika uzunluğundaymış. Filmdeki Şeytan adı verilen yaratık 3 haftada yapılmış. Kampta geçen gün ışığında çekilmiş tüm sahneler sadece bir günde çekilmiş.

KÜRT DAĞLARINDA KIRMIZI BAŞLIKLI KIZ MASALI: JİN



Henüz 17 yaşlarında bir genç olan Jin, yaşama tutunmak için tüm yolları zorlayan ve bunun için karanlık ormanlara cesurca aşmaya çalışan bir nev-i ‘Kırmızı Başlıklı Kız’dır.

Bilinmeyen bir nedenle, üyesi olduğu örgütten kaçıp, uzaklaşır. Hem silahlı örgüt mensuplarından hem de güvenlik kuvvetlerinden gizlenerek hayatta kalmaya çalışır. Şimdi benliği hayal kırıklıklarıyla örülüdür. Kendisini sığındığı ormana ve doğaya adar. Dağlarda, tepelerde yalnız başına günler ve geceler geçirir. Patlayan bombalar, çatışmalar, tedirgin geçen günlerin ardından, sivil kıyafetler bulup kente inse de, hayat onun için insanlar arasında hiç kolay olmayacaktır. Tüm bu süreçte yaşadıkları ona hayvanların, doğanın en yakın dostu olduğunu gösterecektir...

Reha Erdem filmin yönetmenliğini, senaristliğini ve kurgusunu yine kendisi üstleniyor. Deniz Hasgüler’in başrollerde olduğu filmin kadrosunda genç oyuncuya Onur Ünsal, Beren Soysal, Eren Vurdem gibi isimler eşlik ediyor. Atlantik Film ve Mars Entertainment Grup’un yapımcılığında hayata geçirilen filmin görüntü yönetmenliğini ise yönetmenin uzun süredir beraber çalıştığı isimlerden olan Florenty Herry üstleniyor.

Filmin dünya prömiyeri 63. Berlin Film Festivali’nde gerçekleştirdi. Yurt dışında oldukça beğeniyle karşılanan yapım, Türkiye’deki seyircisiyle ilk önce !f İstanbul Film Festivali kapsamında buluştu. Her seansında kapalı gişe oynadı. Yine de Reha Erdem’in en kafası karışık ve zayıf filmi olduğu yönünde eleştiriler var.

AŞIK DEĞİLSEN GEZEGEN KADAR YALNIZSIN! YALNIZ GEZEGEN



Gürcistan ormanlarında geçen Yalnız Gezegen, birbirine aşık genç nişanlı çift Alex ve Nica’nın Kafkas Dağları’nda geziye çıkmasıyla başlar. Bölgeyi iyi bilen Dato’yu rehber olarak alan çift, ormanları dolaşmaya başlarlar. Romantik bir gezi olarak başlayan yolculuk, ormanın derinliklerine gidildikçe yerini sosyal yaşama alışkın bireyler arasında gerilime sebebiyet veren manzaralara bırakır. Saatlerce yürürler, birbirlerine hikâyeler anlatırlar, oyunlar oynarlar ama bir hareket sadece 3 sn süren bir hareket hemen başlayıp biten bir hareket ama bir kere yapıldı mı geri alınamayan bir hareket herşeyi değiştirecektir. Ormanın tam ortasında, toplumdan uzak ve vahşi yaşamın içerisinde genç çifti bekleyenler bir sadakat ve erkeklik sınavından başka bir şey değildir. Locarno Film Festivali’nde ilk defa gösterilen Yalnız Gezegen, 31. İstanbul Film Festivali Uluslararası Yarışma’da Altın Lale kazanmıştı.

Film Julia Loktev’in ikinci uzun metraj filmi, ilkini 2006’da çekmişti. Doğaya yolculuk fikriyle, yönetmen, Gael Garcia Bernal ve Hani Furstenberg arasındaki ilişkiyi kullanarak erkek ve kadın rollerini açığa çıkararak oynadıkları rolleri ve olaylara göre nasıl değiştiğini ortaya koyuyor. Sinefil Julia Loktev bu filmle ilgili temel esin kaynağının Roberto Rosselini ve Mikhail Kalatozov olduğunu kabul ediyor.