Polemik & Kulis
27 Nis 2012 15:06 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:35

TGS'DEN MEDYA-İŞ BAŞKANI'NA SERT YANIT: 'SAHİBİNİN SESİ'

TGS Genel Başkan Yardımcısı Mete Öztürk, Anadolu Ajansı çalışanlarına baskı iddialarını yalanlayan Medya İş Sendikası başkanı Gürsel Eser'e sert çıktı.

Mete Öztürk'ün açıklaması şöyle:

Sahibinin Sesi  

Anadolu Ajansı'nda yönetimle işbirliği yaparak sendikasızlaştırma operasyonunu başlatan Gürsel Eser, ajans çalışanlarına yaptığı baskıyı yalanlamaya çalışmış.

Medya İş'in üye sayısının 500'e ulaştığını ve bu başarının TGS tarafından 'baskı' şeklinde yorumlandığını söylüyor Gürsel Eser.

Yanlış. TGS'nin baskı olarak yorumladığı, bir sendikanın büyümesi, güçlenmesi olamaz. TGS'nin sözünü ettiği baskı, çalışanlara TGS'den istifa etmemeleri durumunda haritadan yer beğendirmek. Görev yeri sürgünleri, uydurma disiplin cezaları, mobbing uygulamaları v.s. gibi faaliyetler. 

Tüm bunların patron desteğiyle yapılıyor olması da ayrı bir garabet. TGS'yi sendikal anlamda yetersizlikle suçlayan bu arkadaşlar, Anadolu Ajansı'nın yönetiminin talimatıyla 'sözde' alternatif bir sendika kurdular.  

Gürsel Eser, doğru söylüyor. TGS gerçekten de hiç sendikal rekabete girmedi. Hala da girmiş değil. Çünkü karşısında bir sendika değil, Anadolu Ajansı yönetimi ve siyasi iktidar var. Yani bir sendikal rekabet konusunda hala fikrimiz yok. 

Ama biz de gazeteciler olarak, 'ahlaklı' yürüyen bir sendikal rekabetin olmasını sonuna kadar savunuyoruz.

Patron talimatıyla çalışanların üzerinde baskı kurarak, onları tehditlerle, tacizlerle yıldırarak faaliyet gösteren ve kendisine 'sendika' adını veren her tüzel kişiliğin de 'sendika' olmadığını çok iyi biliyoruz.

Gürsel Eser, insanların üzerinde böyle baskılar kurduktan sonra "Tercih tamamen ajans çalışanlarınındır" demiş. Güçlerini de çalışanlardan aldıklarını söylemiş. Fakat Anadolu Ajansı'nda TGS'nin her türlü faaliyetinin engellendiğinden, sendika personelinin ajans binasına girmesinin bile yasaklanmasından bahsetmemiş.

Aynı dönemde TGS'den istifalar ve Medya İş'e üyelikler için işyerine 1 hafta süreyle mobil noter bürosu kurulduğunu da unutuvermiş. 

TGS'nin kadrolarında yer alan çalışanlara, görev yerlerinden ayrılmamaları 'rica' edilirken, Medya İş'in kurucu yöneticilerinin, günler boyunca ülkenin her yerindeki Anadolu Ajansı bürolarında, yurt gezisi yapmaları da Gürsel Eser'in aklından çıkmış.  

Aslında Gürsel Eser'in dediği gibi tercih ajans çalışanlarınındır. Arkadaşlarımız, Anadolu Ajansı'nda neler yaşandığını, kendi başına gelmese bile yanındakinin başına neler geldiğini çok iyi biliyor. 

Gürsel Eser'in son açıklaması da onlar açısından bir 'dürüstlük' ölçüsü olmalı bizce...  

Bu açıklamayı yaptıktan sonra bile Anadolu Ajansı'nın binasında çalışanların yüzüne bakabilen, onlara sendikadan istifa etmeleri için baskı kuran birinden bahsediyoruz. 

Bu arada Gürsel Eser'in yaklaşık 400 çalışanın TGS'den istifası ve Medya İş'e üye olması için gerekli noter masrafını (ki bu da yaklaşık 60 bin liraya ulaşıyor) banka kredisiyle ya da ağabeyinden aldığı borçla açıklaması da doğrusu bizi ikna etmiyor.  

Hal böyle olunca, bu sendikasızlaştırma operasyonunu kimin finanse ettiği sorusu da bir türlü aklımızdan çıkmıyor. 

Açıklamasında talimatıyla hareket ettiği ajans yönetimini de kutsamaktan çekinmeyen ("...TGS'nin kabul etmek durumunda olduğu bir başka gerçek de Türkiye'de kapılarını sendikal örgütlenmeye açan en büyük medya organının Anadolu Ajansı olduğudur..." "...Başarısızlık ve beceriksizliklerinin hıncını, Ajans yönetiminden ve Medya-İş'ten, yalanla ve iftirayla almaya çalışıyorlar...") Gürsel Eser'in, bir sendikasızlaştırma operasyonunun uygulayıcısı olduğu çok açıktır. 

Biz Medya İş'in yetki alıp alamayacağını, üye sayısının ne olduğunu, takım sözleşmesi, grup sözleşmesi komedilerini tartışmıyoruz. Biz, bugüne kadar patronların talimatıyla kurulan hiçbir sendikanın, çalışanların hakkını savunmadığını biliyor ve TGS'den istifa eden arkadaşlarımızı, sadece kendi haklarını korumak için değil, sektördeki sendikal mücadelenin geleceği için de TGS'ye geri dönmeye çağırıyoruz. Onlara, 1990'ların başında sendikalarından vazgeçip, geleceklerini patronun iki dudağının arasına bırakan medya çalışanlarının durumlarını hatırlatıyoruz. 

Sözlük, sendika için şöyle diyor, "İşçilerin veya işverenlerin iş, kazanç, toplumsal ve kültürel konular bakımından çıkarlarını korumak ve daha da geliştirmek için aralarında kurdukları birlik."

Siz, işverenin, kendi çıkarlarını korumak için işbirlikçilerine kurdurduğu bu örgütün, sizin haklarınızı savunacağına ikna olduysanız diyecek tek sözümüz yok. 

METE ÖZTÜRK

TÜRKİYE GAZETECİLER SENDİKASI

GENEL BAŞKAN YARDIMCISI