Tercih Seçim Stratejisine Uygun Oldu!.. Murat Kurum Neden Seçildi?..

Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar, AK Parti’nin Murat Kurum’u aday göstermesinin nedenini ve başarma potansiyelini analiz etti..

Efendim: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan muhtelif istişarelerden sonra nihayetinde kararını verdi. Erdoğan açıklama öncesi “Sürpriz olabilir” gibi laflar etse de sonuçta hiç de sürpriz olmayan, adı baştan beri seçenekler arasında zaten geçen Murat Kurum’u İBB adayı olarak gösterdi. Bu anlamda şaşırtıcı bir durum olmadı. Ne diyelim vatana, millete, demokrasimize hayırlı, uğurlu olsun!..

O yüzden şimdi belirteceklerimi lütfen “İlk izlenimlerim” olarak kabul edin. Muhakkak ki zamanla başka veriler, ipuçları da eklenebilir. Ancak burada Murat Kurum’un kişisel durumuna, avantaj ve dezavantajlarına hiç girmeyeceğim. O da başka bir yazıya olabilir umarım…

Murat Kurum’un Seçilmesi Tesadüf Değil!..

Bana kalırsa Murat Kurum’un en temel seçilme nedeni AK Parti’nin bundan sonra seçim sürecinde izleyeceği “Temel strateji” ile ilgili. Bu strateji “Projecilik” şeklinde tezahür edecektir. Beraberinde birçok neden olmakla birlikte esas olarak AK Parti bu kampanya sürecinde “İstanbul’u baştan aşağı yenileme” sözü verecek. Çevre ve şehircilik ekseninde bir “paket program” yürütecek. “Proje – Misyon Belediyeciliği” teması etrafında farkını ortaya koymaya çalışacak. Lakin olayı sadece bu boyuta sıkıştırmak da onlar açısından bir başka “hata” olabilir!..

O yüzden bunlarla çakışabilecek bir isim seçmek gerekiyordu. Bu misyona en uygun bulunan isim Murat Kurum oldu. Yani ki aslında rastgele bir kişi seçilmedi. Uygulanması beklenen politikaya göre bir isim seçildi. Önce strateji sonra ona uygun kişi seçildi. Tabii ne derece realize edebilir o başka!..

Hiç şüphesiz İstanbul’un en büyük sorunu deprem ihtimali olarak gözüküyor. (Tabii bizleri korkutup, onun üzerinden yeni rant alanları açılmak istenmiyorsa şayet!) 1999 depreminden bu yana aynı konuda çok radikal, bütünü kapsayıcı önlemler alındığı söylenemez. Daha doğrusu “Müteahhitler ekonomisi”ne uygun, betonlaşmayı ve yüksek fiyatlı lüks daireler yapımını özendiren bir politika izlendi bugüne kadar. Üstelik bütün bunlar ağırlıkla AK parti döneminin eseri oldu. Bir günah varsa muaf değiller yani!..  

Hatadan Dönme Arayışı mı?..

Hele de sınırlı gelire ve birikime sahip insanları kayıran, hiç evi olmamış, düşük gelirli kesimi gözeten bir uygulama asla uygulanmadı. Sonuçta zenginlere, zengin Araplara (Hatta uluslar arası mafyaya)  hizmet eden, büyük kira ve fiyat patlamalarına yol açan, dengesiz, çarpık ve adaletsiz bir lüks konut politikası izlendi. Kentte yaşamak ve var olmak iyice zorlaştı. Şimdi bu makas nasıl değişecek acaba?

Benzeri durumlar kentin bütün dokusunda hissedildi. O kadar ki Erdoğan’ın kendisi bile yakın geçmişte “İstanbul gerçekten müstesna bir şehirdir. Ama biz bu şehrin kıymetini bilmedik, biz bu şehre ihanet ettik, hala da ihanet ediyoruz. Ben de bundan sorumluyum" diyebilmiştir…

Yapabilirler mi bilmiyorum. Ancak şimdi diğer seçeneğe, yani kentin ve konutların çevre ve şehircilik ilkeleriyle uyumlu, alt gelir gruplarını gözeten bir yeni politikaya kapı mı aralanmak isteniyor? Eski politikadan bir dönüşe mi işaret ediyor? Geçmiş “Hata”lar düzeltilmek mi isteniyor? Şimdi bir geri dönüş, pişmanlık ve revizyon çabası mı olacak? Yoksa bütün bunlar birer seçim sloganı, makyaj vaatler olarak mı kalır? Sadece hayal mi satılacak? Bu soru açıktadır…

Plana Uygun İcraatçı Tipoloji!..

Murat Kurum’un kendi ekibine yönelik sıcağı sıcağına konuşmasını izledim. Burada yaptığı ilk vurgu doğrudan depreme yönelik. Öne çıkan ilk mesajları olan “İstanbul’un karmaşasını çözmek”, “insanların deprem kaygısını ortadan kaldırmak”  söylemi tesadüfen olmasa gerek. Demek ki AK Parti öncelikle “deprem kartı” nı kullanacak!,. O zaten çizilmiş bir stratejiye (Sağ partilerin her zamanki “Hizmet odaklı” çizgisine uygun olarak) tipoloji olarak oturduğu için seçilmişe benziyor. Bu verilmek istenen “İcraatçı” imajdır. Demek ki bu noktada “Yeterli” görüldü!..

Dönüp kişisel kariyerine baktığımızda ise şunları görüyoruz: İnşaat mühendisi, (Babası da İnşaat mühendisi) Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı (Yani konuya hakim), TBMM Çevre Komisyonu Başkanı, kentsel dönüşüm alanında yüksek lisans sahibi, TOKİ’de uygulama daire başkanlığı, Emlak Konut GYO A.Ş. Genel Müdürlüğü, sosyal konut kampanyaları yürütücüsü, afet bölgelerinde fiili deneyim ve konut projelerini ele alma, Millet Bahçeleri projelerini hayata geçirme, sıfır atık, vb faaliyetleriyle dikkat çekti.

Dolayısıyla mevcut kariyeri AK Parti’nin bundan sonra seçimlerde izleyeceği ana “rota” ve vaatler konseptini çağrıştırır yönde. Dediğim gibi en temel çizgi kentin yenilenmesi, deprem riskine yönelik konutlaşma, sosyal konut üretimi olacağa benziyor. Yani ki Murat Kurum zaten çizilmiş bir politikanın kişisel düzeye yansıması olacaktı. Demek ki AK parti İstanbul’u ancak bu şekilde kazanabileceğinin hesabını yapmıştı. (Tabii belediyecilik sadece konuttan ibaret değil. Kentin birçok sorunu var.) Kazanabilir mi o ayrı konu…

Temel Soru: İmamoğlu’nu Yenebilir mi?..

Hiç şüphesiz burada temel soru Murat Kurum’un CHP adayı Ekrem İmamoğlu karşısında ne yapacağıdır. (Tanınır olsa da İmamoğlu kadar popüler değil.) Daha da açık sorarsak Kurum, İmamoğlu’nu alt edebilir mi? (Düne kadar İmamoğlu’nun karşısındaki aday belli değildi. Tablo asıl şimdi netleşecek.) Burada Murat Kurum’un kişisel artılarından ziyade başka faktörlerde rol oynayacağa benziyor. Gerisi süreçte her iki tarafın atabileceği adımlara bağlı.

Öncelikle daha büyük çaplı bir “Kentsel Dönüşüm” merkezi iktidar desteği ve işbirliği olmadan sağlanamaz. Projelere kaynak aktarımı hükümet desteği olmadan zordur. Oysa Kurum’un seçilmesi halinde bu ikilik ortadan kalkar. (O yüzden AK Parti “Ankara ile uyumlu yönetim” temasına sık sık vurgu yapabilir. Nitekim Erdoğan’ın konuşmasında “İstanbul’u fetret devrinden çıkartacağız” demesi boşuna olmasa gerek!) Ancak İmamoğlu’nun daha önce AK Parti’yi iki kere İstanbul’da yenilgiye uğrattığı, oluşturduğu “pozitif enerji” düşünülürse durum farklılaşabilir. Ayrıca AK Parti’nin ekonomiden kaynaklanan sıkıntıları var. Bu durum İstanbul seçimlerini etkileyebilir.

Öte yandan elbette ki CHP’de benzer projeler üretebilir. Ancak onun elinde merkezi iktidarın olanakları yok. AK Parti bütün imkânlarını seferber edecektir. Yeter mi bilemem. Bu yüzden İmamoğlu farkını başka alanlarda ortaya koymak zorunda. AK Parti’nin “Rövanşist” bir anlayışla adeta saldıracağı, Erdoğan’ın “İstanbul’u geri alma” yı adeta takıntı yaptığı düşünülürse süreç çetin geçecek gibi.

İmajlar Değil Saha Belirler!..

Unutmayalım, insanlar somut şeylere ve onu gerçekleştirecek araçlara bakar. Medya desteği, kamuoyu çalışmaları ve kişilerin imajı herkes için bir yere kadar. Sonuç olarak: her şey henüz çok taze. Bir sahaya çıkılsın hele. Torbadaki vaatler ortaya bir tam dökülsün. Kampanyalar ilerlesin. Gerisi kısmet!..

Dediğim gibi ilk intibalarım bunlardır. Çok da yanlış olduğunu düşünmüyorum açıkçası. Gerisini birlikte göreceğiz. Henüz işin başındayız!..  

07. 01. 2024

NOT 1: Kimi iddialara göre Murat Kurum’dan önce Ali Yerlikaya’nın düşünüldüğü ancak Yerlikaya’nın kabul etmediği söyleniyor. Bilemiyorum. Belki süreçte aday tercihleri arasında böylesi gelgitler, yalpalamalar olmuştur. Ancak konsept bu olunca Murat Kurum’un o kalıba daha uygun düşeceği düşünülmüş olsa gerek.