Magazin
25 Kas 2010 14:25 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:49

TATLISES'TEN İLGİNÇ İDDİA; ''NEW YORK'TA BEŞ MİNARE ÖNCE BANA TEKLİF EDİLDİ!''

"O..." gafı nedeniyle zor günler yaşayan İbrahim Tatlıses, Habertürk yazarı Rahşan Gülşan'a şok itiraflarda bulundu..

İbrahim Tatlıses, HT Magazin yazarı Rahşan Gülşan’a Mahsun Kırmızıgül’ün büyük ilgi gören filmi New York’ta Beş Minare’nin yapımcı Sinan Çetin tarafından yıllar önce kendisine teklif edildiğini söyledi.

SEVECENLİKLE SÖYLENİRSE KÜFÜR OLMAZ
Bayramda Dalaman’da verdiği konserde küçük bir hayranına "Vay küçük o....." dediği için
kendisini eleştiren HT Magazin yazarı Rahşan Gülşan’ı yemeğe davet eden İbrahim Tatlıses, ilginç açıklamalar yaptı. Küçük kıza "Zilli" dediğini belirten Tatlıses kelimeyi "O kelimeyi de kullanabilirdim. Kelimelerin dişi ve erkek anlamları vardır, ben kelimeyi dişi olarak kullandım. Güneydoğu da bu laf sevecenlikle kullanılır ve küfür olmaz” dedi.

SİBEL CAN VE HÜLYA AVŞAR’I İSTİYOR
Olaydan dolayı üzgün olan İbrahim Tatlıses, kendisini sinemaya verdiğini söyledi. ‘Bayram’adlı filmin senaryo su üzerinde çalışan Tatlıses, Sibel Can ya da Hülya Avşar’la kamera karşısına geçmek istediğini açıkladı. Mahsun Kırmızıgül’ün New York’ta Beş Minare filminin yıllar önce Sinan Çetin tarafından kendisine teklif edildiğini de açıklayan Tatlıses, kendisinin yönetmediği bir filmde rol almak istemediği için teklifi reddettiğini söyledi.

İŞTE RAHŞAN GÜLŞAN’IN YAZISI :

O KELİMELERİ ’DİŞİ’ KULLANDIM
Dün akşamüzeri vakitlerinde telefonumçaldı. Arayan bilmediğim bir numaraydı. Telefonu açtım. Karşımdaki direkt söze girdi: “Rahşan Hanım bana çakıp duruyorsunuz, gelin akşam yüz yüze gelelim, her şeyi konuşalım. Hançerinizi de getirin gelirken. Ben İbrahimTatlıses.” İlginç bir davetti.

Kayıtsız kalamadım. Kendisiyle Yıldız Tilbe olayından beri davalık olmuş
durumdayız. Önceki gün de bir konserinde küçük bir kıza “o...” kelimesi ile sevgi gösterisinde bulunmasını haber yapmayan gazeteleri eleştirdiğim“Tatlıses haberlerini kim sümen altı ediyor?” yazısını kaleme aldığımTatlıses ile karşılıklı oturmak ilginç ama bir o kadar da gergin bir fikirdi.

Etiler’deki restoranında buluştuk. Benden daha gergindi. Aylardır davalık olduğum adamla hayatımda ilk kez aynı masada karşılıklı konuşmak beni de germişti doğrusu.Ona,meselemin kişisel olmadığını, koskoca bir adamın böyle sözler söylemesinin hiç yakışmadığını anlattım.

Önce konuyu ilk davamız Yıldız Tilbe meselesine getirdi. Ogün yayından önce ve yayında olanları yeniden anlattı. Ben de o laftan sonra artık yayın öncesi ve yayın sonrası olanların anlamı kalmadığını çünkü o ağır lafın diğer tüm kusurları görmezden getirdiğini anlattım. İlk büyük cümlesi “Keşke Yıldız Tilbe ile muhatap olmasaydım” oldu. Belli ki o sözü televizyonda söylemek pişman etmiş kendisini. “Küçük o...” konusunda ise “o...” kelimesini kullanmadığını ve “zilli” dediğini anlattı. “Ama o kelimeyi de kullanabilirdim. Kelimelerin dişi ve erkek anlamları vardır, ben kelimeyi dişi olarak kullandım. 18 yaşında birine sertçe söylersen o kelimeyi küfür olur, ama Güneydoğu’da bu laf sevecenlikle kullanılır ve küfür olmaz” dedi.

Hatta sonra kızın babasını aradı. Telefonun hoparlörünü açıp adamın konuşmalarını dinletti. Adam, İbrahimTatlıses’ten daha üzgündü. “Seni üzdüysek biz daha çok üzülürüz ağam” diyordu.Meğerse o aile üç yıldır Tatlıses’in otelinde konuk olan ve tanıdığı insanlarmış.Olayla ilgili fikrimin değişmediğini artık toplumsal hayatta kadınların daha çok sesinin çıkmaya başladığını ve böyle olaylar olursa yine eleştireceğimizi anlattım. Ancak karşımdaki adam yüzyıllar boyu oluşmuş bir gelenekler silsilesinden bahsediyor. Bunların bir gecede değişemeyeceğini söylüyor.

Ne söylediğini çok iyi bilen, yaptığı hareketleri tartıp biçen akıllı bir adam o. Anladığımkadarıyla bu kadar bir tepkiyi o da beklemiyormuş ve kişisel gözlemimüzgün olduğu yolunda. Yoksa neden benimle içinde bolca kadın hakları cümlesi geçen bir akşam yemeğini göze alsın ki? Konuştukça bu yapının değiştirilmesinin çok zor olduğunu anlamakla birlikte, iletişim kurup beni anlamaya ve dinlemeye çalışmasının iyi bir gelişme olduğunu düşünmeye başladım. Kendisine de anlattım, kadınlar konusunda o kadar kötü bir geçmişi var ki bunların unutulması için çok zaman ve emek gerekiyor.

Bu emeği göstermek de onun elinde.Oda bunun farkında. Özel hayatını artık gözlerden uzak yaşıyor olması bu yüzdenmiş zaten. Şimdilerde kendini sinemaya vermiş. Lafın bir yerine “New York’ta Beş Minare” filminin zamanında Sinan Çetin tarafından ilk kendisine teklif edildiğini de anlatmadan duramıyor. Son 15 gündür sinemaya dönme kararı almış. “Bayram” isimli bir filmin senaryosunu yazıyormuş. Sibel Can veya Hülya Avşar’ı istiyormuş yanına. Hayli dokunaklı sahneler anlattı.

Hatta bazı sahneleri oynadı. Olayın tamamı benim için kültür şokuydu. Bu sakinlikte ve karşılıklı olarak birbirimizi bu kadar net ve sesimizi yükseltmeden ifade edebileceğimiz bir ortambeklemiyordum. Çok şaşırmadımama artık Tatlıses’ten kadınlık gururumuzu zedeleyen olayları çok sık duymayacağımız konusunda hafiften ümitlendim. Tersi olursa yine karşı karşıya kalacağımızı da söylemeden duramadım. Yine de diyalog güzel...