Gündem
25 Ara 2010 11:02 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:54

TARAF'TAN HABERCİLİK BAŞARISI! INTERPOL'ÜN ARADIĞI HANGİ İSİMLE RÖPORTAJ YAPTILAR?

Taraf Gazetesi, bugün flaş bir habercilik başarısına imza attı. Gazetenin Haber Müdürü Tuncer Köseoğlu, Interpol tarafından aranan bir isimle görüştü. İşte Taraf'ın sürmanşetten verdiği o haber...

ORGAN MAFYASININ CERRAHIYLA BAŞBAŞA

Wanted... Yusuf Elçin Sönmez. İnsan sağlığına ve hayatına yönelik suçlar. İnsan kaçakçılığı ve yasadışı göçmenlik…
 
Bu yazı uluslararası kaçakların aranmasını ve yakalanmasını tüm ülkelerde yerel makamlardan talep eden İnterpol’ün resmi sitesinde Sönmez’in iki adet fotoğrafı ile birlikte yer alıyor. Kosova’da yasadışı organ nakli yaptığı gerekçesiyle hakkında İnterpol tarafından arama kararı çıkarılan Doçent Doktor Yusuf Elçin Sönmez ile ruhsatı 2006 yılında iptal edildiği için, yaşlılar huzurevi olarak kiraya verdiği hastanesinin yanında bulunan konteynır ofisinde buluşup konuştuk. Bir hastanede yaptığı ameliyattan yeni çıkmıştı. Açtı. Yardımcısına karşıdaki bakkaldan yiyecek sipariş etti. Karşımızda bir kaçaktan çok yaptığı işten gurur duyan ve karnını ekmek arası kaşarla doyuran bir doktor vardı. “Suçlu değildi. Birçok insanın hayatını nakil yaparak kurtarmıştı”…        
 
İnterpol kararıyla arandığı iki ay içinde ikişer kez İtalya ve Almanya’ya gittiğini söyleyen Sönmez, ayrıca Litvanya , Letonya ve İsrail’e giriş çıkış yapmış. Bu ülkelerin hepsine Türk pasaportuyla gittiğini herhangi bir sorun yaşamadığını ama İnterpol’de arama kaydının devam etmesine şaşırdığını söylüyor.
 
Başına gelenleri “adın çıkacağına canın çıksın” diye anlatmaya başlayan Sönmez ile adının organ kaçakçılığı ile özdeşleşmesini Kosova’da yaşananları ve geçmişe dair iddiaları konuştuk. İddiaların aksine Kosova’ya ilk kez 2008 yılında gittiğini söyleyen Sönmez, “Bana orada Kosova kimliği bile verdiler. İlk olarak Kosova’ya 2008 yılında Medicus Hastanesi’nin sahibi Lütfi Dervişi’nin davet etmesi üzerine gittim. Dervişi çok modern bir hastane yapmıştı. Hatta Alman kalp cerrahı Prof. Hacke’de ameliyatlarını bu hastanede yapıyordu. Hacke’nin Kosova’daki hastaneyi tercih etmesinin nedeni ameliyatların ucuza mâl edilmesiydi. Ben de gerekli izinler alındıktan sonra 15 günde bir Kosova’ya gidip genel cerrahi ameliyatları yapıyordum. Daha sonra hastane sahibi organ nakli ameliyatları yapmamızı söyledi. Kosova sağlık müşteşarlığından alınan izinden sonra ilk böbrek naklini yaptım. Verici Türkiyeli 23 yaşındaki bir gençti. Bu olay benim başımı belaya soktu. Vericiyi de hastayı da daha önce tanımıyordum. Daha sonra dava konusu olan verici Yılmaz Altun’u hastanın kız kardeşi bulmuştu. İki yıl önce yaptığım bu ameliyat dava konusu oldu.” diye konuştu.
 
Şu anda Kosova’ya gitmediğini, soruşturmayı yürüten Priştine savcısıyla telefonda görüştüğünü söyleyen Sönmez, “Kendisine talep edilirse Türk savcılarına talimatla ifade vereceğimi ilettim. Burada ifade verebilirim” dedi. Kosova Devlet Başkanı Tachi’yi tanımadığını ve hiç karşılaşmadığını söyleyen Sönmez, “Devlet başkanını tanısaydım başıma bunlar gelmezdi. Guardian gazetesinde çıkan raporda savaş döneminde Sırpların böbreklerinin alınıp İstanbul’da nakledildiği söyleniyor. Bu işin başında da benim olduğum iddia ediliyor. Savaşın olduğu 1998-1999 yıllarında Kosova’da bu tür nakillerin olduğu bir hastane söylesinler, ben de evet diyeyim. Şu anda bile Arnavutluk, Makedonya ve Kosova’da böyle organ nakli yapılabilecek bir alt yapı ve bilgi düzeyi yok. Bu iki sorunun cevabı “evet” ise o zaman söylenebilecek bir şey yok” diye konuştu.
 
Şu anda ameliyat yapması için önünde herhangi bir yasal engelin olmadığını belirten Yusuf Sönmez, zaman zaman Türkiye’de genel cerrahi ameliyatları yaptığı gibi, başka ülkelere de gidip ameliyatlar yaptığını dile getirdi. Hakkında açılan davalardan beraat ettiğini söyleyen Sönmez, “Türk Tabipler Birliği o davaların açıldığı dönemde bana üçer aylık cezalar verdi. Beni dinlendirdiler. Kendi hastanemde çalışmak istedim önüme bir sürü engel çıkardılar. Geçmişte organ naklini öğrettiğim insanlar bana yeterlilik belgesi vermedi. Her zaman organ satışının serbest olmasını istedim. Bunun da sağlık bakanlığının denetiminde olmasını talep ettim. 1994 yılında Sağlık Bakanlığına yaptığım bu öneriyi İran 2000 yılında hayata geçirdi. Şu anda dünyada İran modeli diye bir şey var. Orada organ satışı sağlık bakanlığı denetiminde yapılıyor. Ve organ nakli bekleyen hasta hemen hemen hiç yok.”
 
İsrailli zengin hastalar
Doktor Sönmez adı ne zaman ortaya çıksa olayın bir de İsrailli hasta boyutu olduğunu hatırlattığımızda, gülümseyerek sanılanın aksine her İsrailli hastanın zengin olmadığını söyledi. Böbrek nakli bekleyen İsrail vatandaşı hastalara devletin yardım ettiğini ve ameliyat masraflarını karşıladığını anlatan Sönmez, “İsrail’in sağlık sigorta sistemi çok gelişmiş. Yasadışı yollardan elde edilen ya da satın alınan organın fiyatını kesinlikle ödemiyor. Fakat hastanın nerede ameliyat olursa olsun bütün sağlık giderlerini karşılıyor.”
 
Türkiye’de bir Isparta vakasının yaşandığından örnek veren cerrah, “Burada köylülerden alınan organlar, bir hastanede hastalara nakledildi. Ve ben buna kesinlikle karşı olmamakla birlikte açılan davada bir tane doktor yargılanmıyor. Türkiye’de varsa yoksa Yusuf Elçin Sönmez konuşuluyor. Bunu da insanların takdirine bırakıyorum”
 
Farzedin ki cezası ölüm
Kendisine yönelik suçlamalara Sönmez, ‘sizin çocuğunuz var mı’ diye karşılık veriyor öncelikle. İnsanın sadece daha iyi yaşamak için ve yaşam kalitesinin artırmak için paraya ihtiyaç duyduğunu söyleyen Sönmez, “Çocuğumun başına böyle bir şey gelse. Yaşaması için sokağa çıkar, önüme çıkan herkese ‘kaç lira’ diye sorarım. Ne ölüm cezası ne hapis cezası ne de engizisyon. Hiçbiri beni ilgilendirmez. Onu yaşatmak için her şeyi yaparım. Eğer kazandığın para pul bir insanın en doğal yaşama hakkını elde etmeye yaramıyorsa neye yarar o para” diye sürdürdü konuşmasını. Bunun üzerine kızına böbrek nakli için cinayeti bile göze alan bir babanın dramının anlatıldığı ‘Av Mevsimi’ni izleyip izlemediğini soruyorum Sönmez’e. İzlememiş. Arkadaşları anlatmış filmi. Öyle şey olmaz diyor. Yok kanlar yok parçalanmalar. Realiteye aykırı böyle şeyler. Bir organ nakli için öncelikle bir hastane ve hijyen olması lazım. Bu işler öyle barakalarda olmaz’ diye bitiriyor sözünü…

TUNCER KÖSEOĞLU/ TARAF