Polemik & Kulis
15 Ara 2017 22:54 Son Güncelleme: 24 Kas 2018 01:52

Star Gazetesi'nde Necip Fazıl skandalı! Kısakürek ailesinden tepki!

Star gazetesinin 4 yıldır düzenlediği "Necip Fazıl Ödülleri​ Gecesi" bu yıl da yine tartışmalara neden oldu.

Star gazetesi, perşembe günü yayınlanan nüshasının manşetinde Abdürrahim Karakoç’a ait dizelerin altına Necip Fazıl Kasakürek imzası attı. Necip Fazıl Ödülleri Gecesi’nin düzenleyicisi de olan gazetenin yanlışı sosyal medyada tepki çekti.

Gazetenin manşetinde yer alan ve Karakoç’a ait “Ya İslam’la yükselir, ya inkarla çürürsün, bu yol mezarda bitmiyor, gittiğinde görürsün…” dizelerinin altına Necip Fazıl’ın imzasının atılması, ünlü şairin torunu tarafından da eleştirildi. Necip Fazıl'ın torunu Şeyma Kısakürek gelen tepkileri kişisel hesabından paylaştı.



Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da, 2015 yılında katıldığı ödül töreninde "Ne diyor Üstat" diyerek Necip Fazıl'a ait olduğunu zannettiği, "Bir namazım bir duam bir de eski seccadem. Hepsi hepsi bu kadar, işte benim sermayem “ sözlerini okumuştu. Büyük Doğu Yayınları yöneticisi ve Necip Fazıl Kısakürek'in torunu Emrah Kısakürek ise bu sözlerin ünlü şaire ait olmadığını açıklamıştı.

Yakın dönemde yaşanan bir diğer "şair karmaşası” da Başbakan Binali Yıldırım’ın başına gelmişti. Başbakan Binali 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle Çankaya Köşkü'nde ağırladığı 81 ilden gelen öğretmenlere yaptığı konuşmada "Orda bir köy var uzakta" şiirini okumuş ve yazarının Cahit Sıtkı Tarancı olduğunu söylemişti. Ancak şiir, 4 Eylül 1901'de Kudüs'te doğan ve ikinci adını bu şehirden alan Ahmet Kutsi Tecer tarafından kaleme alınmıştı.

İŞ O KADAR TRAJİK Kİ...

Türkiye Yazarlar Birliği'nin web sitesinde "Necip Fazıl’a Saygısızlık Ödülleri 4. Yılında" başlığını taşıyan bir yazıyla da Star'a tepki gösterildi.

Yahya Düzenli imzasını taşıyan yazıda "Dört yıldır Jüri üyelerinden ödül verilenlere kadar tamamının Üstad’ın fikrine ve davasına mesafeli hatta muhalif duruşlarına ne demeli?" denildi.

Yahya Düzenli'nin yazısından öne çıkan bölümler ise şu şekilde:

“Fikir çilesi”, “Fikir namusu” kavramlarının hiçbir mânâ ifade etmediği, aksine bu kavramların istismarının zirveye çıktığı bir “ödül bataklığı”nda, STAR Gazetesi’nin ‘kendinden menkul’ ihdas ettiği Necip Fazıl Ödülleri başladığı gibi 4. Yılında da devam ediyor.

Jürisinden ödül verilenlerine ve törende Cumhurbaşkanı’nın nazarlarına gark olanlarına kadar tek kaygının fikrin eğlenceye indirgendiği bir karnavalı andıran Necip Fazıl Ödülleri ne yazık ki Üstadın davasına, hatırasına saygısızlıkta mesafe almaya devam ediyor.

(...) STAR Gazetesinin 15 Aralık 2017 günkü nüshasının manşetindeki “Üstad’a Saygı Gecesi” nin yanındaki “Ya İslam’la yükselir, ya inkarla çürürsün, bu yol mezarda bitmiyor, gittiğinde görürsün..” sözünün bile Üstad’a ait olmadığını bilemeyecek kadar cahil, kopyacı, kaba ve ölçü/edep yoksunluğuna ne demeli?

Dört yıldır, ne oluşturulan jürilerin, ne de ödül verilenlerin Üstad’ın davasıyla, fikriyle, sanatıyla, tavizsiz duruşuyla ilgisi olmayanlarla veya Üstad’ı sindirememiş, hatta Üstad’a düşman olanlarla bezenmesi işin muhtevasızlığını aşikâr etmektedir.

“Necip Fazıl” ismiyle ihdas edilen kültür/sanat seçmelerinde nasıl bir irfan, derinlik, endişe taşınması gerektiğinden bile habersiz olanların, pazar kaygısından öte bir dertlerinin olduğunu düşünmek bile yersizdir.

İş o kadar trajik ki…

Geçtiğimiz yıllarda, jüride ismi yer alan birisinin arkadaşına “Ben Necip Fazıl’ı tanımıyorum, bana acilen Necip Fazıl’la ilgili bilgi notu hazırlayabilir misin?” sözüne şahit olmuş birisi olarak, bu ödüllerin bir panayır seyirliğinden öte bir mânâsının olmadığını belirtelim. (...)

Dört yıldır Jüri üyelerinden ödül verilenlere kadar tamamının Üstad’ın fikrine ve davasına mesafeli hatta muhalif duruşlarına ne demeli? Belki de bu yüzden naspedilmişlerdir kim bilir?

Kıymet hükmü sadece “Necip Fazıl” ismini kullanarak ve Cumhurbaşkanı’nın katılıyor olmasından ibaret ödül töreni, üçüncü dünyalıların panayır şenliği ve seviyesine not düşmek için önemli…

Ödüllerle ilgili söyleyeceklerimizi geçtiğimiz yıllarda yazmıştık.

Sokakları diz boyu sefalet çamurundan geçilmeyen kültür kasabamızda yeni bir ödül töreni sahnelenmeye devam ediliyor… Fikir ve şahsiyeti iktidar ulufelerindeki pay nispetinde şekillenenlerin bu durumdan ahlâkî endişe duymamaları şüphesiz normaldir.

Böylece bir kez daha akla, idrake, irfana, ahlâka veda…

Ne söylemişti Üstad: 'Bir tesirim varsa eğer ya budalaca coşturuyor ya da kusturuyor!'

Başka söze ne hacet…"