Medya
02 Tem 2013 12:58 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:15

''SÖZCÜ DİYE BİR GAZETEMİZ VAR ZATEN NEŞE ABLA'' NEŞE DÜZEL'E İLGİNÇ ELEŞTİRİ!

Taraf'ın eski yazarı Murat Kapkıner, gazetenin Neşe Düzel tarafından Sözcü'ye dönüştüğünü ileri sürdü.

Taraf gazetesinin eski yazarlarından,şair Murat Kapkıner, gazetenin Neşe Düzel tarafından yönetilmesiyle birlikte Sözcü’ye dönüştüğünü, ileri sürdü ve şöyle yazdı: "Neşe Abla! Böyle bir gazetemiz zaten var. Başkaları da var. Ne kadar muhalif olursan ol, onlar kadar olamazsın ve bu yüzden de seni o mahalleye sokmazlar. Seni kimse dinlemez."

Taraf’ın Ahmet Altan, Oral Çalışlar ve Neşe Düzel tarafından yönetildiği dönemlerde farklı pozisyonlar aldığının altını çizen Kapkıner, yazısında hem gazetenin zigzaglarını anlattı hem de Neşe Düzel’e  "Alenen iftira etmedikçe, ana avrat sövmedikçe olmaz!" diyerek Sözcü’nün pozisyonunu eleştirdi.

İşte Kapkıner’ın o yazısından bir bölüm:

Başından beri işin içinde olduğumdan, Taraf’ın, anacağım zikzaklarını iyi biliyorum.

(TARAF’IN ALTERNANS EĞRİSİ)

Bu sözcüğün (alternans) çoğul olduğunu sandığımdan ’alternansları’ demedim. Elektrikçiliğimden aklımda kalan bir sözcük. Dalgalı elektriğin aktivasyon ve istirahatlardan ibaret grafiğine ’Dalgalı akım alternans eğrisi’ derdik. Belki biliyorsunuz: sizi aydınlatan ampule akım sürekli değil, ritmik aralıklarla geliyor ve almaç soğumaya fırsat bulamıyor.

Seçenek, alternatif, hatta zikzak sözcüklerini de kullanabilirdim. Ama o okullu yıllarımda grafikte bir ‘eğri’ çizgisi vardı ve o çizgi Taraf’ın serüvenine çok benzediği için bu sözcüğü seçtim.

Başından beri işin içinde olduğumdan, Taraf’ın, anacağım zikzaklarını iyi biliyorum.

Ahmet Altan’ın GYY olduğu dönemin Taraf’ını hiç tartışmasız şöyle özetleyebilirim: "Herkese söz hakkı." Gerçekten o yılların Taraf’ında solcu vardı, sağcı vardı, ate vardı, İslamcı vardı, Hristiyan ve Yahudi vardı ve kimseye de sansür uygulanmazdı.

A.Altan ve ekibi (bu arada ben) ayrılıp, Gazete’nin başına Oral Çalışlar getirilince (anlayasınız diye söylüyorum) Taraf, oldu bir Star Gazetesi. Evet, İktidarın gazetesi. Bugünler ateizminde kendi rekorlarını kırmaya devam eden, mesela Namık Çınar neredeyse İslamî yazılar yazmaya başlamıştı o dönem. Ve sanırım bu manevrayla da orada kalabildi. Namık Abi (anacağımla beraber) Taraf’ın üç döneminde de demirbaştı. TRT’nun bir programcısı vardı. Cumadan cumaya dini programlar yapar sunardı. Tuhaftır; hükümetler değişir, darbeler olur ama anılan programcı, Asaf Demirbaş değişmezdi: otuz yıl kadar yaptı o programları.

Daha sonra Neşe Düzel GYY’liğine getirilince andığım ve emsali yeni yazarlar iplerinden boşandı sanki. Neşe Düzel’den beri karşımızda artık bir "Sözcü Gazetesi" var.

Taa… Altan zamanında Alper Görmüş’ün salt Altan’a ettiği nasihat şuydu: Rica ederim ‘muhalif gazeteci’lik olmasın. Görmüş’e göre ‘muhalif Gazetecilik’le ‘gazetecilik’ arasında ciddi ayrımlar vardı.

Muhalif gazetecilik mesela, O’na göre Milliyet vs. idi; haberi yanlı verirlerdi. Ben çarpıcı örneği vermek istiyorum: Sözcü.

Mesela Başbakan, iktidar, ağzıyla kuş tutsa hiçbir değeri yoktur ve o tutulan kuş Anka olsa, kuşa çevrilmeden okuyucuyla buluşturulmaz.

Neşe Abla! Böyle bir gazetemiz zaten var. Başkaları da var. Ne kadar muhalif olursan ol, onlar kadar olamazsın ve bu yüzden de seni o mahalleye sokmazlar. Seni kimse dinlemez. Hınç alınacak özel ya da tüzel kişi kimse ona, ana avrat söven birileri varken, senin ’Batı standartlı’ sövgüne, dikkatle seçilmiş olumsuz haberlerine kimse prim vermez o mahalleden.

Abla! Gel şu ’Batılı ahlakı’nı terk et; biraz ağzını boz. Böyle olmaz! Olmaz! Burası Türkiye. Alenen iftira etmedikçe, ana avrat sövmedikçe olmaz!

Murat KAPKINER / T24