İki Lafın Beli
02 Haz 2014 11:38 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:14

Sky360'dan Yılmaz Özdil yüzünden kovulan Korcan Karar Medyaradar'a konuştu: Haberin onurunu korudum!

Sky360 TV’nin Yılmaz Özdil nedeniyle işine son verdiği Ana Haber spikeri Korcan Karar ilk kez Medyaradar’dan Alev Gürsoy Cimin’e konuştu.

Usta bir televizyoncu. 34 yıldır bu işi yapıyor… Mesleğin hemen her kademesinde yer aldı. Foto muhabirliğinden başladı, haber merkezlerinde yöneticilik ve anchormanliğe kadar yapmadığı iş kalmadı. Son olarak Sky360 TV'de ana haber ona emanetti. Geçtiğimiz günlerde üzücü bir haber geldi. Sky360 TV'de yönetim çok tartışılacak bir karara imza attı. Kanalın Ana Haber sunucusu Korcan Karar'ın işine son verildi.
Bu kararın gerekçesi ise üzücüydü…
Çok konuşuldu, çok tartışıldı…  
Deneyimli spikerin işine Yılmaz Özdil aleyhine haber yapmamasından dolayı son verildiği medya kulislerinde konuşuluyordu.
Ben de Korcan Karar’ın bizzat kendisine sordum bu üzücü olayın esas nedenini. Kendisi de kırmadı, samimi bir şekilde anlattı.
Evet söylenildiği gibi gerekçe Yılmaz Özdil….
Başbakan Erdoğan ile Yılmaz Özdil arasında Soma maden faciası nedeniyle patlak veren "müstahak" polemiği Sky360'da haber yapılmıştı, ama sadece tek bir taraf vardı o haberde, Yılmaz Özdil’in açıklamalarına yer verilmemişti. Korcan Karar da haberciliğin gereği olan bir istekte bulunmuş; haberin tüm taraflarına yer verilsin istemiş ama olmamış. İşine de zaten birkaç gün sonra son verilmiş. Usta haberci diyor ki; "Benim hassasiyetim sadece Yılmaz Özdil için değil, tüm haberler için de böyleydi. Habercilikte tüm taraflara yer verilir" Aslında haber merkezilerine de bu dik duruşu ile ilkeli gazetecilik için önemli bir mesaj veriyor. Unutulan bir değeri hatırlatıyor. Ben şimdi aradan çekiliyorum sizi onurlu bir meslektaşın söyledikleri ile başbaşa bırakıyorum.


RÖPORTAJ: ALEV GÜRSOY CİMİN
Twitter: gazetecialev
Mail: alevgursoy@gmail.com



Korcan Bey öncelikle çok geçmiş olsun.  SKY 360 TV'de yönetim çok tartışılacak bir karara imza attı. Nedir işten atılma gerekçeniz. Gerçekten Yılmaz Özdil mi?

Ben 34 yıldır gazetecilik yapan biriyim. İlk foto muhabirliği ile bu işe başladım ardından TV’lerde yöneticilik yaptım, haber anchormanliği yaptım. Hayatımda başka hiçbir mesleğim olmadı. Bu işi mümkün olduğu kadar iyi yapmak için hayatım boyunca çaba gösterdim. Haberciliğin şimdilerde unutulan evrensel ilkeleri var. Nedir bu evrensel kurallar; hepimizin bildiği gibi haberin dört bir tarafına muhakkak söz hakkı vermek. Bana bu işi böyle öğrettiler. Ben de hayatım boyunca taraflara yer vererek tarafsız habercilik yaptım.

“HAYATIM BOYUNCA TARAFSIZ HABERCİLİK YAPTIM”

Sizi işinizden eden bu kriz nasıl patladı peki?

Türkiye’yi yasa boğan Soma faciası yaşandı. Büyük faciada beş gün boyunca  neredeyse 24 saate yakın yayınlar yaptım. Orada da hep doğruları tarafsız bir gözle aktarmaya çalıştım. 53 yaşındayım ve az öncede söylediğim gibi hayatımda yaptığım bir tek meslek bu. Benim için çok yüce bir meslek. Nedir gazetecinin görevi? Halkın doğruları öğrenmesi için gerçekleri aktarmak. Çalıştığım kurumlarda da hep bunu yapmaya çalıştım. Soma’dan döndükten sonra Yılmaz Özdil’in Sayın Başbakan ile olan polemiği ve Yılmaz Özdil’in müstahak şeklinde bir açıklaması vardı. Bunun üzerine de bizim haber bültenimizde bir Yılmaz Özdil haberi yapılmıştı, ben o habere baktım. Bir de canlı yayın konuğu vardı konuya dair. Ama habere baktığımda haberin sadece bir tarafı vardı. Gidip haber merkezi yöneticisine bu haberde Yılmaz Özdil’in açıklamalarını da yer verelim. Haber tek taraflı olmaz dedim. Ama o açıklama haberin içerisine konulmadı. Ben de dedim ki: Bakın Yılmaz Özdil’i 1981’den bu yana tanırım, birlikte çalıştık. O insan benim hem arkadaşım, hem dostum hem de yüz yüze baktığım meslektaşım, yarın sizinle ilgili de böyle bir haber çıksa yine aynı haberi yaparım. Haberi sadece tek taraflı göremeyiz. Yılmaz Özdil’e de söz hakkı vermelisiniz. Ama haklıdır ama değildir… Biz görevimizin gereğini yerine getirelim. Ama olmadı. Haber tek taraflı girdi.

“TÜRKİYE’DE HABER ONURU UNUTULDU”

Habercilikte zaten aslolan bütün taraflara yer vermek değil midir tarafsız bir bakış açısı ile? Gazetecilik böyle yapılır diye biliyorum…

Bakın Türkiye’de haber onuru unutuldu. Bize haberin onurunu unutturdular. Ben de işte o onuru korumak için haber merkezi yöneticisinden Yılmaz Özdil konusunda böyle bir istekte bulundum. Bu istekten yaklaşık beş gün sonra da işime son verildi.

“HABER ONURUNU KORUMAYA ÇALIŞTIM”

Gerekçe direkt Yılmaz Özdil mi denildi?

Elime verilen yazıda yeni yapılanma döneminde sizinle yolumuz ayrıldı yazıyordu. Bültene 2 saat kala ise İnsan Kaynaklarına çağrıldım “ Korcan Bey, yeni bir yapılanma var ve bu yapılanma içerisinde siz yoksunuz, sizinle yollarımız ayrıldı” denildi. Kâğıda imzayı attım ve haber merkezindeki çalışma arkadaşlarımla vedalaştım.  Ardından da İzmir’e baba ocağına geldim.

“MESLEĞİ YÜCELTEN DE ALÇALTAN DA BİZLERİZ”

Çok talihsiz bir olay ve sanırım biz bu süreçte böyle olaylarla fazlasıyla karşılaşmaya başladık. Meslektaşlarımız işsizliğe mahkûm ediliyor.

Bu bizim mesleğimiz. Bu mesleği yüceltecek olanlar da yine bizleriz. Bu meslek halkın doğru haber alması adına yapılmalı, halkı kandırmak için değil. Medyanın da fabrika kodlarına yeniden dönmesi lazım.

“MEDYANIN FABRİKA AYARLARINA YENİDEN DÖNMESİ LAZIM”

Bu mümkün mü peki?

Elbette. Benim hala umudum var. Hiç yitirmedim umudumu. Bu meslek bizim çünkü. Bu mesleği yüceltecek olan da yerin dibine sokacak olanlar da yine biziz. Meslekte sokakta yürüdüğün zaman insanlar suratına tükürmüyorsa bu işi iyi yapıyorsundur.

Yaşadığınız bu tatsız duruma rağmen hala umutlu olmanız da güzel. 

Benim yaşadığım olay ne ilk ne son. Onlarca arkadaşım böyle olaylar yüzünden meslekten ihraç edildi. İşini yapamaz duruma geldi. Ama ben yine de umudumu kaybetmiyorum, aslında umudumuzu yitirdiğimiz zaman ölürüz.

“HABERDE TEK TARAFA YER VERİLMEZ, HABERİN TÜM TARAFLARINA YER VERİLİR”

Yılmaz Özdil’in “Müstahak” açıklamasının peki hiç mi eleştirilecek bir tarafı yoktu. Ölüm kime müstahak olabilir ki?

Doğrudur, yanlıştır biz bunu tartışmıyoruz. Ben ne Başbakan haksızdır diyorum ne de Yılmaz Özdil. Benim kavgam ya da mücadelem doğru ve tarafsız habercilik için. Benim buradaki tavrım yalnızca haberedir. Haberde hem Başbakan’ın dediği hem de Yılmaz Özdil’in dediği olmalıdır. Kimin haklı kimin haksız olduğuna haber merkezi ya da o haberi kaleme alan gazeteci, editör değil, izleyici karar verir. Haberin tüm taraflarına yer verilmeli. Benim derdim buydu.

Habercilikte unutulanlardan biri de sanırım tüm taraflara yer vermek?

İşte bunun unutulmaması için de ben mücadelemi verdim. Doğru bir duruş olduğunu düşünüyorum bunun da.

Onca zaman çalıştınız SKY 360’da. Peki, bu yaşadığınız ilk sıkıntı mıydı, daha önce de benzer vakalarla ya da habere dair müdahalelerle karşılaştığınız oldu mu?

Bakın bu kanallar bizler içindeyken satıldı. Bizler tercih etmedik buraları. TMSF’nin el koyduğu şirketlerde çalışan gazeteciler kendi seçimleriyle değil, sürekli el değiştiren kanallarda kendi istemleri dışında bulundu. Patronlar ya da çalışacağımız kişileri seçmek bizim elimizde değildi neticede. Bu benim bilfiil yaşadığım ilk olaydı. Açıkçası çok da katı müdahalelerle karşılaştığımızı söyleyemem. Orta halli giden bir durumdu. Ama şu var. Ben hiçbir zaman yazılanlara bağlı kalmadım. Haberde okuduğum anonsları bile sil baştan yazardım. Kelimesi kelimesine yazılanı düzeltip her defasında, her Allah’ın günü kendi söylemime çevirdim. O da dikkatli habercilik içindi. Elbette zor bir dönemdi ama demek ki yaşanması da gerekiyormuş.

Kırgın ya da kızgın mısınız?

Hayır değilim. Hiç kimseye kızgınlığım yok. Böyle olması gerekiyormuş. Önemli olan benim vicdanım. Akşam yattığımda o yastığa kafamı rahat koyabiliyor muyum, önemli olan bu. Her meslek zor. Bir güneş doğar, bir güneş batar. İşsiz gazeteci olarak bugünleri böyle geçireceğiz.

Olay sonrası Yılmaz Özdil sizi aradı mı?

Elbette konuştuk. Geçmiş olsun dedi.

“SADECE YILMAZ ÖZDİL HABERİ DEĞİL, TÜM HABERLER İÇİN DE AYNI HASSASİYETİ TAŞIDIM”

Başka ne söyledi?

İki kişinin arasında geçen bir konuşma bu, çok da anlatmak doğru değil. Ama özellikle bir konuya vurgu yapmak istiyorum: Bu hassasiyetim yalnızca Yılmaz Özdil haberi için değil aslında tüm haber içindi. Bir AK Parti haberi yapıyorsak muhakkak CHP, MHP ve BDP haberi de olması gerektiğini her bültende söyledim. Haber tanıtımımızı izlediyseniz orada da görürsünüz önce AK Parti Lideri ardından CHP, MHP ve BDP liderlerine eşit bir şekilde yaymaya çalıştım. Yani hassasiyetim sadece Yılmaz için değildi. Yılmaz meslektaşım ve gazeteci kardeşim olduğu için elbette ki bu haberde de özen gösterdim. Benim duruşum bu.

Yeni bir yerle görüşme ya da yeni bir iş var mı peki?

Hayır, şu an yok. Elbette dostlarımız arayıp soruyor. Ama iş manasında bir görüşme henüz yapmadım. Biraz kendimi dinliyorum.

“ONURLU BİR DURUŞ SERGİLEDİM”

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey varsa buyurun…

Mesleği yüceltmek de alçaltmak da bizim elimizde. Ben bu konuda onurlu bir duruş sergilediğimi düşünüyorum. Kimseye başta da dediğim gibi kızgın, kırgın değilim. İnsanların çalışmak istediği kişileri kendilerinin seçme hakkı var. Ben yaptığımın doğru olduğuna inanıyorum, önemli olan bu. Yaşasın hür, bağımsız, doğruları söyleyen, anlatan gazetecilik, televizyonculuk.