CineRadar
23 Mar 2012 00:32 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:28

SİNEMA SALONLARINI KURTLAR BASACAK!

Medyaradar Sinema-TV yazarı Murat Tolga Şen haftanın filmlerini yorumluyor ve bu haftanın iyisi olarak müthiş bir yaşam savaşı hikayesi olan Gri Kurt'u işaret ediyor.

Bu hafta eşine az rastlanır bir durum yaşandı ve yapımcısı bugün gösterime girmesi beklenen yerli aksiyon filmi Ayaz’ı sinemalarda göstermekten vazgeçti. Sebep: filmi göstermek için yeterli salon bulamamak… Salonlar ve filmler cephesinde çok daha büyük kavgaların yaşanacağını şimdiden öngörmek mümkün. Hal böyle olunca gösterime girecek film sayısı bir eksilerek 6’ya düştü. Hafta başından beri Ankara Uluslararası Film Festivali’nde olmam sebebiyle bu filmlerin 3’ünün basın gösterimlerini kaçırdım. Okurlarımdan bunun için özür dilerim ama bunu güzel bir “festival izlenimleri” yazısıyla telafi etmeye kararlıyım. İşte haftanın filmleri… Seveceğiniz film için salona girmenizi diliyorum. İyi seyirler…

Gri Kurt  / The Grey / : Aksiyon

Yönetmen: Joe Carnahan

Oyuncular: Liam Neeson, Dallas Roberts, Frank Grillo, Dermot Mulroney, Nonso Anozie

Alaska’da petrol sondajında çalışmak için görevlendirilen bir ekip, uçaklarının düşmesi sonucu bölgenin vahşi ve ıssız bir alanında mahsur kalırlar. Grubun başı olan Ottway, ekibin vahşi doğada aç kurtlara karşı hayatta kalabilmesi için elinden geleni yapmak zorundadır. Hem kaza sonrası aldıkları ölümcül yaralar, hem de insanı donduran hava koşulları karşısında kurtlara yem olmadan buradan kurtulabilecekler midir?



Gri kurt, avcının av olma hikayesini bir tür doğa slasher’ına çevirerek aktarıyor. Bir grup, ait olmadıkları yabancı bir ortamda terörize edilerek teker teker avlanıyor ve biz acaba sona kim kalacak diye merak ediyoruz. Aslında merak ediyoruz denemez çünkü hikaye, Liam Neeson’un oynadığı Ottway karakterini o kadar öne çıkarıyor ki biz sona kadar gidecek kişinin kim olduğunu biliyoruz.

Filmin katili olan kurtlar aç oldukları için avlanan doğa canlılarından çok insan öldürmekten başka bir derdi olmayan şeytani yaratıklar olarak gösteriliyor. Bu kadar National Geographic, Animal Planet izleyen bir nesli, Kurtların zevk için avlanan yaratıklar olduğuna inandırmak mümkün mü? Ayrıca CGI kurtlar iyi bir fikir değil... Jurassic Park’ın dinazorları gibi milyonlarca yıl önce yaşamış yaratıklara tamam ama Kurt? Tamamen bilgisayar ortamında yaratılmış kurtların varlığı filmin etkileyiciliğine öylesine balta vuruyor ki bazen izlediğiniz şeyi ciddiye almanız zorlaşıyor.

Söylemeden geçemeyeceğim, Gri Kurt tam bir ’erkek filmi’... Joe Carnahan erkekleri aileleri için her şeye rağmen hayatta kalmaya ve onları korumaya devam eden savaşçılar olarak betimlemiş ve filmin tüm duygusallığı buna hizmet ediyor ve eline geçen her fırsatta babalar için en değerli şeyin çocukları olduğunu, tüm zorluklara onlar için katlandığını kafamıza çakıyor.

Gri Kurt’un söylediği yeni bir şey yok ama bu tür filmlerden hoşlananlar için güçlü bir seyirlik. Sadece elindeki malzemeyi tam olarak kullanamamış ama hem sinemada görmek için iyi bir seçim hem de, hani bir yerde karşınıza çıkınca ille de takılıp kaldığınız filmler vardır ya, işte onlardan biri.

3.5*** Sinemada izlemek için iyi bir seçim!

Ölüm Yolculuğu / Apollo 18 / Korku, Bilim Kurgu

 Yönetmen: Gonzalo Lopez-Gallego

 Oyuncular: Ryan Robbins, Lloyd Owen, Andrew Airlie

Özet: 17 Aralık 1972’de Apollo17 adlı uzay aracı aya insanlı son seyahatini gerçekleştirir. Fakat iddialara göre bundan tam bir yıl sonra, Amerika Savunma Bakanlığı tarafından görevlendirilen iki astronot gizli bir görev için Apollo 18 uzay aracı ile yeniden aya gönderilir ve bu bilgi herkesten gizlenir. NASA’ya ait neredeyse 40 yıllık bir video kaydı ortaya çıkınca bu iki astronotun yaşadıkları da gün yüzüne çıkacaktır.



Yönetmen Gonzalo Lopez-Gallego, asla gerçekleşmemiş bir ay yolculuğunu, işin içine bolca bilim kurgu katıp yönetmeye soyunmuş… Alıştığımız üzere, uzaya yolculuk yapan astronot hikayelerinin olmazsa olmazı bir barbekü partisinden görüntülerle açılan film, fırlatmanın ardından aya inişten itibaren gerilimi yükseltirken nereye sapacağı konusunda bilinçli bir şaşırtmaca yapıyor. Lloyd Owen’in canlandırdığı astronot Nate Walker’ın tekinsiz yüz hatlarından ve kapalı ortamda bulunmanın yaratacağı halüsinatif etkilerden beslenen bir gerilim ya da iki kişilik bir slasher’a dönüşecekken, hikaye asıl rotasına giriyor.

Sonuçta bilim kurgu diye dosta düşmana sarıldığımız zamanlardayız. Asıl büyük ödül olan Prometheus’a kadar karşımıza ne çıksa atıştırmalık niyetine seyredeceğiz belli ki. Apollo 18 de bu anlamda başarılı bir film... Georges Méliès’in Aya Seyahat (Le Voyage dans la Lune)’inden 110 yıl geçtikten ve Ay’a gerçekten gidildikten sonra bile orada insanlığı bekleyen türlü kötülükler olabileceğine inandırıyor bizi.

3*** Sinemada izlemek için iyi bir seçim!


Ölüm Denizi / Hwanghae / Drama, Suç, Gerilim

Yönetmen: Hong-jin Na

Oyuncular: Jung-woo Ha, Yun-seok Kim, Seong-Ha Cho

Özet: Kuzey Kore, Güney Kore ve Çin arasına sıkışmış Yanji kentinde geçen Ölüm Denizi, araba kovalamacaları, cinayetler ve bıçaklı kavgalarla dolu bir aksiyon-gerilim filmi. Taksicilik yapan Gu-nam’a borçları boyunu aşınca, son bir şans verilir. Güney Kore’ye geçip bir adamı öldürürse, bütün borçları silinecektir. Çaresiz kalan Gu-nam, teklifi kabul eder. Fakat işler planlandığı gibi gitmez ve Gu-nam kendini hem Güney hem de Kuzey Kore’nin namlı çetelerinin arasında bulur. Bu yılın en yaratıcı aksiyon filmlerinden biri olan ve Cannes’da Belirli Bir Bakış bölümünde gösterilen Ölüm Denizi’nin yönetmeni Na Hong-jin ilk filmi Ölümcül Takip / The Chaser ile büyük beğeni toplamıştı. Ölüm Denizi, majör bir Hollywood stüdyosu (Fox International) tarafından finanse edilen ilk Kore filmi.



Ölüm Denizi, The Chaser’ın yönetmeninden gelen şiddet içeriği aşırı yüksek bir film… Bu her izleyicinin midesine göre olmayabilir. Kore filmlerinde artık alışık olduğumuz türden şiddet gösterilerinin de ötesine geçen film durumu belli bir noktadan sonra o kadar abartıyor ki en tahammülkar seyirciyi bile zorlayabilecek bir hale dönüşüyor. Sanki her şey bu aşırılığa hizmet eder gibi… hikaye bile geride kalıyor. Kötü bir film değil, iyi bile denebilir ama izlemeden önce mutlaka hakkında bir şeyler okumanız gereken türden bir yapım.

3.5*** Sinemada izlemek için iyi bir seçim!


Açlık Oyunları / The Hunger Games / Aksiyon, Bilim Kurgu

Yönetmen: Gary Ross

Senaryo: Gary Ross, Suzanne Collins, Billy Ray

Oyuncular: Jennifer Lawrence, Josh Hutcherson, Liam Hemsworth, Elizabeth Banks



Özet: Bir zamanlar Kuzey Amerika olarak bilinen bir yerin yıkıntıları içerisinde Panem ulusu yaşamaktadır. Başkentin etrafındaki 12 bölge bir hat boyunca sıralanmıştır. Bütün bölgeler, her yıl yapılan Açlık Oyunları’nın yarışmasına yaşları 12 ilâ 18 arasında değişen bir erkek ve bir kız çocuğu göndermek zorundadır. Açlık Oyunları TV’den yayınlanan ölümüne bir kavgadır.

El Yazısı / Drama, Romantik

Yönetmen: Ali Vatansever

Oyuncular: Cansu Dere, Wilma Elles, Sarp Akkaya, Sercan Badur, Salih Kalyon



Özet: Kasabanın eczacısı Zeynep ani bir kararla evlilik hazırlıklarına başlar. Genç Ahmet, yakındaki köyden sevdiği kızı kaçırmayı plânlamaktadır. Afacan Ragıp, Eczacı Zeynep’e naif bir aşk mektubu yazar. Kasabanın ilk yabancı öğretmenini karşıladığı günde, umut dolu bu üç hikâye giderek iç içe geçer.

Bir Ses Böler Geceyi / Drama

Yönetmen: Ersan Arsever

Oyuncular: Cem Davran, Merve Dizdar, İpek Tenolcay, Ali Sürmeli



Özet: Film, üniversitede araştırma görevlisi olan Süha’nın arabasıyla bir köy mezarlığının duvarına çarpmasıyla başlar. Gök yarılmışçasına yağmur yağmaktadır, Süha gecenin içinden geçen bir tabut görür, frene basar… Gözlerini açtığında bir köy mezarlığındadır… Kendini mezar taşlarının arasında bulan Süha, boş bir mezardan geçmiş yaşamına doğru ilginç bir yolculuğa çıkacaktır.

twitter.com/murattolga    /    murattolga@gmail.com