Sinan Oğan’ın işi zor!.. “Yanlış At”a Oynama Riski Doğar mı?..

Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar, herkes Sinan Oğan’ın tavrını dört gözle beklerken bunun olası dinamiklerini ve sonuçlarını tartıştı….

Efendim:  Şu hayatta en zor iş “İki arada bir derede kalmak”tır. Siyasette ise daha da zor. Çünkü siyaset kararsızlığı kaldırmaz. Yanlış kararları ise hiç. Hele de neredeyse herkesin gözünüzün içine baktığı, biran önce safınızı belli etmenizi istediği hatta psikolojik etki altında tutmaya çalıştığı durumlarda hepten zordur. Ne yapsanız kaçamazsınız. İlaveten üzerinizde daralan zamanın baskısını hissedersiniz. Bir anlamda “Sakal bıyık meselesi” yani!

İşte Ata İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan’ın durumu biraz buna benziyor. O kadar ki belki de baştan kendisinin bile beklemediği bir konuma sürüklenmiş görünüyor. Aldığı 5.17’lik oy oranına “kilit” diyemesek bile onu önemli bir pozisyona çekmiş durumda. Ancak bunu Sinan Oğan kimi işaret ederse oyların tümünün ona gideceği şeklinde algılamamak gerek. İş hiç bu kadar basit değil!

Oylar Bölünmeye Mahkum!..

Daha öncede belirttiğim gibi bana kalırsa Oğan kimi desteklerse desteklesin ortadaki oylar bölünmeye mahkum görünüyor. Bununda gayet “sosyolojik” bir nedeni var. (Olaya halen kişisel tercihler üzerinden bakan yanılır!) Türkiye’de şu an kendisine “Ülkücü” veya “Milliyetçi” diyen birçok parti mevcut. Küçükleri saymaz isek bunlar esas olarak MHP, İYİ Parti, BBP ve Zafer Partisi’dir.  MHP, daha “Klasik”, geleneksel milliyetçiliğin ana damarı olurken, İYİ Parti daha “Modern” bir noktada duruyor gibi ve evrimi bana göre halen sürüyor. BBP Muhsin Yazıcıoğlu geleneğini temsil ederken, Zafer Partisi kendisine –bilhassa mülteciler üzerinden- yeni bir “Kanal” açmaya çalışıyor gibi.

Lakin oyların nereye gideceği söz konusu olduğunda durum farklılaşıyor. Bir kere Oğan’a giden oylar homojen değil ve daha ziyade tepki oyları. Bir parti disiplini içinde edinilmiş oylarda değil. Yani “emir dinlemez” türünden. Kime destek olacakları çok şüpheli. Elbette Oğan’ın bir adresi işaret etmesinin “psikolojik önemi” ve etkisi olacaktır. Ancak bu oyların tümüyle işaret edilen yere gideceği garantide sayılamaz. (Muhtemelen 2.5 puanlar  veya 3’e 2 şeklinde bölünecektir.)  Peki bunun sebebi nedir?

İki Eğilim Çatışacak!..

Bunun sebebi milliyetçi kulvarda esas olarak iki eğilim olmasıdır. Biri daha çok Orta Anadolu ve taşra tabanına dayalı “Muhafazakâr milliyetçilik” (Dini eğilim ve motifleri de bünyesinde  barındıran) , diğeri ise daha kentli tabana seslenen modern ve “Seküler Milliyetçilik”(Dini motivasyonu daha az) olarak göze çarpıyor. Kavramlar ne derece yeterlidir bilmiyorum. Fakat “kabaca” böyle tasniflenebilir.

Tam bu noktada Muhafazakâr Milliyetçi damar Erdoğan’a yönelirken (HÜDA-PAR öcüsü onları şu an fazla korkutmaz. Daha ziyade HDP’ye odaklılardır), Seküler Milliyetçilik daha çok Kılıçdaroğlu’na yüzünü dönecektir. (HDP onları rahatsız etse de laiklik ve diğer konular daha önemlidir) Nitekim İttifaklar arasında hangi partinin yer aldığı da buna göre şekillenmiştir aslında. Saflaşmalara bu gözle bakmakta yarar var. Hiçbir şey rastgele ya da “tesadüf” değil!

Oy dağılımı ve destekler şu veya bu liderin kara kaşına kara gözüne göre şekillenmiyor. ATA İttifakı ve Zafer Partisi’nin ise henüz hangi dinamiğe yaslandığı meçhuldür. Daha çok modern kanada yakın gibi dursa da bünyesinde ve tabanında her iki eğilimi de halihazırda barındırıyor gibi görünmektedir. Seçimlerde bu iki eğilim blok davranış içine girmeyip, tercihte ayrışabilir. Bir bölüm Erdoğan’ı bir bölüm Kılıçdaroğlu’nu destekleyebilir. Muhtemelen de yarı yarıya veya ona yakın olacaktır. Yani ki Oğan filanı desteklemezse karalar bağlamanın ya da falanı desteklerse zil takıp oynamanın alemi yok. Sosyolojik realiteler o kararı onlar adına çoktan verdi bile!

AK Parti “Muhafazakâr Milliyetçiliği” Kucaklar!..

Bu arada hatırlatmalıyım ki son dönemde aslında Adalet ve Kalkınma Partisi de milliyetçi motifleri sahiplenmiş durumda. Kimilerine bu “Çakma” gibi gelse de gerçekte askeri savaş sanayi, PKK’ya ve PYD’ye karşı yapılan operasyonlar, HDP’ye tavır, Ege ve Akdeniz’de “Mavi Vatan” konsepti, batıyla sürtüşmeler, vb gibi konularda o da –üstelik pratik olarak- bu konuda “bende varım” diyor. Bu yüzden de MHP, BBP ve Ulusalcıların desteğini almış durumda.

Yani ki AK Parti’ye kayacak oylar bu kesim milliyetçi tabanı rahatsız etmez. Onun kimi politikalarından hoşlanmasalar da bu çizgide durduğu sürece destek alacaktır. Yani iş “ya o ya bu”ya kalırsa aynı kesimin kimi destekleyeceği baştan bellidir.

HDP Faktörü Halen Belirleyicidir!..

Kim ne derse desin sonuçta bir algı oluşmuştur. O da Millet İttifakı ve bilhassa CHP-Kılıçdaroğlu’nun HDP ile birlikte hareket edeceği ve HDP’nin dayatmalarına boyun eğeceği endişesidir. Bu konuda bazı abartmalar olsa dahi zihinlere yerleşen budur. HDP’nin hayaleti halen seçimler ve tercihler üzerinde dolaşıyor!

O yüzden –kimilerinin zannettiği gibi- bu saatten sonra milliyetçi kesim suni “milliyetçi” söylem ve şovlarla, reklam şirketlerinin alelacele masa başında imal ettiği sloganlarla, afişlerle, vb kolaylıkla tavlanamaz. “Kim daha milliyetçi” yarışı aleyhlerine olur. Kimse aslı dururken suretine, üstelik yapmacık kaçanına oy vermez. Sakil ve komik durur. CHP’nin kulakları çınlasın!   

Aynı sebeple şurası kesinki HDP ile şeklen bile olsa yan yana düşmenin gölgesi bile milliyetçi kanattaki bir parti ve aday için hayli sıkıntı doğurur. Sinan Oğan’da bunun bir istisnası değildir. Bu durum ATA İttifakı içinde bile tartışma doğurabilir.

MHP’nin Tutumu Önemli!..

Bu arada MHP faktörü de unutulmamalıdır. Klasik milliyetçi damar AK Parti ile birliktedir. Zaten Sinan Oğan’a anında tavır alınmış, yer almasının “istenmediği” hissettirilmiştir. Bu sadece geçmişte yaşanan tartışmalar ve ileriye yansıyabilecek sonuçlardan ibaret değildir. Nitekim MHP’de oyların bölüneceğinden zaten emin görünüyor olsa gerek ki Oğan’ı kolaylıkla dışlamıştır. Oyların en az yarısının Erdoğan’a akacağını düşünüyor olabilirler. Resti görmüşlerdir. Öyle veya böyle demek ki Cumhur İttifakı bileşenleri için Oğan faktörü çok fazla “tedirgin” eder görünmemektedir. Hatta bir anlamda kendi elleriyle onu “karşı taraf”a mecburen itmiş gibidirler sanki. Fakat politika bu belli olmaz. Nitekim son Erdoğan-Oğan görüşmesi durumu değiştirmiş olabilir!  

 “Ne İsa’ya Ne Musa”ya Yaranamamak!..

Aynı sebeple Sinan Oğan’ı bir “tehlike” bekliyor. O da  “Ne İsa’ya Ne Musa’ya yaranamamak” tır. O yüzden Oğan’ın şu veya bu partiyi desteklemeyip desteklememesini olduğundan fazla abartmamak gerek. İkincisi Sinan Oğan sadece birini destekleme kararı vermeyecek. Aynı zamanda ilerideki o cenahta mümkün kendi “liderliğini” de riske sürmüş bulunacak. (Ümit Özdağ faktörü de unutulmamalı!) Hatta belki de “milliyetçi kanat”taki konumunu da. Bu anlamda Oğan kendi kaderini de oylamış olacak!

Herkes “milliyetçilik yükseliyor” diyor ama milliyetçilik kendi içinde bir hayli de sorunlu ve tartışmalı yükseliyor galiba. Tabii bu zeminde hareket etmek hele de “taraf” seçmek biraz kumar oynamak gibi. “Yanlış ata” oynadığınızda tüm sermayenizi kaybedebilirsiniz. Kimi seçerseniz seçin her birinin size bir faturası olacak. Fakat pratik süreç bunun tersine zorluyor.

Erdoğan’dan yana tavır alırsanız başka (Ki bu bana göre zayıf ihtimal ama hiç belli olmaz), Kılıçdaroğlu’ndan yana durursanız başka (Ki, bu bana göre şimdilik daha kuvvetli ihtimal gibi) sonuçlara varırsınız. Erdoğan’dan yana tavır alırsanız başka türlü suçlanır Kılıçdaroğlu’ndan yana başka türlü. Tabii bir diğer seçenekte “ortada” kalmak, seçmenini serbest bırakmak oluyor herhalde…

Kısaca hepsinin bir maliyeti olacak… Göreceğiz…

21.05.2023.

NOT 1: ATA İttifakı bileşenlerinden Adalet Partisi Genel Başkanı Vecdet Öz “Kılıçdaroğlu’nu destekleme” yönünde karar aldıklarını belirtmiş. Olabilir. Bu sadece AP’yi bağlar. ATA İttifakı adına ya da Sinan Oğan adına resmi bir açıklama değildir. Neden alelacele erkenden böyle bir açıklama gereği duydu bilemem!..  

NOT 2:  Sözcü’den Saygı Öztürk’ün bugünkü yazısı hayli ilginç. Buna göre Sinan Oğan ile Ümit Özdağ arasında çelişki olduğu sonucu çıkıyor. Ancak dikkatimi çekti. Eğer böyleyse bu ikili niçin koltukta karşılıklı ellerinde tespihle gülerek fotoğraf veriyorlar. Sadece kafama takıldı...