Medya
09 Tem 2012 11:39 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:53

''ŞİKE SAVCISI ÇOCUK MU KANDIRIYOR?''

Güneş Gazetesi yazarı Rıza Zelyut, şike savcısı Mehmet Berk'i yalancılıkla suçladı..

Şike savcısı çocuk mu kandırıyor?

Türk hukuk tarihine  ’şike savcısı’ olarak geçen eski özel yetkili savcı Mehmet Berk, Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök ile konuşmuş.

Savcı Bey’in açıklamalarını okurken kahkahalarla güldüm.  Şike işini, Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım’ı linç etmeye çeviren kendisi değilmiş gibi anlatıp durmuş.

Mehmet Bey, nazik biçimde Ertuğrul Bey’e demiş ki?
’Kim onun için ( yani Aziz Yıldırım için) 139 yıl hapis istemiş?’

Sen istedin savcı bey; sen... Kendi hazırladığın iddianamenin 385. sayfasına bak.  Orada Aziz Yıldırım için a/Haksız ekonomik çıkar sağlamak için suç örgütü kurup yönetmek  suçundan ceza istedikten sonra b-c-d diye ta m harfine kadar suç uydurup bunlardan tek tek ceza isteyen sen değil misin? O 139 yıl işte bu aşırı cezalandırma isteğinizin eseri idi.

Savcı Mehmet Bey; kendi yazdığı iddianamenin 399. sayfasında  hakime diyor ki: ’Şüphelilere yönelik ceza tertibi sırasında alt sınırdan uzaklaşılarak ceza verilsin.’

Açıkçası şu: ’Aziz Yıldırım’a verilebilecek en fazla cezayı ver.’ Bu da yetmiyor;  denetim altında tutulmasını istiyor.
Savcı Bey; ’Elimize geçirmişken işini bitirelim!’ havası yok mu sizin iddianamenizde?

Ya şu sözlerine ne demeli: ’ Dava önüme geldiğinde iki şey dikkatimi çekti. Gelen iddialar, sıradan bir dolandırıcılık çerçevesinde ele alınabilirdi. Bu durumda, bu kişileri çağırıp, ifadelerini alıp bırakmaya karar vermiştim. Ancak 10 gün sonra hiç beklemediğimiz bir gelişme oldu. TBMM şikeyle ilgili o kanunu geçirdi. Kanun, elimizdeki davayı hiç beklemediğimiz bir biçimde etkiliyordu. Artık yapabileceğimiz bir şey yoktu.’
Ne büyük hata! Ne büyük ayıp! Bir olay dolandırıcılık ise; kanun değişti diye nasıl olur da çıkar amaçlı suç örgütüne, yani çeteye dönüşür? Bir olayın niteliği; kanun değişti diye değişir mi savcı Bey?

ÖRGÜTÜ KULLANDINIZ
Siz, Aziz Yıldırım’ı spor dünyasının dışına atabilmek için ona bir ’çete lideri’ elbisesi giydirmek  ve özel yetkili mahkemede yargılatmak zorunda idiniz; o yüzden kendisini örgüt lideri gibi gösterdiniz. Ana hedef o idi. iddianamende,  TFF Başkanı  Mahmut Özgener’in Aziz Yıldırım ile bağlantılı olduğunu; Fenerbahçe’ye  TFF’den haksız biçimde para verdiğini; bu paraların şikede kullandığını yazdınız. İyi de ağır biçimde suçladığınız Mahmut Özgener’i neden davaya dahil etmediniz? Hadi etmediniz; tanık olmarak bile niçin çağırmadınız? Sizi yalanlayacağını, iddianamenizi çürüteceğini bildiğinizden mi?
Ya o telefon dinlemeleriniz? Hangilerini dosyaya aldınız; hangilerini almadınız; bilen var mı?

İYİ NİYET BU MU?
Bir de yakınmaz mı? ’Bu dava hayatımızı allak bullak etti. Ben Balyoz davasında da çalıştım. Şike davasını açtığımız zaman, bunun da Balyoz gibi 3-4 ay konuşulup biteceğini sandık. Ama yanılmışız. Bunun böyle bir noktaya geleceğini hiç tahmin etmedik.’
Siz, özel yetkili savcılar ve hakimler; Fenerbahçe’yi; TSK gibi öyle kolayca teslim alınacak bir kurum sandınız ve yanıldınız.
Ne bekliyordunuz Savcı Bey? 60 yaşındaki  başkanlarını; Al Capona gibi göstermenizi; zindanda çürüttürmenizi alkışlayacak mıydı Fenerbahçeliler?
Fenerbahçelileri kahrettiren, kendi deyişinizle yüzde 90’ı yalan haberlerin kaynağı sizin o iddianameniz değil mi? Baktığınız dava üzerinden Fenerbahçe televizyonlarda, gazetelerde linç edilirken hiç o müfteriler hakkında suç duyurusunda bulundunuz mu?
Bulunmadınız; seyrettiniz...

BAK ŞU HAKEME
Bu davaya bakan 16. özel yetkili Ağır Ceza Mahkemesi’nin özel yetkili hakimi Mehmet Ekinci de konuşup ’Biz gördüğümüzü çalarız!’ diyerek hakem havalarına girdi. 2006 yılındaki Denizli-Fenerbahçe maçının hakemi Selçuk Dereli de aynen bu havalarda idi.
Açıkça belirteyim ki şike hakimi Mehmet Ekinci ne kadar gördüğünü çaldı ise Yassıada Mahkemesi hakimi Salim Başol da o kadar  gördüğünü çaldı.
Bir zamanlar sırtı sıvazlanan Salim Başol’u bugün savunan kimse kalmadı. 
Efendiler! Aşağıda özel yetkili savcılar ve hakimler var ise yukarıda da Allah var.

Rıza ZELYUT / GÜNEŞ