Gündem
26 Oca 2012 16:12 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:16

RAMAZAN ÖZTÜRK'TEN HALEPÇE FİLMİ TEPKİSİ! MAHKEMEDE HESAPLAŞACAĞIZ! (MEDYARADAR/ÖZEL)

Halepçe katliamı ile ilgili film yapacağını duyuran Mahsun Kırmızgül'e Halepçe Katliamı'nın tanığı ve dünyaya duyuran ismi ramazan Öztürk'ten tepki geldi.

Geçtiğimiz günlerde medyaya yansıyan Mahsun Kırmızgül’ün Halepçe ile ilgili film yapacağı haberleri Halepçe katliamını dünyaya duyuran ismi gazeteci Ramazan Öztürk’ten tepki geldi.

Halepçe’nin Türkiye’den tek tanığı olan ve Halepçe Katliamı’nda çektiği "Sessiz tanık" fotoğrafıyla ses getiren Ramazan Öztürk, Medyaradar aracılığıyla gösterdiği tepkide, kendilerine ait olan Halepçe Katliamı film projesine zarar verilmek istendiğini ifade etti.

Öztürk, "Gerektiğinde kendileriyle mahkeme önünde de hesaplaşacağım. Ancak bu kez, gerçekler Ahmet Kaya’nın linç gecesindeki gibi gizli kalmayacak.  Sözün özü o ki, güneşi herkes görür ama balçıkla sıvanmayacağını da bilir." dedi.

İŞTE RAMAZAN ÖZTÜRK’ÜN MEDYARADAR ARACILIĞIYLA YAPTIĞI O AÇIKLAMA METNİ!

Zorunlu Açıklama

Bir basın mensubu olarak Medyaradar Haber Sitesi’nin sıkı takipçilerinden biri olduğumu bilmenizi isterim.
Sabah ve Takvim gazetelerinde 25.01.2012 tarihinde çıkan sonra da sitenizde yer alan “Mahsun Kırmızıgül Halepçe filmini Çekiyor” haberine aşağıdaki açıklamayı yapma zorunluluğunu hissettim. Haberin ilk kaynağının siz olmadığını biliyorum. Ancak, bu haberle ilgili gerçeğin, ciddi haberciliği ile internet gazeteciliğinde önemli bir yere sahip olduğuna inandığım Medyaradar’da yayınlanmasını önemsiyor ve rica ediyorum.

Gelelim haberin aslına;

Öncelikle bu haber yeni değildir. Bir yıl önce bazı medya organlarında çıkan ve benim tarafımdan ciddiye alınmayan bir haberle ilgili söylentilerin, bir yıl sonra kulaktan kulağa dolaşarak,  sanki yeniymiş gibi tekrar kurgulanmış halidir. Bu kez hem üzüldüm  hem de kamuoyunda yarattığı kafa karışıklığı nedeniyle yüzlerce insandan gelen telefonlara tek tek cevap vermek zorunda kaldım. Bu durumun projeme zarar verdiğini şimdiden görüyor ve gerçeğin kamuoyu tarafından bilinmesi açısından olduğu gibi aktarıyorum.

Halepçe Film projesi bana aittir. Halepçe Katliamı’nın öncesi ve sonrası, meslek hayatımın 25 yılını almıştır. Halepçe Katliamı’nı, hem Türkiye hem de dünya kamuoyuna duyuran haberciyim. Halepçe’yi dünya kamuoyunda gündeme getiren ve o günden bugüne hala güncelliğini kuruyan ünlü Sessiz Tanık fotoğrafını çektiğim gün itibariyle “mutlaka filmini de çekmeliyim” diye düşünüp çaba harcayarak zaman geçirdim.  Nihayet 2008’de hikayeyi yazdım. Sevgili Ünal Küpeli ile birlikte de senaryosunu hazırladık.

Halepçe’de Sessiz Tanık film senaryosu,  Irak Kürdistan Bölgesel Parlamentosu ve Kültür Bakanlığı tarafından üst düzeyde kabul edildi. Kürt Hükümetinin Başbakanı Sayın Behram Salih, Kültür Bakanı Sayın Kawa Mahmud Şakir projeye destek verdiklerini tüm medya önünde açıklama yaparak kamuoyuna duyurdular.Irak Cumhurbaşkanı Sayın Celal Talabani, eşi Sayın Hero Talabani,  baştan itibaren projeyi heyecanla karşılamış ve gerekli tüm desteği sağlayacaklarını defalarca açıklamışlardır. Filmin senaryosu kültür bakanlığının resmi kayıtlarında mevcuttur. Ayrıca filmin sinopsisi de adı geçen ilgililerin elindedir.  Halepçe’de Sessiz Tanık film projesi üzerine Irak ve Türkiye’de onlarca televizyon ve gazete tarafından bizimle yapılan röportajlar yayınlanmıştır. Bu röportajlarda, dünya sinemaları için çekeceğimiz filmin başrol oyuncularının Hollywood’un tanınmış yıldızları olacağını açıklamıştık. Zaten Google de arandığında yapılmış onlarca haber görülecektir.

Geride bıraktığımız 3 yılı aşkın sürede uluslar arası tüm temaslarımızı kurduk. Başta Talabani ve Barzani ailesi ile Kürt Hükümeti Film projesine büyük destek verecektir. Sadece filmi çekmek için belirlediğimiz  tarihin gelmesini bekliyoruz.

Şimdi gelelim “Mahsun Kırmızıgül’ün filmi” meselesine.. Bu haber çıktıktan sonra Mahsun Kırmızıgül’ü telefonla aradım. Medyada çıkan haberlerde neden bizim filmimizin ismi kullanılıyor ve işin aslı nedir? diye sordum. Mahsun’un bana şunları aktardı:
“Bunlardan haberim yok. Yani kimse benimle konuşarak haber yapmadı. Benim de bir film projem var ama Halepçe değil. Saddam döneminde Kürtleri anlatan başka bir proje. Haberde ismi geçen hiçbir Hollywood  yıldızı ile görüşmüş değilim. Henüz çalışma aşamasındayım”
Haberi yazan Sabah Gazetesi muhabiri Hazal Ateş ile de görüştüm. Onun söylediklerini aynen aktarıyorum.

“Ben aslında ekonomi muhabiriyim. Ekonomi Bakanı Çağlayan ile birlikte Erbil’e gittiğimde duydum. Magazin dünyasını çok iyi bilmem. Adı yapımcı olarak geçen kişi ile telefonda konuştum teyit etti ondan sonra da yazdım. Sizin projenizden haberim yoktu..Eksik veya yanlış varsa düzeltirim.”

Sözün özüne dönersek, her insan farklı bir proje ile film çekebilir. Bu kimsenin tekelinde değildir. Ancak bizim konumuzda durum farklı. Halepçe Katliamı popüler olduğu için ilgi çekiyor. Bu nedenle kim Irak Kürtleri ile ilgili bir şey yapmak istiyorsa, Halepçe ismini kullanıyor. Oysa benim için durum öyle değil. Halepçe’yi dünyaya duyuran, çektiği fotoğrafla kamuoyunda tartışma yaratan ve 25 yıllık sürecin tanığı bir gazeteciyim. Üstelik 2009 yılında Irak Yüksek Ceza Mahkemesi’nde yargılanıp idama mahkum edilen Halepçe Katliamı’nın uygulayıcısı Kimyasal Ali’nin davasında da tanıklık yaptım. Dolayısıyla Halepçe katliamı filmine, 25 yıllık tanıklıklarım konu edilmiştir. Türkiye ve Irak kamuoyu bu katliamın filmini benim yapacağımı biliyor.
Başka insanlara ait projelerin üstelik benim uluslar arası bir çok ödül aldığım fotoğraflarım kullanılarak “Halepçe Katliamı’nın Filmi” ismi altında haber yaptırılması, dillendirilmesi kamuoyunda kafaları karıştırıyor ve benim projeme de zarar veriyor. Gelişmeler hiç ahlaki görünmüyor. Tüm bu olanların,  iyi niyet temelinde oluşan bir  yanlışlıktan kaynaklandığına kesinlikle İNANMIYORUM. Birilerinin yalan-dolanlarla  ‘kısadan hisse’ çıkartarak kamuoyunda kafaları karıştırıp bizim projemiz üzerinden prim yapmak istediğinin farkındayım. Gerektiğinde kendileriyle mahkeme önünde de hesaplaşacağım.
Ancak bu kez, gerçekler Ahmet Kaya’nın linç gecesindeki gibi gizli kalmayacak.  Sözün özü o ki, güneşi herkes görür ama balçıkla sıvanmayacağını da bilir.
Gelişmelerin aslı, yukarıda özetlediğim gibidir. Habercilik sorumluluğuna göstereceğiniz hassasiyete olan inancımla  değerlendirmeyi takdirinize  bırakıyorum.. 

Ramazan Öztürk

MEDYARADAR/ÖZEL