Psikiyatrist Nevzat Tarhan'dan Üstün Dökmen'e tepki: Bunun adı mesleki narsizmdir

Armağan Çağlayan'ın YouTube kanalına konuk olan Prof. Dr. Üstün Dökmen, başörtülü kadınların psikolog ve psikiyatr olmamaları gerektiğini savundu. Dökmen, başörtülü öğretmenlerin diğer branşlarda da öğretmenlik yapabilmelerine, 'Milli Eğitim izin verdiği için' bir şey söylemek istemediğini, başörtülü hukukçular hakkında ise kendi alanı olmadığı için yorum yapmayacağını ifade etti.

Psikolog Prof. Dr. Üstün Dökmen'in skandal söylemleri kamuoyunun gündemine oturdu, tepkileri de beraberinde getirdi.

'HERKES AYNI DÜŞÜNECEK DEMEK TOTALİTERLİKTİR'

Dökmen’e, psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan’dan da yanıt geldi.

Esra Elölü’nün sunduğu “Arafta Sorular” programına katılan Tarhan, Dökmen için "Meslektaşımız "başörtülü psikolog olamaz" ifadesini cesaretle söyledi. Meslektaş olarak görüyor muyum? Bir insanı ele alırken artıları ve eksileriyle ele almak gerekiyor. Sadece bu ifadeyle ele almak da bir önyargıdır. Farklı düşünebiliriz, farklı düşündüğümüz birçok meslektaşımız var. Sonuçta aynı amaç için birlikte çalışıyoruz bu çok doğal bir durumdur. Birisi bir diğerine "değişip gel" diyorsa o kimse totaliterdir. Türkiye'de herkes aynı düşünecek demek totaliterliktir. Bu, tek tip insan ideolojisidir. Bu ifadeden sonra Psikiyatri Dernekleri, Psikoloji Dernekleri mesleki önyargı nedeniyle Üstün Dökmen'e uyarı vermesi lazımdı. Bu ifade ile toplumun bir kesiminin düşmanlaştırıyorsunuz, bir kesimini kategorize ediyorsunuz, danışanları ikiye ayırıyorsunuz. Makbul vatandaş mantığının aynısı. Şuanda benim endişem bu konu politize olursa yeni bir 28 Şubat tartışmaları gibi tartışma yaşanır" ifadelerini kullandı.

 'BUNUN ADI MESLEKİ NARSİZMDİR'

Tarhan, “Bu arkadaşımız kendini aşamamış. Kendini sorgulayamıyor. Bence bunun adı mesleki narsizmdir. Bu kendisini danışanından üstün görmektir. Nasıl ırkçılık etnik narsizm ise bu da mesleki narsizmdir” şeklinde konuştu.

'BU KİŞİLER EMPATİ YAPAMAZ'

Elönü’nün “Kutuplaşıyoruz, ayrılıyoruz, bölünüyoruz diyenlerin çoğu oksitlenmiş bir kutupbaşı rolünü üstleniyorlar. Kendisinin farkında olmayan bir psikolog ne kadar sağlıklı psikolog olabilir?” sorusu üzerine ise Tarhan şunları söyledi:

“Bu kişiler empati yapamaz. Empati yapabilmesi için kendi ön yargılarını askıya almasını başarması gerekiyor. ‘Ben bu konuda ön yargılıyım, ben bu konuda hassasım, bu konuda objektif olamam’ diyebilmesi gerekiyor. Sinirlenebilir, kızabilir ona kıyafetinden dolayı. Böyle bir durumda ‘ben sana yardım edemem’ deyip, gerekçelerini anlatması gerekir.”

'BÖYLE DÜŞÜNEN İNSANLAR TÜRKİYE’DE AZINLIK DEĞİL'

Esra Elönü’nün “Başörtülü bir hastanın taraflı bir teşhisinin konulmadığının garantisi var mı?” şeklindeki sorusuna Tarhan şu yanıtı verdi:

“Bu düşünceye göre o kişinin başörtülü olması patolojik bir durumdur. O kişinin bir nevi etiketlenmesini kabul etmek demektir. Bu kişi başörtülü olmakla zaten birçok hakkı hak etmiyor tarzında kategorize ediliyor.

Zenci-beyaz gibi, başörtülü-başörtüsüz gibi. Avrupa’da yüz yıl iç savaşlar oldu. Daha sonra anladılar ki ‘ırkçılık’ zararlı bir şeymiş. İnsanları değiştirmeye çalışmak, tartışmaya, çatışmaya sebep oluyor diyerek çok kültürlülük tarzına yönelme oldu.

Hatta İngiltere çoklu hukuk sistemini savunuyor şu an. Bir Hristiyan istediği gibi, bir Müslüman istediği gibi evlenebiliyor. Böyle düşünen insanlar Türkiye’de azınlık değil. Bu arkadaşımız açık açık söylemiş ama bunun gibi hava durumuna göre sinsi sinsi hareket edecek bir sürü kişi var.”