Medya
12 Mayıs 2012 10:48 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:38

POŞUYA 11 YIL CEZA AHMET ALTAN'I ÇİLEDEN ÇIKARDI!

Galatasaray Üniversitesi öğrencisi Cihan Kırmızıgül'e çıkan 11 yıl hapis cezası Ahmet Altan'ın da tepkisini çekti...

Poşu

İri yüzüklü, kabarık saçlı, Başbakan “başkanlık” der demez “başkanlık çok harika bir sistemdir” diye nutuk atan Danıştay başkanlarımız oldu.

Ne muhteşem bir gelişme.

Döner döner bina okur, bizim hukukçular siyaset okur.

Bayılıyor buradaki hukukçular siyasete.

Eskiden Kemalizm’i ve orduyu övmek için uzun uzun konuşurlardı, şimdi iktidardaki muhafazakârları övmek için uzun uzun konuşuyorlar.

Her şeyden konuşuyorlar da hukuktan, hukuk facialarından konuşmuyorlar.


“Boynuna o yeşil fuları sarma çocuk


Gece trenlerine binme, kaybolursun


Sokaklarda mızıka çalma çocuk


Vurulursun...”

Attila İlhan’ın bu şiirini biliyorlar mı acaba?

Mahkeme duvarlarına koca koca harflerle yazdıkları o “adalet devletin temelidir” lafını indirip bu şiiri assınlar bence.

Yakında sanıyorum ve umuyorum ki bu şiiri her yerde göreceğiz, bu mısraları bizim hukukçulara ezberletecek bu toplum.

Adaleti de yok, devleti de yok, temeli de yok bir cumhuriyet bu.

Lunaparktaki çarpışan arabalar gibi iktidarın biri inip biri biniyor ama o araba hep aynı dar yerde dolanıp duruyor, bir yerlere gitmiyor.

Kavga, o arabaya kim binecek kavgası.

Başkan olsun da mı binsin, başbakan olsun da mı binsin.

Danıştay Başkanı, yüzüğünün hikâyesini anlatmadan önce “başkan olsun da binsin” demiş.

Binsin canına yanayım, bir tur da başkan olarak dolaşsın o sıkışık parkurda.

Başkanlık sarayının tepesine de yazsınlar.


“Boynuna o yeşil fuları sarma çocuk...”

İlhan bu şiiri yazalı kaç yıl oldu.

Sokaklarda mızıka çaldığı, şarkı söylediği, bağırdığı için kaç çocuk vuruldu.

Son olarak da üniversite öğrencisi Cihan Kırmızıgül’ü “on bir yılla” vurdular.

Yeşil fuları yoktu.

Boynuna bir poşu sarmıştı.


“Boynuna o poşuyu sarma çocuk.”

Önce 33 yılı vermişler de sonra 11 yıla indirmişler, suçu ne, ooo ne suçları var, “PKK’ya yardım etmek”, “molotof bombası bulundurmak”, “mala zarar vermek”.

Bunları yaptığının kanıtı ne?

Boynundaki poşu.

O “poşudan” anlamışlar bütün bunları onun yaptığını.

Genç öğrenciyi gözaltına alan polis “ben bu genci hatırlamıyorum” demiş, “gizli tanık” ifadesini değiştirmiş ama kimin umurunda.

Mademki o poşuyu taktı o zaman hapse girmeli.

Poşu dediğini Kürtler takar, Kürt dediğini de yakalar hapsedersin.

Al sana hukuk.

Al sana eşitlik.

Al sana adalet.

Öyle bir yasa var ki istediğini “PKK’ya yardım etmekten” içeri atabilirsin, fazla incelemeye de gerek yok, poşusu var işte, poşusu varsa PKK’ya yardım etmiştir.

Tanık olmasa, kanıt olmasa da “poşu” mahkûmiyete yeter.

Ellerinde yeterince hapishane olsa bütün Kürtleri içeri atacaklar.

İktidar partisinin umurunda değil, bu yasaları değiştirmiyor.

Çarpışan otomobillere bir tur da başkan olarak mı binsek derdindeler.

Binin, başkan olarak binin, başbakan olarak binin, bakan olarak binin, bir yere gitmedikten sonra istediğiniz kadar binin, aynı yerde dolanın.

On yıldır dolanıyorsunuz zaten.

Hâlâ çocuklar “poşu” taktı diye hapse giriyorsa sizin o çarpışan arabalara ne olarak bindiğiniz ne fark edecek.

Ha, başkan olunca, biraz daha fazla insanı, biraz daha aldırmazca hapse atabilirsiniz.


“PKK’ya yardım ettiği” söylenen “poşulu” çocuğu savunanları da “PKK’ya yardımdan içeri atacak” kadar “ileri bir demokrasi” hamlesini daha pervasızca yaparsınız.

Uludere’de insanları bombalarla paramparça edenlerden bir tanesi bile içeride değil ama bir üniversite öğrencisi “poşu” taktığı için içeride.

Bu “iktidar” denen şey ne mene bir şeymiş ki “Avrupa’ya uyum yasaları” çıkaran, hukuk reformları yapan, anayasayı özgürleştirmek için mücadele eden insanları alıp, “çocukları poşu taktığı için hapse atan” bir ülkeyi yönetirken vicdanları kıpırdamayan insanlara çeviriyor.

Bir şiir de bu iktidar âşıkları için söylenmeliymiş.


“İktidara âşık olma çocuk,


Devlet trenlerine binme, kaybolursun.”

Bindikleri o devlet trenlerinde nasıl bir hazla kayboluyorlar.

Devr-i iktidarlarında poşu takanlar, şarkı söyleyenler hapse giriyor.

Ne oldu Kürt açılımına, ne oldu hukuk reformuna, ne oldu Avrupa kriterlerine?

Danıştay Başkanımız ne diyor acaba “poşudan” mahkûmiyete?

Sanırım “başkanlık” kadar ilgisini çekmiyor bu konu.

Bir çocuğun hayatını mahvedecekler.

Poşu taktı diye hem de.

Sadece bu yüzden.

Herhalde bir süre daha bu haksızlıkları, insafsızlıkları, hukuksuzlukları yaşayacağız.

Sonra bir gün bu toplum bir vicdanı olduğunu hatırlayacak.

Bir ırkın diğer bir ırktan daha üstün olduğunu iddia etmenin dinen günah, hukuken suç olduğunu anlayacak.

Ve, sesini yükseltecek.

O zamana kadar biz yıllarca önce yazılan şiirden bu yana bir şey değişmediğini içimiz acıyarak görüp, yaşayacağız.


“Boynuna o yeşil fuları sarma çocuk


Gece trenlerine binme, kaybolursun


Sokaklarda mızıka çalma çocuk


Vurulursun...”

Ahmet Altan/Taraf