CineRadar
20 Haz 2012 08:49 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 13:48

PİRANALAR AĞZININ TADINI BİLİR!

Yaz geldi ama denize girmeden önce bir daha düşünün. Sivri dişli, etinizi didiklemekten asla vazgeçmeyecek yüzgeçli katiller her yerde!

Eskiden olsa sinemalar bu mevsimde yeni film getirmeyi çoktan bırakmış ve vizyonda iş yapmış filmleri tekrar göstererek salonu açık tutmaktan medet umar halde olurlardı ancak dokuz yeni filmin gösterime girdiği bir rekor haftasındayız. Gişe sarsacak bir blockbuster yok, çoğu kendi halinde mütevazi dramlar ama hepsinin iyi kötü seyircisi olacaktır. Bu hafta özellikle üç filmi işaretledim. Kimilerine göre modern korku sinemasına yeniden 80’ler aroması getiren Ti West’in Ruhlar Oteli, Tuhaf bir korku komedi melezi olan Pirana 3DD ve duyarlı bir yerli yapım: Kırık Midyeler…

Gösterime giren tüm filmlere basın gösterimi yapılmadığından bazılarını künye bilgileriyle geçmek zorunda kaldım. Yoğun haftalara özgü bu sıkıntı için özür diliyor ve haftanın filmlerine birlikte göz atalım istiyorum.

Ruhlar Oteli / The Innkeepers / Korku, Gerilim / 101 dk

Yönetmen: Ti West

Oyuncular: Sara Paxton, Pat Healy, Kelly McGillis

Cineradar notu: 2

Özet: İki otel personeli geçmişte hayaletli olduğu söylenen otelin hakkında çıkan bu hikayeleri araştırmaya başlarlar. Otele yeni müşteriler gelemeye başladıkça hepsi hurafe gibi görünen hikayeler bir bir gerçeğe dönüşür.



80’lerin “lanetli ev” filmlerine özenen giriş bölümü film için umutlandırsa da bir süre sonra hikaye bir hamster çemberinde dönmeye başlıyor. İnanın, bir şey anlatmama başyapıtı olan Türk dizilerinde bile 1.5 saatin içinde daha çok mevzu dönüyor. Uzadıkça sıkıcılaşan bu 70 dakika boyunca kendimi filmi izler halde tutabilmek için çok zorlandım. Tüm bu peşrevin iyi bir finale hizmet edeceğini sanırken her şey bir çırpıda olup, bitiveriyor, siz de ekrana, ışık tutulmuş Tavşan gibi bakakalıyorsunuz.

Oyunculuklarda bir sıkıntı yok… Tek üzüntüm Stake Land adlı Futuristik Zombi filminde de benzer bir yorgun/yıpranmış çehre ile gördüğüm Kelly McGillis için oldu. Yıllar kadınlara iyi davranmıyorlar. 80’lerde Maverick Tom Cruise’un aklını başından alan o sütun bacaklı, sırma saçlı uçuş eğitmeni gitmiş yerine iyice yıpranmış bir orta sınıf Amerikan kadını gelmiş. Tom Cruise Rockstar rolleri oynamaya devam ediyor ama… (Vampirle Görüşme sırasında gerçekten ısırılıp ölümsüzlük kazandığını düşünüyorum.)

Yüzlerce olmamış şeyi yazıp filmi çok ciddiye almak istemiyorum açıkçası… 20 yıl önce seyretmekten bıktığımız türden “Kaderin seni çağırıyor” temalı bu hayalet öyküsünde hayaletler dahil korkutma potansiyeli olan hiçbir şey yok! Ti West artı 80’lerin ekmeğini yemekten vazgeçip yeni formüllere kafa yorsa hiç fena olmayacak. The House of the Devil’da bu ağırdan alma hali bir nebze olsun öyküye hizmet ediyordu ancak bu defa işe yaramamış. Minimalist bir hayalet filmi izlemeyi istersek Uzakdoğu taraflarına bakarız. Bu kadar kasmanın âlemi yok!

Uzun lafın kısası; İflah olmaz supernatural korku hikayelerini sevenler dahil kimsenin yanına bile yaklaşmaması gereken bir film bu… Modası geçmiş bir hikayenin, sıkıcı bir kurguyla iyice iç geçiren bir izleme deneyimine dönüştürülmesinden ibaret. Filmin çoğunda hiçbir şey olmuyor. Olmaya başladığında ise “hadi, geç oldu kapatıyoruz!” der gibi bir aceleyle hiçbir soru açıklığa kavuşmadan bitiş jeneriğini izliyorsunuz. Bu neresinden baksanız beceriksizliktir. Kimse de ekol, tarz, Retro falan diye sevip bağrına basmaz böyle bir filmi… Ti West artık cepten yiyen bir sinemacı, bunu anlamış bulunuyoruz. Son olarak, eğer iyi bir kork filmi arıyorsanız, şansınızı başka filmlerde denemenizi tavsiye ediyorum.

Pirana 3DD / Piranha 3DD / Korku, Gerilim, Komedi / 83 dk

Yönetmen: John Gulager

Oyuncular: Danielle Panabaker, Ving Rhames, Matt Bush, David Hasselhoff

Cineradar notu: 4

Özet: Victoria Gölü’nde yaşanan olayların ardından, kana susamış piranalar bu sefer yeni açılan Aquapark’ı gözlerine kestireceklerdir. Yaklaşan yazın en popüler mekânı olmaya aday Aquapark’ın açılışında yaşanacak olan vahşet hafızalardan silinmeyecektir.



Jaws’dan sonra gelen deniz canavarları furyasında türeyen Pirana filmleri 80’lerin gözdesiydi. Bundan iki yıl evvel ise Alexandre Aja bu seriyi yeniden diriltmeye karar verdi ve aşırı bir şiddet ve cinsellik içeren ilk Pirana filmini çekti. Ona devam filmi saydığımız bu filmin ise övülecek hiçbir tarafı yok. Piranalar yine cinsel organ dahil ne varsa parçalıyor, deniz ceset doluyor, kan kırmısızına bulanıyor ve güzel göğüslü kızlar ortalıkta koşturuyor ancak zıvanadan çıkmış espri anlayışı izlediğimiz hiçbir şeyi ciddiye almamıza izin vermiyor. Espriler bayat… O yüzden de iyice sıkıcı! Sinema diliyle “geyik yapmak” diye bir şey varsa o da bu film olsa gerek…

Kırık Midyeler / Drama

Yönetmen: Seyfettin Tokmak

Oyuncular: Ugur Baris Mehmetoglu, Seydo Celik, Engin Benli

Cineradar notu: 6

Özet: Mardin’in fakir bir köyünden İstanbul’a çalışmaya gelen iki genç akraba çocuğu Hâkim ve Faysal’ın amacı Almanya’da yaşayan amcaoğulları Salim’in yanına gitmek için para biriktirmeye kararlıdırlar. Fakat İstanbul’da tutunmak ve üstüne üstlük yurt dışına çıkacak parayı biriktirmek sandıkları kadar kolay değildir. Bu kentte yaşayan hemen hemen tüm Mardinlilerin yaptığı gibi midyecilik işine girerler fakat umdukları kadar kolay para kazanamazlar; kaldıkları üçüncü sınıf pansiyona bile çok borçları birikir. Pansiyon sahibi kurt Cevat iki gencin saflığını ve çaresizliğini fırsat bilerek onları borçlarına karşılık kendi pis işlerinde kullanmaya başlar. Bu arada da Almanyay’ya yazdıkları hiçbir mektuba cevap alamazlar. Bu arada aynı pansiyonda kalan Boşnak Medina ile kızı Elma da hayatlarını zor kazanırlar üstelik Elma kalbinden rahatsızdır. Hâkim pansiyonda kalan bir grup kaçak Nijeryalı ile yurtdışına kaçma planları yaparken, Medina’nın bir anda ortadan kaybolması ikisinin de planlarını altüst edecektir.



Potansiyelini tam olarak değerlendirememiş hikaye ve işleyiş açısından sıkıntıları olan ancak bunları küçük oyuncularının samimi performansları ile affettiren duyarlı bir film… Vizyon zamanlaması yanlış ancak yerli sinemacıların salonlarda sıra bulması zaten ayrı bir dert! Bir başyapıt değil ancak izlenmeli…

Aşk Perisi / Orjinal adı: La fée / Komedi, Drama / 93 dk

Yönetmen: Dominique Abel, Fiona Gordon, Bruno Romy

Oyuncular: Dominique Abel, Fiona Gordon, Bruno Romy, Philippe Martz, Vladimir Zongo, Destiné M’Bikula Mayemba, Willson Goma,

Cineradar notu: 5

Özet: Dom, Le Havre limanına yakında yer alan küçük bir otelde gece vardiyasında çalışmaktadır. Bir gece, eşyasız, ayakları çıplak bir kadın otele gelir. Kadının adı Fiona’dır ve Dom’a bir melek olduğunu, kendisinin 3 dilek hakkı olduğunu söyler. Dom dilekleri diler, Fiona ikisini gerçekleştirdikten sonra birden ortadan kaybolur. Dom ise bu periye delicesine aşık olmuştur, her yerde onu arar...



Fransız usulü aşk komedisi… Daha önce yüzlerce kez izlediğimiz türden bir konu ve yine o kadar izlediğimiz kadar benzer bir şekilde işlenmiş… Fazla Hollywood kokuyor. Kadınlar sevecektir ama sevgilisi / eşi tehdit etmediği sürece erkeklerin uzak durması daha hayırlı olur!

Miss Bala / Drama, Suç / 113 dk

Yönetmen: Gerardo Naranjo

Oyuncular: James Russo, Jose Yenque Miguel Couturier, Irene Azuela, Noe Hernandez, Stephanie Sigman

Cineradar notu: 6.5

Özet: Laura Guerrero Meksikalı genç, güzel ve hırslı bir kadındır. Hayattaki en büyük ideali ise güzellik yarışmasında birinci gelmektir. Tesadüf eseri bir gece kulübünde narkotik polislerince işlenen bir katliama tanık olunca, hayallerine ulaşmasının yegâne yolunun uyuşturucu şebekesiyle işbirliği yapmaktan geçtiğini anlar.



Tek kopya ile gösterime girmesine rağmen fena film değil… Hikaye ilginç ama sinemalaştırma çabası onu daha da izlenir hale sokmuş. Aksiyon sevenlerin mutlaka işaretlemesi gerek…

Ruh Eşim / Café de Flore / Drama, Romantik / 120 dk

Yönetmen: Jean-Marc Vallée

Oyuncular: Vanessa Paradis, Evelyne Brochu, Marin Gerrier, Linda Smith, Kevin Parent, Joanny Corbeil-picher

Özet: Bu bir adamla bir kadın arasındaki aşk hikayesi. Bir anne ile oğlunun arasındaki sevgi bağı. Aşk fantastik ve mistik bir kapıdan bakan film birbirine paralel iki hikaye üzerinden ilerliyor. Bir hikayede 1960’lara giderken, ikincisinde günümüzden devam ediyor.



Skor Sıfır / The Inbetweeners Movie / Komedi / 97 dk

Yönetmen: Ben Palmer

Oyuncular: Dominic Frisby, Jimmy Roussounis, Henry Lloyd-Hughes, Robin Weaver, Victoria Willing, Anthony Head, Sam Creed,David Schaal, Theo James, Alex MacQueen

Cineradar notu: 6.5

Özet: İngiltere’de E4 kanalında yayınlanan ve 4 sezondur devam eden BAFTA ödüllü dizi; kafayı kızlarla bozmuş 4 lise öğrencisi kafadarın eğlenceli maceralarını anlatıyor. Filmde dizinin karakterleri tam kadro buluşmuş; film, Will, Simon, Jay ve Neil’ın okul bittikten sonra Yunanistan’ın Mali adasına tatile çıkmalarıyla başlarına gelen komik olayları anlatacak.

Her yerinden hormon fışkıran bir gençlik komedisi... İngiliz işi olduğu için hem daha eğlenceli hem de daha edepsiz. TV'den sinemaya transfer edilmesi çok mu gerekliydi, bence değil fakat bu filmi izledikten sonra dizisini de bir yerlerden bulup izlemek isteyeceksiniz. Ebeveynlerle birlikte izlenmemesinde korkunç faydalar var!

Can Yoldaşım / Darling Companion / Drama / 103 dk

Yönetmen: Lawrence Kasdan

Oyuncular: Diane Keaton, Kevin Kline, Richard Jenkins, Charles Halford, Dianne Wiest, Elisabeth Moss, Mark Duplass, Ayelet Zurer

Özet: Beth Denver’da bir kış günü, otoyol kenarında kaybolmuş bir köpek bulur ve onu kurtarır. Sadece kendini düşünen kocası Joseph ve evdeki soğuk ortamla mücadele eden Beth kurtardığı bu köpekle özel bir bağ kurar. Joseph, kızlarının Rockies’deki yazlık evlerinde gerçekleşen düğününün ardından köpeği kaybedince, kocasına öfkelenen ve kızan Beth düğüne katılan birkaç misafir ve gizemli bir kadınla köpeği aramaya çıkar.



Sert Rüzgarlar / Des vents contraires / Drama / 91 dk

Yönetmen: Jalil Lespert

Oyuncular: Benoît Magimel, Isabelle Carré, Antoine Duléry, Ramzy Bedia, Bouli Lanners, Marie-Ange Casta, Audrey Tautou

Özet: Paul’ün hayatı karısı Sarah’ın aniden kaybolduğu gün alt üst olur. Bir sene süren ve hiçbir sonuç vermeyen arama sürecinin ardından, Paul kalbi kırık ve kendini suçlayan bir adama dönüşür. Tek umudu hayatına yeniden başlamak, iki çocuğuyla birlikte büyüdüğü Saint-Malo’ya taşınmaktır. Ancak bazı beklenmedik tesadüfler Paul’ü en olanaksız yöne sürükleyecektir.



Murat Tolga Şen / murattolga@gmail.com