Gündem
03 Haz 2018 11:23 Son Güncelleme: 24 Kas 2018 02:41

Orhan Gencebay'ın sözleri ortalığı karıştıracak! Arif Sağ hapse girebilir!

Arif Sağ ile yaşadıkları MESAM polemiği hakkında konuşan Orhan Gencebay, "Bu genel kurulu kimse kazanmamıştır. Burada sahtecilik vardır" ifadelerini kullandı.

Kavganın dinmediği süreç üç ay önce Orhan Gencebay’ın suçlamalarla dolu mektup bırakıp başkanlıktan istifasıyla başladı. Yönetime Arif Sağ ve ekibi geldi. Ardından MESAM yönetimine bakanlık tarafından kayyum atandı. Sağ ve ekibinin kayyum tarafından üyelikten çıkarılmasından bir gün sonra genel kurul yapıldı.

Polis ekiplerinin çağrıldığı toplantıya alınmayan Sağ ve arkadaşları lobide bekledi. Divan başkanlığının üyeliğe tekrar döndürdüğü Sağ’ın ekibi yeniden yönetime seçildi. Arkadaşlarıyla zafer pozu veren Sağ, “Başkan olursam bir süre yapıp bırakacağım. Arkadaşlarımla onur mücadelesi verdim” dedi.

Arif Sağ’ın bu zaferinin ardından Orhan Gencebay, Hürriyet’ten Cengiz Semercioğlu'na konuştu. Gencebay’ın “Bu genel kurulu kimse kazanmamıştır. Burada sahtecilik vardır. Belki hapislik bir durum bile olabilir, bilemiyorum” sözleri dikkat çekti.

İşte o röportajdan dikkat çeken bölümler…

- Dağıtılan teliflerin aslan payını da belli başlı sanatçılar alıyor değil mi?


Sanatçıların çoğu sefalet içinde ölüyor. Geçen yıl Attila Özdemiroğlu gibi en üst düzeyde bir sanatçı dahi çok zor durumda vefat etti. Herkes gördüğü 30-40 sanatçıya bakıp “Bunların durumu iyi” diyor. Ama binlerce, on binlerce var görmediğiniz. Türk sanatı ölüyor.

- Diğer taraftan dijital payı yükseliyor ama müzikte...

Yükselse ne olur ki? Ben rakamı söylüyorum; yıllık 25 milyon euro. O parayı oradan al, buraya koy, ne değişir? Her emeğin karşılığı vardır, burada alınmıyor ki. Biz sadece kendi telifimizin peşinde değiliz. Yabancı müziğin de telifi var. Yüzde 35 civarında payı. 180 ülkeyle anlaşmalıyız. Onlar bize “Hırsız Türk” diyor, yabancı müziklerinin teliflerini toplayıp veremediğimiz için...

- Sizin Arif Sağ yönetimine eleştiriniz, telif toplayamadığı için değildi ki. Usulsüzlük, görevi kötüye kullanma gibi eleştirileriniz vardı...

Arif Sağ orayı 8-10 yıldır yönetiyor. Hiçbir katkısı olmadı. Orada farklı bir ortam vardı. “Ben burada duramam” dedim, dilekçemi yazdım, ayrıldım. Onlar açıkladı kamuoyuna dilekçemi. Sonra sanki ben açıklamışım gibi yaptılar. Bence kesinlikle telifin peşinde falan değiller. Telif önemli değil onlar için.

- Neyin peşinde Arif Sağ ve ekibi?

Ben söylemek istemiyorum. Sana sorayım, neyin peşindeler?

- Paranın mı?

Bak ben söylemedim, sen söyledin. Senin programda genel kuruldan görüntülerini izledim, yardım alarak yürüyor artık. Ona da üzülüyorum, sağlığını kaybetmesini istemem. Hayret ediyorum, şaşırıyorum...

- Yolsuzluk var mı?

Ben böyle bir şeyi direkt olarak söylemeyeyim. Müfettiş raporlarında son derece önemli tespitler var. Bakanlık bu raporlara göre karar verip oraya geçici bir yönetim kurulu atadı zaten. Ve etraftan giden 300-400 tane mektup üzerine bu adımı attı bakanlık. Bakanlık da durup dururken adım atmadı, raporlara göre yapması gerekeni yaptı.

- Genel kuruldan 1 gün önce Arif Sağ ve 45 arkadaşının MESAM’dan ihraç edilmesi doğru mu sizce?

3 aydır bakanlığın atadığı arkadaşlarımız yönetti orayı. Bana göre onlar görevlerini gereği gibi yaptılar. Usulüne göre olmuştur.

- Seçim öncesi bu kararın alınmasını demokratik buluyor musunuz?

Seçim öncesi derken, müfettiş raporları geldi. Müfettiş raporlarında Arif’lerin yaptıkları olduğu gibi meydanda. Bunların hepsi birer ihraç suçu.

- Siz doğru buluyor musunuz ihraç edilmelerini?

Arif’lerin yaptıkları ihraçlara baktığım zaman, sanıyorum onlar 116 kişiyi ihraç ettiler. Herkesi ihraç etmişler. Ne hakla?

- “Onlar ihraç etti, kendileri de edildi, iyi oldu” mu diyorsunuz?

Katiyen, öyle bir şey yok. Bunlar müfettiş raporlarına göre ihraç edildiler. Üç ayrı müfettiş raporu var: Evrakta sahtecilik, görevi kötüye kullanma, suistimal, usulsüzlük ne ararsan yazıyor.

- İhraç edilmeyi hak ettiler mi yani?

İhraç edilme kıvamına gelmişler ki edilmişler. Müfettişlerin verdiği bir karar bu.

- Genel kurulda Divan Heyeti oylamasıyla ihraçları kaldırıldı, o oylama da Arif Sağ ve arkadaşlarının salona girmesinin yolunu açtı...

Bu suçtur. Bu ihraçlar ancak Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinin vereceği kararla kaldırılabilir. Böyle bir şey olamaz.

- Bakanlık tarafından atanan geçici yönetim, genel kuruldan sonra yaptığı açıklamada salona CHP milletvekilinin gelmesini de eleştirdi.

Haksızlar mı? CHP’nin ne işi var burada? Burası siyasi bir alan mı? “Allah kahretsin” diyor insan. Nefret edilecek bir şey.

- Salonu terk eden 450’ye yakın kişi küfür ve hakarete uğradıklarını, tehdit edildiklerini söylüyor...

Böyle bir rezalet olmaz. “Ben bir daha MESAM’ın adını anmam” diyen o kadar çok arkadaşım var ki. MESAM’dan MSG’ye geçen çok sanatçı olacaktır. Divan Kurulu’nda Sümer Ezgü de var, hayret ettim. Buraya gelenlerin 850’sinin asil üye kriterlerine uymadığı söyleniyor. Olacak şey değil. Korkunç bir hak cinayeti var ortada...

- MESAM Genel Kurulu’na mı, Divan Heyeti’ne mi, sahte oylara mı? Tepkiniz en çok neye?

Hepsine. Bir sanatçı olarak hukukun ve adaletin yerine gelmediğini anlatmaya çalışıyorum. Böyle bir rezalet olmaz. Eşi benzeri görülmemiş bir uygulama var ortada. Bunu onaylayamayız.

Önce bunun hesabını versinler. 2 bin 400 seçme ve seçilme hakkına sahip kişi var.

Genel kurula gelen, 840 kişi. Ama bunların kaçı seçme ve seçilme hakkına sahip? Aralarında oy kullanmaması gerekenler de var. Ne demek oy kullanacaklar?

- Genel kuruldan sonra “Arif Sağ’ın dönüşü”, “Arif Sağ kazandı” başlıkları atıldı...

Yok öyle bir şey. Bu genel kurulu kimse kazanmamıştır. Burada sahtecilik vardır. Belki hapislik bir durum bile olabilir, bilemiyorum. Bu kadar ciddi durum. Ülkemiz böyle saçmalıklarla muhatap olamaz. Bu bir hak cinayeti. Korkunç bir şey. Bu genel kurul kesinlikle iptal olacaktır. Yargı ya da idari yolla iptal olacağını bile bile yaptıkları genel kurul ve aldıkları tüm kararlar geçersizdir. Kendileri de bunu biliyor. Haklarında onlarca şaibe bulunan şahıslar, Divan Heyeti’ne suç işletmişlerdir.