Kültür Sanat
02 Mar 2020 13:51 Son Güncelleme: 02 Mar 2020 14:00

Ömer Seyfettin’in sıradışı hayatı ilk kez tiyatro sahnesinde

Teatro Rudius, ölümünün 100. yılında Türk Dili'nin sembolü, büyük hikayeci Ömer Seyfettin’in askerlikle başlayıp, edebiyatla süren ve bir hastanede kadavra olarak sonlanan hayatını tiyatro sahnesine taşıyor.

Ödüllü yazar Kosta Kortidis'in usta kalemiyle sahne taşıdığı yeni tiyatro oyunu “Deli Şair
Ömer Seyfettin”; büyük hikayecinin ölüm yıldönümü olan 5 Mart’ta İstanbul’da seyirci ile
buluşuyor. Oyun aynı zamanda bir kitap kampanyasına da imza atıyor; yıl boyunca süren
gösterimlerinde seyircilerin katkısıyla da Batman Ömer Seyfettin İlkokulu’na kitaplık
kazandırmak için kitap toplama kampanyası düzenleniyor.

Psikolojik bir gerilime dayalı; derin, yoğun ve yalın bir çarpıcılıkta sahnelenen eserde, Ömer
Seyfettin’in 4 Mart 1920’de şeker hastalığı nedeniyle ağır komaya girdiği gün konu ediniliyor.
Oyunda Ömer Seyfettin’in ağır koma halindeyken, düşünceleri, duyguları, kendisinden uzakta
olan kızına özlemi ve Kurtuluş Savaşı mücadelesi veren Mustafa Kemal ve arkadaşlarına
desteği dile getiriliyor.

Ölümünün 100. yıldönümünde 5 Mart 2020’de Profilo Kültür Merkezi’nde dünya prömiyerini
yapacak olan eserde; Ömer Seyfettin’i Sinan Çelik, Cenap Şahabettin’i Kosta Kortidis
canlandırırken, Ali Canip Yöntem’e Okan Şevket Duman, Ömer Seyfettin’in eşi Calibe’ye Aslı
Çelebi, Hekim Simon’a ise Akın Kaplan hayat veriyor.

Özgün müzikleri Altuğ Akınsel, kostüm tasarımı Fadim Üçbaş, dekor tasarımı da Batuhan
Bozacaada'ya ait. Eserin görsel tasarımlarını Barış Çantay gerçekleştiriyor.

Oyun ile Ömer Seyfettin İlkokulu’na kitaplık kazandırılacak

Deli Şair Ömer Seyfettin oyunu ile aynı zamanda bir sosyal sorumluluk kampanyasına da imza
atılacak. İzleyicilerin yanlarında getireceği kitaplar ile Batman’da bulunan Ömer Seyfettin
İlkokulu’na da çocuk kitaplarından oluşan bir kitaplık kazandırılacak.

Ömer Seyfettin’in acı ölüm hikayesi

Ömer Seyfettin 6 Mart 1920 günü evinin çok yakınında bulunan Haydarpaşa Hastanesi’nde
hayatını kaybetmiştir. Şair’in, o zaman teşhis konulamayan şeker hastalığı iyice ilerlemiş; 4
Mart’ta ağır koma halinde hastaneye kaldırılmıştı.

Ömer Seyfettin hastaneye getirildiğinde üzerinde kimliğini belirtecek bir vesika yoktu!
Öldüğünde de naaşına kimsesiz muamelesi yapıldı ve araştırmalarda kullanılması için Darülfünün’a bağışlandı. Kadavra olarak kullanılan Ömer Seyfettin’in bedeninin fotoğrafı
birkaç hafta sonra bir gazetede yayınlanınca, Ali Canip başta olmak üzere Türkçü gençler
hastaneyi bastı. Bu sırada Ömer Seyfettin’in bedeni çoktan parçalanmış, iç organları
çıkartılmış ve başı kesilmişti. Naaşından geriye kalanlar yakınlarına teslim edildi. Kuşdili
Mahmut Baba Türbesi’ne defnedildi. Cenazesine eski eşi Calibe Hanım katılmadı. Bir
sohbetlerinde Ömer Seyfettin, Ali Canip Bey’e “…bir gün mezarımın üzerinden yol geçirirlerse
şaşırmam.” demişti… Ağustos 1939’da mezarı yol geçecek gerekçesiyle yerinden söküldü ve
23 Ağustos 1939’da Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi.

Ömer Seyfettin “Deli Şair” lakabına karşın Türk hikayeciliğinin kurucusu ve en büyük
edebiyatçılarından biri olarak kabul edilmektedir. Ulusal düzeyde en çok okunan Türk
Edebiyatçılarından biri Ömer Seyfettin’dir.