Medya
04 Haz 2014 12:42 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:15

Nuri Bilge'nin o yumruğu Türk medyasının sırtına indi!

Radikal gazetesinde köşe yazmaya başlayan ünlü sunucu, yazar, seslendirme sanatçısı Yekta Kopan Cannes'a gitmeyen televizyon kanallarını topa tuttu.

Ünlü sunucu, yazar ve seslendirme sanatçısı Yekta Kopan, Radikal gazetesinde köşe yazmaya başladı. Her Çarşamba kültür sanat alanındaki yazılarıyla okuyucuyla buluşacak olan Kopan, bugün yayınlanan ilk yazısında Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye ödülünü kazanan Nuri Bilge Ceylan'ı yazdı.

Yazısında, yılların televizyonculuk deneyimi ile  sert ama haklı bir medya eleştirisi de yapan Yekta Kopan, Festivali izlemek için Cannes'a gitmeyen televizyon kanallarının "Soma Yasındaydık" yalanının arkasına sığındığını, ama böyle şeylere hiç gerek olmadığını yazdı.
Yekta Kopan'ın ilk yazısında dile getirdiği medya eleştirisi şu şekilde:

YILMAZ GÜNEY'İN YUMRUĞUNU YENİDEN HAVADA GÖRMEK
"Herkes fotoğrafa kilitlendi. 32 yıl sonra Yılmaz Güney'in yumruğunu yeniden havada görmek, Fransa'dan Türkiye'ye heyecanlı rüzgarlar estirdi.
Ama ufak bir şüphe de vardı: Nuri Bilge Ceylan gerçekten Yılmaz Güney'e selam mı göndermek istemişti, yoksa sadece foto muhabirlerinin "Lütfen yumruğunuzu şöyle kaldırır mısınız?" ricasını kıramadığı için mi vermişti o pozu? Gerçeği bilemezdik çünkü bu bilgiyi bize olay yerinden aktaracak kimse yoktu.
TÜRK GENÇLERİ Mİ DEDİ TÜRKİYE GENÇLERİ Mİ?
Aynı şüpheci tavır teşekkür konuşması için de geçerliydi. Nuri Bilge Ceylan, "Son bir yılda hayatını kaybeden Türk gençleri" mi demişti, "Türkiye'nin gençleri" mi? Soma faciasında hayatını kaybedenlerden söz etmiş miydi? Bilemezdik bunları, çünkü 67. Cannes Film Festivali ödül töreni hiçbir yayın organı tarafından canlı olarak yayımlanmadı.
Yayıncı kuruluş Canal+, internet yayınını Altın Palmiye'nin verildiği dakikada kesti. Neyse ki, Lumiere Theatre'de bulunan cevval sinemacılarımızın hızlı tweet atmaları sayesinde Altın Palmiye'nin geldiğini 'zamanında' öğrenebildik.
CEYLAN ŞAŞKINLIĞINI DİLE GETİRDİ

Nuri Bilge Ceylan, Cannes sonrasında şaşkınlığını net bir şekilde dile getirdi ve "Bu yıl Türkiye'den hiçbir televizyon yoktu burada" dedi. Gazetelerin de karnesi iyi değil ama hiç değilse ajanslardan gelen 'konserve' haberlerle yetinmediler ve farklı görevleri nedeniyle Cannes'da olanlardan yazı aldılar.(...)
CANLI YAYIN İÇİN ÇILGIN BİR BÜTÇE GEREKMİYOR
(Tecrübeyle sabit bir bilgi aktarayım, günde yarım saat canlı yayın yapmak çılgın bir bütçe gerektirmiyor. Sponsorun sırtından kâr etmek amacı bir kenara bırakılabilirse tabii. Teknoloji yatırımlarıyla övünen ülkemizin, çok az maliyeti olan 3G yayınını bile yapmamış/yapmak istememiş olmasının mazereti yok.) 


HALUK BİLGİNER SİZ GEZİ'DE DE YOKTUNUZ DEDİ?

Haluk Bilginer, Cannes dönüşü katıldığı televizyon programlarında kırgınlığını ve kızgınlığını saklamadı. "Bütün dünya oradaydı ama siz yoktunuz" dedi. Program sunucuları "Soma sonrası yasta olduğumuz için Cannes'dan yayın yapmadık" deyince de noktayı koydu Bilginer: "Siz zaten Gezi'de de yoktunuz." (...)

YAS YALANINA GEREK YOK

Soma faciasından aylar önce tamamlanması gereken basın akreditasyonları bile yapılmamışken, bütçe ya da yas yalanlarına hiç gerek yoktu. 


TÜRKİYE HARİÇ TÜM DÜNYA ORADAYDI

Lafı uzatmadan adını koyalım: Türkiye hariç bütün dünya oradaydı. Başbakan'ın attığı her adımı takip eden, ekonomi zirvelerine tam teşekküllü yayın aracı gönderen, futbol takımlarının hazırlık maçlarını bile canlı yayımlayan televizyonlarımız yoktu. Değerli basınımız Nuri Bilge Ceylan'ı Cannes'da 'yalnız' bıraktı. Şimdi iki kelimelik bir röportaj için ödüllü sinemacının peşinde koşanların, kültür-sanat algısını dönüştüren bir 'görmezden gelme' operasyonunun parçası olduklarını bilmeleri gerekiyor.

Ama unutmasınlar, o yumruk havaya öyle kolay kalkmıyor ve hep havada durmuyor.