Netflix’te 8 bölümlük can sıkıntısı! Şahmaran, Adana işi Alacakaranlık olmuş!

Bana sorarsanız Şahmaran’ın 7 bölümlük özetini okuyup direkt final bölümünü izleyerek bu defteri kapatın. Yoksa benim gibi ömrünüzü 7 saat bir diziye harcayıp, “neydi ki bu şimdi” der, ekrana bakakalırsınız.

Netflix, Anadolu mitlerine dadandı ama henüz “helal olsun” dedirtecek bir başarı yakalayabildiği söylenemez. Bana sorarsanız, platformun son işi olan yıldız kadrolu Şahmaran da bir ıska.

Başrollerdeki Serenay Sarıkaya, Burak Deniz, Mert Ramazan Demir isimleriyle lanse edilen Şahmaran’ın yönetmenliğini Umur Turagay üstlenmiş. Başroldeki 3 isim bildiğiniz gibi… Umur Turagay reklamcılıktan gelen yeteneklerini burada da konuşturuyor. Zaten diziyi izlerken çok iyi olduğunu düşünecek ama bölüm bittikten sonra “ben 1 saat boyunca ne izledim” diye sorgulayacaksınız.

Bu arada çıkan gazete haberlerinde kendisinden pek bahsedilmemesine rağmen Şahmaran’da dev bir oyunculuk gösterisi var. Evet, Mustafa Uğurlu’dan bahsediyorum. Yılların oyuncusu yine her şeyini vererek oynamış ve gözüktüğü tüm sahneleri yükseltmiş. Nilay Erdönmez de dizinin seyir zevkini yükseltenlerden. Aslına bakarsanız, kanat oyuncularının hepsi başrollerden daha yetenekli. Şu sosyal medyası yüksek oyuncu popülerliğinden kurtulsak da cast’lar ters yüz olsa keşke.

Dizinin Adana’da geçmesi güzel, görüntü yönetmenliği eski saat kulesine uzanan çarşıyı falan çok iyi kullanmış. Ciğerci Memet detayı Adana’ya yolu düşen herkesi gülümsetmiştir. Zaten görüntü yönetmenliği dizinin en başarılı tarafı diyebilirim, keza o görüntülere eşlik eden müzikal temalar da öyle ama bu kadar emeği boşa çıkaran şeyler var.

Netflix’in parası var, yetenekli bir yaratıcı ekip ve popüler/yetenekli oyuncular da burada. Anadolu’nun kadim topraklarından efsane fışkırıyor, Şahmaran da bunlardan biri ve bambaşka bir hikayelendirme bekliyor insan. Kaldı ki bu mitten çıkmış başarılı bir Yeşilçam filmi bile var. Şahmaran, yönetmenliğini Zülfü Livaneli'nin yaptığı, 1993 yapımı Türk filmidir. Şahmaran'dan esinlenerek yapılan filmin başrolünde Türkan Şoray rol almıştı. Filmi Youtube’da bulup izleyebilirsiniz. Tüm aksayan yönlerine rağmen mitten beslenen orijinal hikayeye şapka çıkaracaksınız.

Peki, Netflix ne yapmış? Ellerinde böyle zengin bir malzeme varken çeke çeke Adana’da geçen bir Alacakaranlık (Twilight) çekmişler. Şahsu’yu Bella, Maran’ı Edward, Cihan’ı Jacob olarak düşünün, ne demek istediğimi anlayacaksınız. Maran’ın ailesi de olmuş mu Cullen ailesi, al sana Adanalı Twilight!

Sıkıntı sadece hikayelendirmeden ibaret değil. Göze batan başka kusurlar da var. 7 bölüm boyunca büyütülen gizemin final bölümündeki sarsak çözümlemesi de sıkıntılı. Karakterlerin ağzından “karanlık yaklaşıyor”, “o geliyor” lafları eksilmiyor ama… Bir de karakter isimlerini bulan arkadaşı tebrik edesim geldi. Kızın adı Şahsu, oğlanın adı Maran… Şahsu-Maran: Şahmaran. Vay be, ne zeka!

Bölümler geçiyor, Şahsu bin tane kıyafet değiştiriyor ama ayağındaki botlar değişmiyor. Her yere o ayakkabılarla gidiyor, her kıyafetin altına onları giyiyor. Kadın seyirciler bu detaya daha çok sinirlenmiştir. Cihan öğrencisinin kahvesini alıyor, bardağın boş olduğu belli. Davut, Maran’a “yeni toprak getirdim” deyip toprak çuvalı veriyor, çuvalın içi pamuk falan dolu sanırım, toprak olmadığı belli. Cihan, Adana sıcağında kalın deri ceketle motor sürüyor, Şahsu iç çamaşırlarıyla göle giriyor. Bu kadar özenip bu kadar basit hatalara düşmek?

Bana sorarsanız Şahmaran’ın 7 bölümlük özetini okuyup direkt final bölümünü izleyerek bu defteri kapatın. Yoksa benim gibi ömrünüzü 7 saat bir diziye harcayıp, “neydi ki bu şimdi” der, ekrana bakakalırsınız.

Kabızlık devam ediyor, yine olmamış Netflix, Anadolu efsanelerinden biraz uzak mı dursan acaba?

Not: Yazıyı yazarken Serenay Sarıkaya’ya haksızlık etmiş olmak istemem. Kendi limitlerine ulaşmaya çalışan gayretli oyunculuğu için tebrik ederim.

MURAT TOLGA ŞEN

murattolga@gmail.com