İnfial
27 Nis 2016 09:12 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 18:29

Nereden çıktı bu Laiklik tartışması? AKP, nabız mı yokluyor?

Medyaradar siyaset analisti Atilla Akar, TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın laiklikle ilgili yaptığı çıkışı değerlendirdi…

Şu AKP’lileri hem anlıyor hem anlamıyorum. Anlıyorum çünkü; nasıl bir “gelenek”ten geldiklerinin, o geleneğin izlerini halen taşıdıklarının, bazı “dönüşümler” geçirseler dahi zihniyeten kopamadıklarının, reel süreçlere ayak uydurmakta zorlandıklarının  farkındayım. Bu anlayışları olur olmadık her yerde taşıveriyor!..

Öte yandan, anlamıyorum çünkü; cumhuriyetin kurmay mevkilerine gelseler, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Meclis başkanı, hükümet olsalar bile halen tuhaf bir “didişme” hali içinde olduklarının, bunu da muhtelif kereler dışa vurduklarının bilincindeyim. Garip ve manasız bir “hesaplaşma” (Rövanş) psikolojisi bu. Üstelik bunu zaten gerilmiş toplumun bir kesimini daha da germe pahasına yapıyorlar. Çenelerini mi tutamıyorlar, kafaları mı basmıyor yoksa gayet “bilinçli” olarak mı yapıyorlar bilmiyorum!

Her nasıl yaparlarsa yapsınlar sonuç ortada. Bunlar ya devlet / toplum yönetmeyi bilmiyorlar ya da acayip ustalaşmışlar da biz anlamıyoruz. Onların ya “sorumluluk” diye bir şeyden haberleri yok ya da “sorumluluk”tan bambaşka şeyleri anlıyorlar. Çok mu “acemiler” yoksa çok mu “kurnaz”lar bilemiyorum. Yahut ya ağızlarından çıkanı kulakları duymuyor ya da zaten umurlarında değil. Garip bir ikilem!

Nitekim TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın laiklikle ilgili son çıkışı (Üstelik bir üniversite çatısı altında!)  tam da bu cinsten. “Laiklik bir kere yeni anayasada olmamalıdır…Dindar anayasa meselesinden anayasamızın kaçınmaması lâzım. Dini olarak bahsetmesi lâzım.” şeklindeki sözleri doğal olarak tepki gördü.

Her ne kadar sonra “Laiklik, özgürlük ve toplumsal barış ilkesidir” deyip, “laikliğin tanımının yeniden yapılmasına vurgu yaptım” şeklinde düzeltmeye çalışsa ve AKP cenahından “kişisel görüşüdür, bizim gündemimizde böyle bir şey yok” mealli açıklamalar yapılsa da ok yaydan çıkmıştı bir kere.

Hangi anlamda söylerse söylesin laik hassasiyetleri olan kesimler tedirgin edilmişlerdi. Onlarda bu ifadeleri AKP’nin zaten çoktandır kuşku duyulan “gizli gündemi”nin en somut dışa vurumu olarak algıladılar. Öyle ki bu tarz sözleri kim hangi niyetle söylerse söylesin ister istemez bir “Acaba rejimi mi değiştirmeye çalışıyorlar?” kuşkusunu akıllara düşürür.

BAYRAM DEĞİL, SEYRAN DEĞİL…

Bu sözler insana “bayram değil seyran değil…” şeklindeki sözleri hatırlatsa da pek o kadar boşa edilmiş gibi de durmuyordu. Durmuyordu çünkü; tam da yeni anayasa tartışmalarının ayrıca hassasiyet kazandığı bir “zamanlama” dahilinde söylenmişti. Üstelik söyleyen toplumdaki herhangi bir “entelektüel”, “tarihçi” ya da sıradan bir “hukukçu” değildi.  Ağzından çıkan her söze dikkat etmesi gereken, yapacağı her çağrıyı tartma lüzumunda olan “TBMM Başkanı” sıfatı taşıyan bir isimdi. Sırf bu yüzden bile daha “itinalı” olması gerekirdi. Ama nerede?..

Dahası bir AKP’li olarak aslında bu sözler partisini de zorda bırakan sözler gibi duruyordu. Unutmayalım ki burada geçmişte Anayasa Mahkemesi tarafından “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” olarak kabul edilmiş ve kapatılmaktan zar zor sıyrılmış, ceza almış bir partiden söz ediyoruz.

Ayrıca AKP’nin gündeminde “Yeni anayasa” olsa dahi bu tartışmalar daha çok “başkanlık” ve “federatif yapı” üzerinden yürüyordu. Şimdi birdenbire buna “laiklik” tartışması da eklenmiş oldu. (Dolayısıyla “Bu çıkışın acaba AKP içi tartışma ve saflaşmalarla da ilgisi var mı?” diye sormadan edemiyor insan. Bu kez “laiklik” üzerinden ne tür bir “ayak oyunu” dönüyor acaba? Kim, kimi zorda bırakmaya çalışıyor?) Nasıl olsa bu ülkede herkes, her kafasına eseni söyler hale geldi ya!..

LAİK HASSASİYETLER Mİ TEST EDİLİYOR?..

Peki o halde bu sözler –eğer “rastgele” edilmiş sözler değilse- (Ki, hiç zannetmiyorum) o halde niye edildi? Düşünsenize; birkaç yıl önce edilse belki de “darbe bahanesi” ya da “kapatılma gerekçesi” olabilecek mahiyetteki sözler şimdi uluorta söylenebiliyordu. Şimdi aynı sözlere “gündem değiştirmeye çalışıyorlar” diyeni de, “İçlerindekini söylüyorlar” ya da “ne var canım bu da bir fikir” diyen de var.

Ancak nedense ben pek öyle düşünemiyorum. Ben, olayı daha ziyade gayet bilinçli bir “gündem oluşturma” olarak görüyorum. Bununla ne kastediyorum? Şöyle ki; bu çıkış aslında bir “nabız yoklama”, bir “tepki ölçme” amaçlı çıkıştır. Böylelikle “hazır anayasa gündemde iken, acaba araya laiklikle ilgili bu maddeyi de sokuştursak ne tepki alırız?” diye test edilmek istenmişe daha çok benziyor. “Fırsatçı” bir yaklaşım kokuyor!

Bunun içinde konuyu TBMM’ni (Yani tüm milleti) temsil eden birinin ifade etmesi uygun bulunmuş olabilir. Eğer tepkiler az ya da hafif olursa “gündeme getirme” çok veya sert olursa “gündeme almama” hesap edilmek amaçlanmış bulunabilir. Bu sayede bir taşla birden fazla kuş vurulmak istenmişe benziyor. Bu yanıyla “Fırsat bu fırsat” ya da “Baskın basanındır” anlayışına daha uygun düşüyor. Denemesi bedava yani!..  

Lakin amaç ve niyet her ne olursa olsun bu (Hele de zaten 1 Mayıs öncesi gerginliğin yaşandığı bir dönemde) çok “tehlikeli bir oyun” a benziyor. Toplumu yeniden germek ve kutuplaştırmaya hizmet etmekten başka bir sonucu olamaz. Bunu kim aklına getirmiş, kim araya yedirmek istemişse –bilerek veya bilmeyerek- herkese büyük kötülük etmiş demektir. “Laiklik” gibi toplumun belli kesimlerince çok temel bir hassasiyeti kaşımak, onu zedeleyecek çağrışımlarda bulunmak hangi akla hizmettir bilinmez.

Öyle veya böyle bir yanlışa daha imza atılmış olunuyor. Türk toplumunda “laiklik” hassasiyetinin laik kesimleri de çok aşan daha derinde izleri olduğunu anlaması için böylesi atraksiyonlara hiç gerek yok. Burada sorun laikliğin uygulanma biçimine dair bir tartışma değildir. Burada sorun “tartışılıyormuş” gibi yapılıp, toplumun zaten gerilmiş akortlarıyla bir kez daha oynanılmasıdır. Riskli ve beyhude bir girişimdir.

Şayet durum varsaydığım gibiyse yapabileceğim tek tavsiye “Bu tarz hesapçılıklardan vazgeçin beyler” olacaktır!.. .

27.04.2016.
atillaakar@gmail.com