Gündem
11 Ara 2015 10:20
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 18:14
Mustafa Balbay elindeki maketle ağlayarak Silivri'yi anlattı
Silivri cezaevinde Ergenekon davası kapsamında 5 yıla yakın zaman geçiren Balbay, Can Dündar ve Erdem Gül'ün durumunu elindeki maketle gözyaşları içinde anlattı.
CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, Prof Mehmet Haberal'ın
kaldığı ve tahliye edildikten sonra sonra yaptırdığı 'Silivri
hücreleri' maketini TBMM'deki basın toplantısına getirdi. Dünya
İnsan Hakları Günü'nde Türkiye'deki insan haklarının ihlal
edildiğini, özgürlüklerin kısıtlandığını bildiren Mustafa Balbay,
Diyarbakır, Sur ve Cizre'de terörle mücadelenin bölge halkıyla
mücadele haline geldiğini ifade etti.
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara temsilcisi Erdem Gül'ün tutuklanmasının ardından 2 hafta geçtiğini anımsatan Balbay, cezaevlerinde bir koğuşta 28 kişinin kaldığını bunun Avrupa standartlarına uymadığını söyledi. Cezaevlerinin AK Parti döneminde bir kampüse dönüştüğünü savunan Balbay hazırlanan iddianamelerinde bir işkence olduğunu anlattı.
ANLATIRKEN GÖZLERİ DOLDU
Mustafa Balbay, 2 yıl önce özgürlüğüne kavuştuğunu ve yıl dönümü olduğunu vurgulayarak, Silivri Cezaevinde kaldığı hücrenin maketini gösterdi. Hücrelerin özelliklerini anlatan ve zaman zaman gözleri dolan Balbay, Nazım Hikmet ve Ataol Behramoğlu'nun dizelerini paylaştı.
Can Dündar, Erdem Gül ve diğer tutuklu gazetecilerin acısını yaşadığını söyleyen Balbay “Şu anda Aralık ayındayız ve Silivri'ye güneş doğmuyor. Biz sandalyenin üzerine çıkar güneşi uğurlardık, güneşe 'güle güle' derdik. Şubat ayında gelirdi güneş. O koğuşlara güneş doğmuyor şu anda. Her tarafı beton ve demir olan bu koşullar ne kadar düzelebilir. Türkiye bugün bir cezaevine dönmüş durumda. Siz bu insanları, gazetecileri, gençleri, sendikacıları hapse atarsanız bu koşullarda hapse atarsanız bunun adı idamdan daha öte yavaşlatılmış ölüm cezasıdır. Bu insan hakları gününde cezaevlerinde fikir suçlarından dolayı hiç kimse kalmamalı. Burada yüz kızartıcı suçüstü halleri dışında kimse kalmamalı" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslenen Balbay, "Son sözüm Erdoğan'a dır. Burada 4 gün kalabilir misin? Erdoğan bu davanın müştekisi. Geçmişteki davaların savcısıydı şimdi sahibi haline geldi. Hiçbirinizi alışmamaya çağırıyorum. Ben çocuğuma elimi sürerken Erdem' in çocukları geliyor aklıma. 6 ve 10 yaşında. Bir kişiyi tutukladığınızda onu ailesiyle tutuklamış olursunuz."
Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara temsilcisi Erdem Gül'ün tutuklanmasının ardından 2 hafta geçtiğini anımsatan Balbay, cezaevlerinde bir koğuşta 28 kişinin kaldığını bunun Avrupa standartlarına uymadığını söyledi. Cezaevlerinin AK Parti döneminde bir kampüse dönüştüğünü savunan Balbay hazırlanan iddianamelerinde bir işkence olduğunu anlattı.
ANLATIRKEN GÖZLERİ DOLDU
Mustafa Balbay, 2 yıl önce özgürlüğüne kavuştuğunu ve yıl dönümü olduğunu vurgulayarak, Silivri Cezaevinde kaldığı hücrenin maketini gösterdi. Hücrelerin özelliklerini anlatan ve zaman zaman gözleri dolan Balbay, Nazım Hikmet ve Ataol Behramoğlu'nun dizelerini paylaştı.
Can Dündar, Erdem Gül ve diğer tutuklu gazetecilerin acısını yaşadığını söyleyen Balbay “Şu anda Aralık ayındayız ve Silivri'ye güneş doğmuyor. Biz sandalyenin üzerine çıkar güneşi uğurlardık, güneşe 'güle güle' derdik. Şubat ayında gelirdi güneş. O koğuşlara güneş doğmuyor şu anda. Her tarafı beton ve demir olan bu koşullar ne kadar düzelebilir. Türkiye bugün bir cezaevine dönmüş durumda. Siz bu insanları, gazetecileri, gençleri, sendikacıları hapse atarsanız bu koşullarda hapse atarsanız bunun adı idamdan daha öte yavaşlatılmış ölüm cezasıdır. Bu insan hakları gününde cezaevlerinde fikir suçlarından dolayı hiç kimse kalmamalı. Burada yüz kızartıcı suçüstü halleri dışında kimse kalmamalı" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslenen Balbay, "Son sözüm Erdoğan'a dır. Burada 4 gün kalabilir misin? Erdoğan bu davanın müştekisi. Geçmişteki davaların savcısıydı şimdi sahibi haline geldi. Hiçbirinizi alışmamaya çağırıyorum. Ben çocuğuma elimi sürerken Erdem' in çocukları geliyor aklıma. 6 ve 10 yaşında. Bir kişiyi tutukladığınızda onu ailesiyle tutuklamış olursunuz."
