Murat Ongun zabıtayla ev bastırdı, Sözcü'yle nasıl kriz yarattı?

Medyaradar'ın gizemli yazarı Keskin Kalem yine medya dünyasında ses getirecek bir yazıya imza attı.

Bir zamanların güzel bir reklam sloganı vardı.
‘Kontrolsüz güç, güç değildir.’
Sloganı hep çok beğenmiş, aklımda tutmuşumdur.

Bugün bu sloganı kullanmanın sırası geldi sırdaşlar.
Duyan duydu…
Medya mahallesi günlerdir Sözcü ve Ekrem İmamoğlu ekibi arasındaki gerilimi konuşuyor…
İddia çok…
Yazan çizen çok…

Ben de muhalif cenahta büyük çatırdamaya neden olan olayın peşine düştüm.
Ve olaya hakim, çok güvenilir kaynaklarımla konuştum.
Gerilimin nedenini öğrendim.
Buyurun, bir güç sarhoşluğu hikayesini anlatayım size yoldaşlar.

Sözcü-İBB geriliminin göbeğinde iki isim var:
Biri İmamoğlu’nun basın danışmanı Murat Ongun, diğeri de Ongun’a çok yakın bir isim olan Boğaziçi İmar Müdürü Elçin Karaoğlu.
Karaoğlu, İmamoğlu’nun Beylikdüzü belediye başkanlığından beri ekibinde…
Oradaki imar müdürlüğünden İBB’ye geçmiş.

İBB ve CHP koridorlarında dolaşan bilgilere göre, Karaoğlu, Ongun’un bilgisi ve onayı dahilinde Boğaz’da bazı kaçak inşaatlara göz yummuş.
Özellikle de Etiler Polis Okulu'nun arazisi konusunda bir takım akçeli işler olmuş.
Sözcü de bu iddiaları bir birrrrr haberleştirmiş.

İşte bu haberlerden sonra, Sözcü ve patronu Burak Akbay, İmamoğlu’nun adeta medya baronuna dönüşen Ongun’un kurban listesine girmiş.
Öyle ki, Ongun, haberlere bir dur demek ve Sözcü’nün patronuna gözdağı vermek için,
patron Burak Akbay’ın babası Ertuğrul Akbay’ın 35 yıl önce yaptırdığı ve halihazırda annesinin tek başına yaşadığı eve 30’a yakın zabıtayla baskın düzenlemiş.
Gerekçe ne dersiniz?
Kaçak eklenti var ihbarı…

Senelerdir yurtdışında olduğu için annesinin üzerine titreyen Akbay, olayı duyar duymaz çok sinirleniyor.
Ve bunun üzerine gazeteye talimat veriyor.
‘İmamoğlu diye birisi bizim için artık yok, onunla ilgili hiçbir haberi görmeyelim’ diyor.

Zaten Sözcü gazetesinin yayın yönetmeni Metin Yılmaz da bir açıklama yaptı,
gerilimi şu sözlerle anlattı:
 "İmamoğlu ile yaklaşık iki aydır bir problemimiz var. Bize ne yaptığını kendisine sorun. Ne yaptığını duysanız gazeteciler olarak sizin de çok ağırınıza gider, bize hak verirsiniz. Gazetenin üzerinden, gerçek bir haberin üzerinden yapılan bir hareket söz konusu. Bir haberciden intikam almak için gazeteye yapılan bir hareket var. Çok yanlış şeyler.’

İşteeeee yoldaşlar…
Yılmaz’ın bahsettiği çok yanlış şeyler, yukarıda okuduklarınız.
Şaşırdınız değil mi?
Bir belediye başkanı danışmanı, nasıl kamu gücünü intikam almak için kullanır?
Ya iktidar olsa neler yapar?
Herkesin kapısına polis mi gönderir?
Aklımda deli sorular…

Şimdi ısrarla gerilimin Ongun ve işbirliği içinde olduğu Boğaziçi imar müdüründen kaynaklandığının altını çiziyorum.
Bunun da bir nedeni var sırdaşlar.
Çok derin CHP ve İBB kaynaklarından öğrendiğime göre, Ongun’un bu başına buyruk tavırları zaten uzun bir süredir çok büyük rahatsızlık yaratıyormuş.
Muhalif medya içerisinde böyle bir fay hattı yarattığı için de, hem CHP hem İBB içinde Ongun’a tepki büyükmüş.
Koridorlarda, ‘İmamoğlunun haberi yok, Ongun istediği gibi at koşturuyor. İmamoğlu zor durumda kalıyor, kendi medyasıyla da kötü oluyor.Karadeniz gezisi zaten skandaldı, kredisini tüketti. Sözcü olayı tuz biber ekti,’ deniliyormuş.
İmamoğlu’nun İstanbul’u almasında çok büyük rol oynayan önemli CHP'li bir ismin de,
Ongun’la ilgili ‘kibir abidesi’ ifadesini kullandığı iddia ediliyor.
CHP kulislerinde ‘İmamoğlu Ongun’dan kurtulmazsa siyasi geleceği sona erer,’ görüşü de hakim.

Veeee son olarak önemli bir iddia daha…
Keskin kulaklarıma gelenlere göre, Sözcü İBB’nin yolsuzluk haberlerini yapınca, Ongun, Sözcü’ye karşı Halk TV’yi yörüngesine alma planını uygulamaya koydu.
İsmail Küçükkaya transferinin arkasında da bu var…
Sadece o mu?
Sözcü’ye rakip olması için Halk TV’nin patronu Cafer Mahiroğlu’nu gazete işine sokmaya ikna eden ve maddi kaynak sağlama sözü veren de Ongun’un ta kendisi.
Yani Halk TV’de yaşanan Küçükkaya krizi ve adaletsizlik isyanının arkasında da Ongun’un müdahaleleri ve para yoluyla Mahiroğlu’nu ele geçirmesi var.

Pekiiiiii Sözcü’ye rakip olsun diye, Ongun desteğiyle çıkması planlanan Halk gazetesine ne oldu?
29 Ekim’de ilk sayısını çıkaracaktı.
Ancak olmadı.
Üzerine bir de GYY olarak işe alınan, Aykut Küçükkaya da istifa etti.
Gazetenin akıbetinin ne olduğu belli değil.
Ongun’un maşallahı var, dokunduğu yeri kurutuyor…

HALK TV EMEKÇİLERİNDEN YENİ İFŞALAR…

Sırdaşlar, seçime şurada sadece aylar kalmışken, milyonlarca insanın umudunu bağladığı muhalefetin medyasında çıkan kavgalar, gerçekten de insanın içini acıtıyor.
Ama içimi daha çok acıtan şey, İBB’nin fahiş ücretli transferlere imza attığı ve dizayn etmeye çalıştığı Halk TV’de emekçinin yaşadığı zulüm.
Geçen hafta yazdım.
Makarnadan çıkan kurtlar…
Azarlanan ve ağlatılan muhabirler…
Aç bırakılan emekçiler…
Bunlar bir yanda…
Diğer yanda siyasi ikbali için, kime çalıştığı belli olmayan İsmail Küçükkaya gibilerinin servetine servet katan siyasetçiler…

Ben bu işin peşini bırakmam yoldaşlar.
Orada bir tost parasına çalıştırılan muhabir kardeşimin hatrı için bırakmam!
Ağlatılan muhabir kardeşimin bir gözyaşı için bırakmam!
Buyursunlar yalanlasınlar…
Zaten emekçi her şeyi kayıt altına almış.
Neyse sırdaşlarım, sinirlendim, yazarken tansiyonum çıktı.
İyisi mi ben meydanı yine Halk TV emekçilerine bırakayım.
Yeni e-postalarını, yorumsuz, dikkatinize sunayım:

Merhaba Keskin Kalem,

Geçen hafta yayınladığın Halk TV Facebook telif hakları ile ilgili yazına, Halktv.com.tr GYY Hakan Çelenk cevap yazmıştı. Bunun mecburi ve rutin bir hak koruma durumu olduğunu anlatmıştı. Fakat iş öyle değil… Facebook’tan sağlam bir uyarı almak üzereler. Rights Manager kullanımları yüksek ihtimalle kapanabilir. Ajans videolarına attıkları telifler sektörden birçok kuruluşu mağdur etti ve etmeye devam ediyor. Kendilerini korumaya çalıştıkları gibi Facebook onları korumayacak iş algoritma ve hak ihlaline geldiğinde sandıkları kadar bilgili değiller. Bilmeyen insanı kandırabilirler fakat META şirketini asla. Bizzat Facebbok Türkiye temsilcisi iletişime geçerek ciddi bir kural ihlali yaptıklarını devam ederse yaptırımı olacağını iletecek...

Ayrıca Cafer Mahiroğlu yeni satın aldığı Halk TV binası için iç mimar tutarak tadilata başladı fakat halktv.com.tr editör ekibini binaya taşırken bagaja bindiriyor. Yanlış okumuyorsun taksi tipi bir otomobilde, araca sığmayan editör arkadaşlar bagajda yolculuk ediyor. Her sabah Kazlıçeşme Marmaray durağından Topkapı’daki binaya götürülmek üzere alınan Halktv.com.tr editörleri tek bir araç, tek bir sefer gidip gelsin diye bagajda taşınıyor. Milyonlara bina yenileten Mahiroğlu çalışanına karpuz muamelesi yapıyor...

Keskin Kalem’e selamlarla,

Tükenmez Kalem

HÜKÜMET CİNER’İN ELEKTRİĞİNİ NEDEN KESTİ?

Medya kulisi yazanlar için adetaaaa bir madeeeen…
Adeta kurumayan bir kaynaakkkk…
Ne skandalı bitiyor, ne entrikası…

Yoldaşlar, beni takip edenler bilir,
Habertürk kadar acaba medyadaki seviyeyi gösteren başka neresi var?
Allah selamet versin, Veyis Ateş’in ekranda gaz çıkarmasından bu yana, Habertürk’ün iki yakası bir araya gelmedi.

Son zamanlarda adı skandallarla pek anılmıyordu, hayırdır ne oldu derken, beklenen malzemeyi yine verdi sağ olsun…

Son gelişme şu:
Ciner Grubu'na bağlı Park Elektrik Üretim Madencilik Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin Konya Ilgın tesislerinde elektrik üretim lisansı iptal edildi.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'na (EPDK) yapılan başvuru ise reddedildi. 

Yani EPDK, Ciner’in en büyük yatırımlarından biri olan santralin kapısına kilit vuruldu.
Peki neden?
Pek çok haber sitesi, ‘AK Parti, Ciner savaşı başladı’ diye yorum yapmış.
Bense diyorum ki, o savaş çoktaaaaan başlamıştı.

Fatih Altaylı’nın Ağustos ayında EPDK’ya saldıran yazılarını açın bakın, anlarsınız.
Belli bi bu santralle ilgili süreç zaten bir süredir yürüyordu ve işler Ciner aleyhine gidiyordu.
Tam da bu süreçte Altaylı’ya belli ki EPDK’yı baskı altına alma görevi verilmişti.
Altaylı, Ağustos ayında kaleme aldığı 'Yerli, milli ve yenilenebilir enerjiye EPDK darbesi' başlıklı yazısıyla özellikle EPDK’yı hedef aldı. EPDK da sert bir şekilde cevap verdi. EPDK'dan yapılan açıklamada kurumun, Türkiye'nin arz güvenliğini akamete uğratacak ve tüketicilere mali yük getirecek hiçbir fırsatçılığa müsaade etmeyeceği belirtildi.

Görüyorsunuz…
Manzara net…
Yıllardır köşe tutan bu isimlerin en büyük işlevi budur zaten.
Fakat ne olmuş, nasıl olmuşsa bu kez Altaylı’nın saldırıları işe yaramamış.
Ciner’in elektriği kesilmiş.

Biraz kulisleri yokladım, nedir Ciner’e bu büyük darbenin nedeni diye…
İddialara göre, MHP’nin uzun süredir Habertürk’ten rahatsızlığının yanı sıra, AK Parti çevrelerinde de artan homurdanmalar varmış.
Özellikle de Altaylı’nın kilit konumdaki bazı bakanları sürekli hedef alıyor olması, bardağı taşırmış.
Bakalım bu gerilimin sonunda neler olacak?

keskinkalem@medyaradar.com