Televizyon
06 Kas 2012 00:28 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 14:20

MÜMTAZER TÜRKÖNE İÇİNİ BALÇİÇEK İLTER'E DÖKTÜ; ÇOK YALNIZIM, BENİ SEVEN KİMSE YOK!

Zaman Gazetesi Yazarı Mümtazer Türköne Söz Sende'de Balçiçek İlter'in sorularını yanıtladı.

Mümtazer Türköne, Kürt meselesiyle ilgili yaptığı ve hem Türklerden hem de Kürtlerden çok tepki alan çıkışlarını anlattı. Öcalan’a Marmaris’te 20 dönümlük arazi verilmesi yönündeki beyanını hatırlatan Türköne, "İnsanları bazen sarsmak lazım." diye konuştu. Türköne şöyle devam etti: İnsanların ezberledikleri şeylerin yanlış olduğunu anlamaları lazım. Dikkatlerini çekmek gerekiyor. "Apo’ya paşalık rütbesi verilsin" deyince insanların dikkatini çekiyor. Geçmişte bu ülkede benzer olaylar olduğu zaman bunun çözümüyle alakalı çok eski bir devlet geleneğimiz var, bunları hatırlatıyorsunuz. Bu topraklarda yaşamak kolay değil. Aklınızı başınıza alacaksınız.
 
BENİM DİLİMİ YASAKLASALAR BEN DE DAĞA ÇIKARDIM
 
Milliyetçiliğin söz konusu olduğu meselelerde doğrusu milliyetçiliğin gazını indirmektir. Oturup uzlaşacaksınız, empati geliştireceksiniz, kendinizi karşınızdakinin yerine koyacaksınız. Adamın dili yasaklandığı için dağa çıktıysa "Benim anadilimi yasaklasalar ne yapardım?" diye sorup ona göre bakacağım. Benim anadilimi yasaklasalar ben de dağa çıkardım. Yapacak başka bir şey yok.
 
ÇOK YALNIZIM, BENİ SEVEN KİMSE YOK
 
Çok yalnızım. Beni seven kimse yok, onun farkındayım... Ben Kürtlerle ilgili bir şey yazdığım zaman Kürtler okuyor. Ülkücülerle ilgili bir şey yazdığım zaman onlar okuyor. İslamcılarla ilgili bir şey yazdığım zaman onlar okuyor. Askerlerle ilgili bir şey yazdığım zaman onlar okuyor. Ve hep eleştirdiğim için hepsi düşman oluyor.
 
MAHALLESİZ DURUMDAYIM
 
Balçiçek İlter’in "Peki sevilmemek nasıl bir şey?" sorusuna ise Türköne şöyle cevap verdi: Bu sanıyorum insanın kendi iç dünyasındaki dengelerle alakalı. Benim bu ülkeye, bu devlete, topluma karşı bir sorumluluğum var aydın olarak. Bu devletin tek parça halinde yaşaması lazım. Bu milletin refah içinde olması lazım. İtibarlı ve saygın olması lazım. Bu ülkenin huzur içinde olması lazım. Bununla ilgili elimdeki kalemle ya da sözümle eğer bir şey yapabiliyorsam bunu yapmam lazım. Eğer bunu yapmıyorsam o zaman kendimle kavgalı olurum. Doğru olanı söylemek lazım... Ben mahallesiz durumdayım. O yüzden yalnızım, o yüzden sevgisizim. Yakın çevremden de eski arkadaşlarımdan da bana kızanlar oluyor. Ama tabii birbirimizi çok sevdiğimiz arkadaşlarım var.
 
İNSANLARI SARSMAK LAZIM

 
Ben insanları seviyorum. Bu ülkeyi, bu milleti seviyorum. Akıp giden bir tarihin parçası olarak hissediyorum kendimi. Şu anda yaşadığımız da tarih. Hepimiz gideceğiz, hiçbirimiz bu dünyaya kazık çakmayacağız. Yaşarken üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirelim. Bu ülkeye karşı sorumluluğumuz neyse yerine getirelim. Bunun doğru yolu insanları sarsmaktan geçiyorsa birinin de sarsması lazım. Bu ülkede Kürt düşmanlığı yapmak yanlış. Benim Türkleri ikna etme görevim var. Bu ülkede onların onurlu, eşit vatandaşlar olarak yaşaması lazım. Başka türlü bu ülkenin birliğini sağlayamam. Ayrıca insani olarak da doğru. Aynı kültür içindeyiz, Kürtün benden bir farkı yok. Ben Kürt de olabilirdim, onlar da Türk olabilirdi. Bu topraklarda yüzyıllarca aynı kaderi paylaştık. Biz balkanları kaybederken Kürtlerle beraber kaybettik. Oradan çekilirken onlarla beraber çekildik. Bu ülkenin kaderini beraber belirledik. Ayrılıktan ne Kürtler ne biz mutlu oluruz. Bunu çözmemiz lazım.

ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH KURUMUNDAN NEDEN İSTİFA ETTİ?
 
Ben o görev bana teklif edildiği zaman sorumluluktan kaçmamak adına kabul etmiştim. Fakat çok ağır bir sorumluluktu. Çünkü ne söylesem o kurulun yönetim kurulu üyesi sıfatıyla söylüyordum. Bir entelektüel olarak bağımsızlığımı, özgürlüğümü kaybetmiştim. Sanıyorum toplumda da rahatsızlık oldu.Beni atayan Cumhurbaşkanını da zor durumda bıraktım... Şimdi her şey yerli yerine oturdu.