Gündem
03 Ara 2017 10:25 Son Güncelleme: 24 Kas 2018 01:50

Müjdeli haberi Habertürk yazarı duyurdu: Naim Süleymanoğlu’nu kızı Japonya'da bulundu!

Naim Süleymanoğlu’nun bulunması için vasiyet ettiği kızı Naomi’yi Gazete Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya Japonya'da buldu.

Habertürk gazetesi yazarı Muharrem Sarıkaya geçen hafta Naim Süleymanoğlu'nun ailesinin, efsane haltercinin sır kızını bulmak için yardım istediğini yazmıştı. Sarıkaya bugünkü yazısında müjdeli haberi duyurdu.

Gazete Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, Naim Süleymanoğlu'nun kızı Naomi'ye nasıl ulaştığını bugünkü köşe yazısında kaleme aldı.

İşte Sarıkaya'nın "Bir filmin hikâyesini okumuş, hatta yaşamış gibiyim..." diyerek sonlandırdığı Naomi'nin bulunma hikayesi:

Naim Süleymanoğlu’nun bulunması için vasiyet ettiği Japonya’daki kızı Naomi’ye bu kadar  çabuk ulaşacağıma ihtimal vermezdim..

Çok değil, ailesinin “Naim’in Japonya’daki kızının da  mirasta payı var, hak geçmesin; bulunmasına yardımcı olur musun?” çağrısının üzerinden 1  hafta geçti. Japonya’nın 127 milyon nüfusu içinde iğne aramak gibiydi.

Üstelik, “Ankara  Zekai Tahir Burak Büyük Doğumevi’nde 1991’de dünyaya gelen Naomi” bilgisinin ötesinde elimde  veri yoktu.

Japonya’nın Ankara Büyükelçiliği’ne ulaştım; bugüne kadar olduğu gibi  yardımlarını esirgemediler; ancak fazla bir veri yoktu.

Doğumevi kayıtlarından ilk veriye  ulaştım.

Seul Olimpiyatları sırasında tanıştığı, Türkiye’ye davet edip birlikte yaşadığı  Kyoto Mori isimli gazeteciden, 1991 sonunda bir kız çocuğu dünyaya geldiği kesindi.

Kayıtlarda doğum yapan kadının adı “Kjyoko Mori” olarak geçiyordu, doğum öncesi “8 aylık  hamile olmasından dolayı seyahat etmesinde sakınca var” raporu da almıştı.

Çocuğunu yalnız  doğurmuş, Naim dahil refakatçi kimse bulunmamıştı.

Yakınları, “Naim, belki de ilk çocuğu  olmasından dolayı hiç hazır değildi, ama sonrasında hep kızının özlemi içinde oldu”  bilgisini paylaştı.

KAPICIYA VERİLEN NOT

Bir veri daha vardı; akademisyen olan Kyoto Mori, Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya  Fakültesi’nde araştırma görevlisi olarak çalışmıştı.

Çok geçmedi, bu kez Kyoto Mori’nin  Türkiye’yi terk ettiği 1993’ten 1 yıl sonra 1994’te Ankara’ya tekrar döndüğü verisi geldi.

İkinci gelişinde bir otele yerleşmiş, 3 yaşına gelmiş kızını Naim’e göstermek için yaşadığı  evine gitmiş, ulaşamayınca kapıcıya “Kızınla geldim, oteldeyim, beni ara” notunu bırakmıştı.

Ancak o not Naim’in eline hiç ulaşmadı; o dönem birlikte yaşadığı kadın tarafından anında  yok edildi.

Kyoto Mori ise ikinci kez Türkiye’yi biraz da öfke içinde terk etti; bir daha da  gelmedi.

En yakınındaki arkadaşı Zeki Türkeş’in anlattığına göre, Naim yıllar sonra bunu  öğrenince çok acı çekti.

Onlara ulaşma çabasının ardında yatan nedenlerden biri de çocuğunun  annesi Kyoko Mori’ye olan mahcubiyetiydi.

BARIŞ MANÇO KONSERİ

Hiç beklemediğim bir anda İngiltere’deki bir okurumdan gelen mesaj, önemli bir veri  içeriyordu.

Barış Manço’nun Japonya konseri sırasında bir küçük kıza ilgi gösterdiğini  belirtip ekliyordu:

“Türk olduğumu öğrenince, çocuğun Naim Süleymanoğlu’nun kızı olduğunu  söyledi. Kızın adını Zekai koymuş. Türkiye’de erkek ismi olduğunu belirttim, ‘Aslında ismi  Sekai, Japonca’da Dünya anlamına geliyor’ dedi.”

Araştırmaya bu bilgilerle de devam ettim.

“Kjyoko ve Kiyoko” ismiyle kayıtlara giren Bayan Mori, 1956’da Tokyo’nun güneyindeki  Shizuoka’da doğmuştu; Naim’den 10 yaştan fazla büyüktü.

Veri beni Kyoko Mori isimli yazara  götürdü, memleketinin adına yazılmış, “Shizuoka’nın Kızı” kitabı da ABD’de edebiyat ödülü
almıştı.

Ancak babasının adı Hickmasa, annesinin ismi de Yashiko değildi; üstelik o Kyoko  Mori 1957 Kobe doğumluydu; o kişi olamazdı...

"ANNEYİ TANIYORUZ"

Bu kez Türkiye’nin Tokyo Büyükelçiliği’ni aradım.

Milletvekilliği döneminden tanıdığım  Büyükelçi Murat Mercan, telefonu açar açmaz “Kalp kalbe karşıymış, ben de sizi arayacaktım”  deyip ekledi:

“Sierra Leone Büyükelçisi olarak atanan büyükelçiliğimiz müsteşarı Deha  Erpek’in eşi, kızın annesini tanıyor. Çocuğu da bulduk. Burada yaşayan bir Türk, yaşıtı olan  kendi kızından ayırt etmemiş, o vatandaşımızın kızıyla büyümüş.”

Her şeyin bu kadar denk  düşeceği aklımın ucundan dahi geçmezdi.

Büyükelçi Mercan, anne ile temas kurduracağını,  gelen bilgiler kapsamında kendisini davet edip konuşacağını belirtti.

İlk gelen bilgi iç  acıcı değildi, Ankara’da yaşadığı sıkıntılı günleri unutmamıştı.

Durumu Naim  Süleymanoğlu’nun kardeşi Muharrem Süleymanoğlu’na ilettiğimde üzüldü:

“Kızım Elif de ulaşmak  için çok çaba gösterdi. Sosyal medya adreslerinden Naomi Mori veya Kyoko Mori diye  araştırdı. Ama benzer çok isim var. Çok çabaladık ama olmadı. Siz ulaşmışsınız.
Büyükelçimize de teşekkür ederiz. Hem dini hem de vicdani acıdan şu an rahatım. Naomi ile  birlikte Naim’den olma 3 kız yeğenim daha var; emanetleri bende...”

Muharrem Süleymanoğlu,  geçmişte yaşananları silme çabasındaydı.

"KIZLARA BİNA AL"

Süleymanoğlu’nun en yakın arkadaşı eski Halter Federasyonu Asbaşkanı Zeki Türkeş’in  anlattığı ise ayrı bir hikâye idi.

Naim’in hiç evlenmemiş olmasına karşın, 3 kadından olan 4  kızına ne kadar düşkün olduğunu göstermeye yeterdi:

“Hastalandığı dönemde Naim geldi, ‘Benim  4 kızı da benden sonra kimseye muhtaç etmeyecek, iyi kira geliri olan bir bina satın al. Ben  gidince ele güne muhtaç kalmasınlar, geçimlerini sağlayacak gelirleri olsun’ dedi. Kalbi  temizdi, içinde kiracısı olan, iyi kira getiren bir bina bulup satın aldı. Kızların geçimini  rahat sağlar...”

ADI DOĞUMEVİNDEN

Mercan’a bunu da aktarıp ailenin ısrarını aktardım.

Duygulandı, eşiyle birlikte evine davet  edip konuşacağını ifade etti.

Ertesi gün müjdeli haberi verdi:

“Naomi, kadının kız  kardeşinin adı. Kıza burada başka isim vermiş, görüşmeyi kabul etti...”

Ben “Zekai gibi  okunan Sekai mi?” dedim, devamını Mercan getirdi:

“Evet... Zekai Tahir Burak Doğumevi’nde  dünyaya getirdiği için hastanenin adını kızına vermiş; Sekai demiş.”

Yani, Japonca’daki  karşılığıyla “Dünya”...

Bu iyi haberdi.

Zeki Türkeş, Muharrem Süleymanoğlu’na müjdeyi verdi:

“Tokyo’ya gitmek için hazırlan, yeğenimizi bulduk çok şükür. Eğer isterse yeğenler de  gelsin, gidelim kardeşiyle tanışsınlar...”

Büyükelçi Mercan’a ertesi gün ulaştığımda, bir  sonraki gün Sekai’nin annesiyle ziyaretine geleceğini bildirdi.

Bu sırada Dışişleri Bakanı  Mevlüt Çavuşoğlu da telefonla aradı:

“Önemli ve güzel bir işe aracı oldun, onu söylemek için  aradım. Kıza ulaştık, artık aileyle buluşur, görüşürler...”

BABASININ YOLUNDA

Naomi Sekai Süleymanoğlu, dün annesiyle birlikte ziyaret ettiği Türkiye’nin Tokyo sefareti’nde, Büyükelçi Mercan’ın ikram ettiği baklavayı yedikten sonra Türk bayrağı önünde  poz veriyordu.

Babasının yolundan gitmiş, spor akademisinde okumuştu.

Çalıştığı şirketten  izinleri aldıktan sonra Türkiye’ye gelip amcaları ve kardeşleriyle tanışmak istediğini  belirtti.

Yaşananlar karşısında ise şaşkındı.

Fotoğrafından bir kare rica ettim, annesi,  “Şimdilik kimse tanımasın, gelince fotoğrafımızı çekersiniz” dedi.

Amcalarını, kız  kardeşlerini; annesinin bugün dahi yardımını anımsadığı Zeki Türkeş ve eşinin de aralarındaa  bulunduğu baba dostlarını görmek için sabırsızlanıyordu.

Bir de “Annem çok söz etti; amcam  Muharrem’i, kızı kuzenim Elif’i çok merak ediyorum.

Elif de orada olacak mı?” diyordu...  Elif Süleymanoğlu ise İngiltere’den “Kesin gelirim.” mesajını yolluyordu.

Bu süreçte büyük  emeği geçen Büyükelçi Mercan ile dün son konuşmamızda ikimiz de aynı cümleyi kurunca gülmeye  başladık...

Bir filmin hikâyesini okumuş, hatta yaşamış gibiyim...