Gündem
26 Eyl 2015 17:33
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 17:54
Mehmet Metiner'den Aydın Doğan'a cevap: Kendinizi aklayamazsınız!
Aydın Doğan'ın mektubuna hükümet kanadından cevap geldi.
Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan'ın Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözlerine ilişkin bugün Hürriyet gazetesinde yayınlanan mektubuna AK Parti İstanbul Milletvekili Mehmet Metiner'den cevap geldi.
Aydın Doğan'ı yalancılıkla suçlayan Metiner, sabah.com.tr'ye şu açıklamayı yaptı:
Cumhurbaşkanımızı yalan söylemekle suçlarken sadece haddini aşmakla yetinmiyor dibine kadar da yalan söylemeye devam ediyorsun Aydın Doğan! Terör örgütüne ve siyasi partisine alenen destek veren yayın organların ortada iken tersini söylemek nasıl bir pişkinliktir nasıl bir milliyetçiliktir söyler misin?
Bu ülkede nasıl hükümet devirip hükümet kurduğunuzu, başbakanları nasıl emir eri olarak gördüğünüzü, hükümet başkanlarını rantlarınız için nasıl işlevsel bir siyasi araç olarak gördüğünüzü herkes biliyor. Ekonomik çıkarlarınız için gazetelerinizi nasıl silah olarak kullandığınızı herkes biliyor. Rahmetli Demirel'in mektubunun arkasına sığınarak kendinizi aklayamazsınız.
Hilton için hangi tekliflerde bulunduğunuzu bilenler biliyor. Boynunu size uzatmayan Erdoğan'a diz çöktürmek için nasıl kirli ve hayasızca yayınlar yaptığınıza da herkes şahit. Şimdi kalkmış tersini söylemekte sakınca görmeyen bir pişkinlik örneği sergiliyorsunuz.
ANAP'ın kurucularından, eski bakan Bülent Akarcalı da konuyla ilgili sabah.com.tr'ye bir açıklama yaptı. Hürriyet'i kurulduğu günden bu yana siyasete yön vermekle suçlayan Akarcalı açıklamasında şunları söyledi:
Aydın Doğan, sahip olduğu gazetenin yapısında geçmişten gelen ve de hala devam eden, Ankara'yı, siyasi iradeyi, Hükümetleri, Siyaset ve Devlet Adamlarını baskı altına almak, yönlendirmeye ve kullanmaya kalkışmak alışkanlığı bir hakmış gibi vardır.
Bunun en belirgin örneği, Hürriyetin o dönemki sahibi Erol Simavi'nin merhum Başbakan Turgut Özal'a göz dağı vermek maçıyla gazetesine bizzat atmış olduğu başlıktır ; '' Basına Batı aleminde Yasama Yürütme ve Yargı'dan sonra dördüncü kuvvet derler ama Türkiye için bu yanlıştır. Türkiye'de en kudretli kurum ordudur ama basın dördüncü değil birinci kuvvet makamındadır. Çünkü ihtilallere orduyu basın hazırlar.
Hürriyet maalesef, demokratik anlayışla yüzde yüz ters düşen, bu otoriter anlayıştan daha sonra da sıyrılmamıştır.
Aydın Doğan beyin kendi ağzından ifade etmediği ya da etmek istemediği bütün düşünceler, kullanıp kullanıp sonra da kapı önüne koyduğu onlarca köşe yazarı tarafından ifade edilmiştir.
Haberin devamını okumak için tıklayınız
Aydın Doğan'ı yalancılıkla suçlayan Metiner, sabah.com.tr'ye şu açıklamayı yaptı:
Cumhurbaşkanımızı yalan söylemekle suçlarken sadece haddini aşmakla yetinmiyor dibine kadar da yalan söylemeye devam ediyorsun Aydın Doğan! Terör örgütüne ve siyasi partisine alenen destek veren yayın organların ortada iken tersini söylemek nasıl bir pişkinliktir nasıl bir milliyetçiliktir söyler misin?
Bu ülkede nasıl hükümet devirip hükümet kurduğunuzu, başbakanları nasıl emir eri olarak gördüğünüzü, hükümet başkanlarını rantlarınız için nasıl işlevsel bir siyasi araç olarak gördüğünüzü herkes biliyor. Ekonomik çıkarlarınız için gazetelerinizi nasıl silah olarak kullandığınızı herkes biliyor. Rahmetli Demirel'in mektubunun arkasına sığınarak kendinizi aklayamazsınız.
Hilton için hangi tekliflerde bulunduğunuzu bilenler biliyor. Boynunu size uzatmayan Erdoğan'a diz çöktürmek için nasıl kirli ve hayasızca yayınlar yaptığınıza da herkes şahit. Şimdi kalkmış tersini söylemekte sakınca görmeyen bir pişkinlik örneği sergiliyorsunuz.
ANAP'ın kurucularından, eski bakan Bülent Akarcalı da konuyla ilgili sabah.com.tr'ye bir açıklama yaptı. Hürriyet'i kurulduğu günden bu yana siyasete yön vermekle suçlayan Akarcalı açıklamasında şunları söyledi:
Aydın Doğan, sahip olduğu gazetenin yapısında geçmişten gelen ve de hala devam eden, Ankara'yı, siyasi iradeyi, Hükümetleri, Siyaset ve Devlet Adamlarını baskı altına almak, yönlendirmeye ve kullanmaya kalkışmak alışkanlığı bir hakmış gibi vardır.
Bunun en belirgin örneği, Hürriyetin o dönemki sahibi Erol Simavi'nin merhum Başbakan Turgut Özal'a göz dağı vermek maçıyla gazetesine bizzat atmış olduğu başlıktır ; '' Basına Batı aleminde Yasama Yürütme ve Yargı'dan sonra dördüncü kuvvet derler ama Türkiye için bu yanlıştır. Türkiye'de en kudretli kurum ordudur ama basın dördüncü değil birinci kuvvet makamındadır. Çünkü ihtilallere orduyu basın hazırlar.
Hürriyet maalesef, demokratik anlayışla yüzde yüz ters düşen, bu otoriter anlayıştan daha sonra da sıyrılmamıştır.
Aydın Doğan beyin kendi ağzından ifade etmediği ya da etmek istemediği bütün düşünceler, kullanıp kullanıp sonra da kapı önüne koyduğu onlarca köşe yazarı tarafından ifade edilmiştir.
Haberin devamını okumak için tıklayınız
