Röportaj
23 Eki 2013 13:48 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:42

KIŞLALI'NIN KIZI SÖZCÜ'YE KONUŞTU! BABAMIN KATİLLERİNİ BİLİYORUM!

11 yıl önce öldürülen siyasetçi ve gazeteci Ahmet Taner Kışlalı'nın kızı konuştu..

Ahmet Taner Kışlalı, Türkiye’nin en yürekli ve en dürüst akademisyen, siyasetçi ve gazetecilerinden biriydi... 21 Ekim 1999’da Ankara’da evinin önünde bombalı saldırıya uğradı. Faili meçhul bir suikasta kurban giden Kışlalı arkasında pek çok şey bıraktı. Bunlardan biri de şu anda 14 yaşında olan kızı Nilhan Nur Kışlalı. .

Nilhan Nur Kışlalı, Sözcü’den Edda Sönmez’e konuştu..

İşte o röportaj;

- Baban öldürüldüğünde 29 günlüktün. Şimdi 14 yaşındasın. Duygularını anlatır mısın?
Küçüklüğümde, ’Babam neden öldürüldü’ sorusunu sormadan ailem olayı anlatmaya başlamıştı. Babamın kim olduğunu, herkesin onunla nasıl gurur duyduğunu anlatıyorlardı. Bu sebeple babamın eksikliğini büyük bir boşluk olarak hissetmedim.

- Hâlâ o evde mi yaşıyorsunuz?
Evet, hâlâ o sokaktayız. Aynı evde oturuyoruz.

- Her gün evden çıkıp babanın öldürüldüğü sokakta yürümek kolay olmamalı...
Babamın da bir zamanlar buralarda yaşamış olduğunu bilerek yürümek ve burada yaşamak bana güven veriyor.

- Ahmet Taner Kışlalı’nın kızı olmak nasıl bir duygu?
Herkesin parmakla gösterdiği, gurur duyulan bir babanın kızı olmak tarif edilemez derecede onur verici. Babamla gurur duyuyorum.

- Babasını bombalı bir saldırı sonucu kaybetmiş ve onu hiç tanımamış biri olarak nasıl bir çocukluk geçirdin?
Bunların beni kötü etkilediğini söyleyemem. Babamı kaybetmek başta olmak üzere, daha başka büyüklerimi de tanıyamadım. Bu acı olay beni ölümle daha barışık bir çocuk yaptı. Ölüm fikri beni, arkadaşlarımı korkuttuğu kadar korkutmuyor. Onun dışında normal bir çocukluk yaşıyorum. Bu duruma gelmemde elbette çevremdeki insanların büyük katkısı var.

- Baba, çoğunlukla kız çoçuklarının ilk hayranlık duyduğu erkektir, ergenlik dönemini onsuz geçiriyorsun. Ne gibi olumsuzluklar yaşıyorsun?
Diğer kızlar gibi benim de kahramanım babam. Değişen bir şey yok. Hatta diğerlerinden daha etkileyici bir kahraman olduğuna eminim. Yanımda olmasını gerçekten isterdim. Fikirlerimi paylaşmak, onun fikirlerini kendi ağzından duymak isterdim tabii ki. Ama babamın ölümüne yol açanların onu ’ölümsüzleştirdiğine’ inanıyorum.
"Haksızın sesi çok çıkar"

- Babanın hayatta olmamasını kendine nasıl izah ediyorsun?
Ben babamın ve diğer bilim insanlarının hayatta olmamasını, paşalarımızın, yazarlarımızın, değerli Genelkurmay Başkanımızın hapiste olmasını kendime şöyle açıklıyorum; Şu an başımızdakilerle beraber kendini sorgulamaktan ziyade körü körüne inanmaya adamış insanların korkaklığına veriyorum suçu. Çünkü, haksız olduğunu bilen insan korkar. Hep haksız insanın sesi daha çok çıkar. Kendilerine benzemeyen, konusuna hakim ve bilgili insanlardan da işte böyle korkarak onları ellerinden gelen yöntemlerle sustururlar.

- Babanı kimin "öldürttüğünü" merak ediyor musun?
Merak etmiyorum, çünkü biliyorum. Bir isim yok ama o insanların kişiliğine ve düşünce yapısına dair birçok delil ve fikir var elimde.
"Gezi bana umut verdi"

- Yaşadıkların sende isyan duygusu yaratıyor mu, seni en çok ne üzüyor?
Etrafımda da babasını, annesini kaybeden arkadaşlarım var. Bir amaç uğruna ölmesi beni teselli etti her zaman. Bu soruyu geçen sene cevaplayacak olsaydım, üzüldüğümü söylerdim. Fakat, birkaç ay önce yaşanan Gezi olayları bana hâlâ umudun var olduğunu gösterdi. Hâlâ uğruna savaşacak bir şeyler olduğunu gösterdi ve yalnız olmadığımı anladım.
- Ailende tanınmış çok gazeteci var. Sen de gazeteci olmak istiyor musun?
Gazeteci olmayı isterdim ama özgür gazetecilik diye bir şey kalmadı. Fikrini söyleyen ya işinden atılıyor ya hapse giriyor. Sözcü Gazetesi’ni takdir ediyorum. Yaptığınız işe saygı duyuyorum. Böyle bir gazetede çalışacağımı bilsem gazeteci olmak isterdim.

Hayat arkadaşından mektup

Ah­met Ta­ner Kış­la­lı­’nın eşi Ni­lü­fer Kış­la­lı, ha­yat ar­ka­da­şı­na ölü­mü­nün 14. yı­lın­da bir mek­tup yaz­dı.
Okur­ken göz­le­riniz dolacak...
Ca­nımmm, tam 14 yıl sen­siz geç­ti...
Sen bu­ra­dan çok uzak­la­ra git­ti­ğin­de 50 cm, 3.5 ki­lo olan mi­no­cuk, 1.65 bo­yun­da 45 ki­lo. Be­nim sa­çım­da be­yaz­lar, yü­züm­de çiz­gi­ler ço­ğal­dı. Sen­siz­li­ği öğ­re­ne­me­dim ama sen­siz ya­şa­ma­yı öğ­ren­dim. Ha­ni sırf evin önün­de bir ağaç ol­sun di­ye dik­ti­ğin, ara­ba­yı bu yüz­den yo­la park et­mek zo­run­da kal­dı­ğın "Ka­tal­pa­" ağaç o ka­dar bü­yü­dü ki kaç ke­re üzü­le­rek bu­dat­mak zo­run­da kal­dım.
Ha­ni çok önem ver­di­ğin "Tek Di­l" var­dı ya ar­tık yok. ATA­TÜR­K’­ün AND’­ı ya­sak­lan­dı. TÜR­BAN ser­best. An­laya­ca­ğın ca­nımmm, se­nin gi­di­şin bo­şu­na, biz­le­rin çek­ti­ği acı bo­şu­na, Nil­ha­n’­ın se­ni ta­nı­ma­dan bü­yü­me­si bo­şu­na... Ül­ke­si­ni se­ven bü­tün ay­dın­lar, ga­ze­te­ci­ler, pa­şa­lar ha­pis­te.. Unut­ma­dan Ab­dul­lah Öca­lan önü­müz­de­ki gün­ler­de ha­pis­ten çı­kıp ve­kil bi­le ola­bi­lir. Ya­ni ca­nımmm sen git­ti­ğin­den be­ri çok sey de­ğiş­ti, de­ğiş-­me­ye de de­vam edi­yor... De­ğiş­me­yen şey­ler de var. Me­lih Gök­çek hâ­lâ Be­le­di­ye Baş­ka­nı... Bo­şu­na git­tin ca­nım, bo­şu­na... Ni­lü­fer Kış­la­lı